Hüseyin EREN
“Güzel” i göstermek ne güzel
Güzel cümlelerle “Güzel” in ifadesi gönlü güldürüyor; akıl okudukça bir daha okumak, latifeler doldukça dolmak istiyor; nefisse suskun, şeytan ise uzaklaşıyor güzellik karşısında.
“Mevcudat içinde en latif, en güzel, en cami ayine-i Samediyet de, hayattır. Güzelin ayinesi güzeldir. Güzelin mehasinlerini gösteren ayine güzelleşir. O ayinenin başına o güzelden ne gelse, güzel olduğu gibi; hayatın başına dahi ne gelse, hakikat noktasında güzeldir. Çünkü güzel olan Esma-ül Hüsnanın güzel nakışlarını gösterir.” (Yirmi Beşinci Lem’a)
Lisan susmak, kalem konuşmak istemiyor hakikatin bu kadar beliğ, belagatin bu kadar hakikatle dolu olması karşısında; akıl şaşkınlık derecesinde hayrette, vesvesenin diyeceği bir şey, şüphenin bulacağı boşluk yok; boş bulunup bunları okumamak, tefekkür etmemek, halen hayata aksettirmemek ne büyük boşluk… Kürelerle dolu kâinat boşluğu bile bu boşluğu kaldırmaz; bu hakikatleri uhuvvetkarene muhabbet meclislerinde müzakere etmek; ne hoş, ne tadı doyulmaz lezzet, ne büyük şifa, ne büyük deva; bir nevi cennet…
Ezici, boğucu, dağdağalı dünya ve işlerine nasıl dayanılır; böylesi hakikatler olmasa, böylesi güzellikler devşirilmese dünyanın esmaya ve ahirete bakan yüzünden… Anlayacağımız akıl seviyesine, kalp kıvamına, duygu katmanına indiren Cemal ve Kemal sahibi, Cemil olan Rahman ü Rahim’e; bütün Esma-ül Hüsnasının tecellileri adedince ezelden ebede kadar hamdolsun…
Rahat ne rahatsız edilmeye değerdir bu hakikatler karşısında; nefis tembelliğe, müzakeresizliğe, zikirsizliğe, şükürsüzlüğe alıştırılmamalı ki; musibetlerden, hastalıklardan, kederlerden azami istifade edilebilinsin; Esma tecellilerine güzelce ayine olsun, sonsuz sevinçler devşirsin.
Gecede güneşin en birinci ayinesi ay; gündüzde denizin dalgaları adedince güzellik müşahedesi; hayatı ne güzel eder, “an”ları güzelliklerle doldurur, musibet gecelerini ayın on dördü gibi aydınlatır, gündüzü şükür saatler olarak şenlendirir. Ne gam; ya sabırda, ya şükürde; her iki halde de kazançta.
Hiç boşluk, hiç sıkıntı, hiç keder yok; hep dolu, hep güzelliklerin derecelerini seyretme… Böylesi hayat ne uzun, ne geçirilmek istenmez, ne bitirilmek dilenmez yaşam… Sonu gelmez güzellikler emilen, sonsuzluğu netice veren çok yoğun çekirdek hayat; ahiretin sonsuz güzelliklerine, Cemal-i Bakiyeyi müşahedeyi hazırlayan güzel hayat.
Deva ve güzellik dolu Nur denizinde Hüsna olan Esma tecellilerinde yüzmek – musibet ve afiyet anları – için Cemil-i Zülcemal’in inayetine ihtiyacımız var; O’nun bütün güzellikleri içine alan Rahmet eli ulaşmazsa nice olur halimiz? Rahmetinden hep ümitliyiz; çünkü bizi güzelliklerini göstermek için ayine seçmiş.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.