Hüseyin KARA
Gurur denen yapışkan (2)
Gurur, nereye kaynaklık etmez ve hangi olumsuz davranışın gerisinde olmaz ki!
Davranışlarımızı tarafsızlıkla bir gözlemleyelim hele, ille de bu gurur denen anlamsız ve ancak yapışkan duyguyu görürüz. Sanki bütün davranışlarımızı yönlendiren gizli bir güçtür bizde. Üstelik bunu rasyonelleştirerek bir yerimizde saklarız.
Birine mi öfkelendik, dokunulmaz olarak kabul ettiğimiz gururumuzu inciten bir şey olmuştur. Birini mi kıskandık, kendimizde bir dayanak ve gurur vesilesi saydığımız güç ve becerimizin üstüne çıkan birileri göze çarpmıştır. Birilerine mi düşmanlık besledik, herkese savaş ilan eden gururumuza ters düşen ve bize yüz çeviren olaylar zinciri vardır çevremizde. Çevremizdekilere üstten mi baktık, eh bu gururumuzun normal halidir. Birinin eleştirisine mi, itirazına mı kızdık, yanılmaz gururumuz, benliğimiz hedeflenmiştir mutlaka, eyvah kişiliğimiz ayaklar altına alınmıştır.
Gururlu insan, gururunun etkinliği oranında elbette, yetke olarak yalnız ve yalnız kendini görür. Gücüne karşı gelen ya da öylece görünen herkesi çıkarını baltalayacak düşman olarak ilan eder ve bundan sonraki bütün stratejilerini buna göre ayarlar. Kendine karşı gelene asla tahammül edemez; bunun içindir ki, çevresinde olup bitenler onu tedirgin eder. Bu haliyle aslında bir zavallıdır ve korkularla kuşatılmıştır. Çevresine karşı acımasız, saldırgan ve yıkıcılığıyla da kendi acizliğini bastırmış olmaktadır; gerçek anlamda acizliğinin farkında değildir. Belki de kendi gururunun incinmemesi için kendisinden başka olan her gücü inkâra yeltenir.
Gurur, diğer davranışlarımızı etkileyen son derece olumsuz duygularımızdan, yıkıcı yanımızdan biridir. Sahih senetle rivayet edilen “Kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunanı Allah yüzüstü cehenneme atar” hadisi buyururken Peygamberimiz, herhalde gururun bir müminin üzerinde ne gibi yıkımlar yaptığına vurgu yapmışlardır. “Allah büyüklük taslayan her zorbanın kalbini mühürler (Mü’min-35)” ayetinde de Allah, gururluyu zorbayla eş tutmaktadır. O demektir ki, gururla etrafına bakan, aynı zamanda bir zorbadır, acımasızdır.
Gururun sembol ismi İblis’tir elbette. İblis gururunun ateşinde yanmıştı. Hz. Âdem hakkındaki bildikleri de onu kurtaramamıştı. Bile bile onu çekememiş ve ona secde etmeyi kabul etmemişti. Hz. Âdem’in isimler öğretilerek bir ayrıcalığa sahip olduğu kesin. İşte bu aşamadan sonra Allah’ın “Artık onun yaratılışını tamamlayıp içerisine de ruhumdan üfürdüğüm zaman kendisi için derhal secdeye kapanın!” diye buyurduğu hitabına karşı bütün melekler toptan secde etmiş. “Yalnız İblis kibirlenmeye yeltenmişti. Zaten o inkârcılardandı.” Ortada bir gerçek vardı. Hz. Âdem yaratıldı, ona bazı ayrıcalıklar da verildi. Sıra onun için secdeye kapanmaya gelmişti. Bütün melekler secdeye kapanırken İblis buna yanaşmamıştı. Sebebi elbette sorulmalıydı. Nitekim bize ders vermesi noktasında Allah da sordu: “ Ey İblis! İki elimle yarattığıma secde etmenden seni hangi şey menetti? Kibirlenmek mi istedin? Yoksa yücelerden mi oldun?” İblis’in buna verdiği cevap şaşırtıcıdır. Herhangi bir imtiyazı olmadığı halde kendisinin daha hayırlı olduğunu söylemiş. Kanıtını da “Çünkü beni ateşten onu ise çamurdan yarattın” diyerek ileri sürmek istemişti (Saad:72-76).
Ne gariptir ki, İblis “Beni ateşten, onu çamurdan yarattın!” diyerek, evet üstelik “yarattın!” diyerek, elinde herhangi bir güç olmadığı halde Âdem’den daha değerli olduğunu iddia ederek kendi haklılığını savunuyordu. En doğrusunu Yaratanın değil de onun düşüncesine göre yaratılanın bilmesi ne kadar akla yakındır? İşte gurur budur. Hiçbir haklı sebep ve hiçbir güç olmadan birçok şeyleri yaptırır insana; yapmak istediğini de rasyonelleştirerek haklılığına inandırır. Bütün inkârcılarda gurur ortak bir özelliktir. İlk katil Kabil de gururunun, yani çekememezliğinin, yani düşmanlığının zebunu olmuştur. Bir Nemrut, bir Firavn, bir Karun, bir Ebu Cehil ve bir Ebu Leheb en az İblis kadar gururlu ve zorbaydılar.
Elbette her insandaki gururun şiddeti değişkendir. Kiminde az ve kiminde çoktur. Ne olursa olsun davranışlarımızı yönlendirici bir özelliğe sahip olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız. Olumsuz davranışlarımızın tetikleyicisidir gurur; çoğunlukla bunun farkında olmayız.
Tanık olduğum bir sohbette, saygın biri bir düşünce ileri sürmüştü. İleri sürdüğü fikir çok yönlerden haklı olmakla birlikte, orada olan ve bu gibi düşüncelere aşina olan biri de değişik bir açıdan bakarak bu fikrin bir yanıyla zayıflığını ileri sürmüştü. Bir önceki saygın kişi bu küçük itirazı kişiliğine vurulmuş bir darbe olarak algılamış ve yüzü renkten renge girmişti. Ben de şaştım. Değişik bu yaklaşım onun düşüncesini tamamlar nitelikteydi oysa; bu düşünceden kızmak değil, tam aksine bu farklı düşünce sahibini tebrik etmeliydi. Dışarı çıktıktan sonra bu olayı analiz ettim. Elbette bu haklı itiraza tahammül edemeyen ve çoklarınca sayılan bu kişide gurur vardı; yani gururunu henüz yenemediği için etkisinde de kalıyordu. Kazara, aynı kişiye “sen gururlusun” desek, “ne gururu?” diyerek bizim agresifliğimizi ileri sürebilirdi.
Bizi inkâra sürükleyen gurur var ve her halde bizim iletişimimizi zora sokan gurur var. Aralarında fark var elbette. Ama ne olursa olsun, gurur, olumsuz davranışlarımızı tetikleyen birinci faktör.
Eleştiriye tahammülümüz var mı? Övgü mü yoksa eleştiri mi bizi daha çok mutlu eder?
Evet, birbirine zıt olan bu iki tepkinin üzerimizdeki etkisi eşit olmadığı sürece “bende gurur yok” diye bir iddiada bulunamayız.
Ama “bir hardal tanesi kadar gurur” bizi cehennem ateşinde yakmaya yeterdir.
Ne yapmamız gerekir? Gururumuzun farkına varmak elbette yakalanan güzel bir düzeydir. Farkına varmak bizim tövbe kapılarını da aralar. Asrın Adamı Bediüzzaman’ın deyişiyle, iki yara olarak bizde olan “müz’iç ve hadsiz acz-i beşerî ve nihayetsiz bir fakr-ı insanî”mizi aklımızdan çıkarmamamız gerekir. Neyimiz var ki büyükleniyoruz ve çevremizdekilere üstten bakıyoruz?
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.