Hafız Ali Yağcı o kadar çok Risale yazdı ki...

Hafız Ali Yağcı o kadar çok Risale yazdı ki...

Vefatının 13. yıl dönümünde merhum Hafız Ali Yağcı'yı rahmetle anıyoruz.

Ömer Özcan'ın haberi

Hâfız Ali Yağcı, 1908 tarihinde Eğridir’de doğmuş, 25 Temmuz 1998 tarihinde Isparta’da vefat etmiştir. Ispartalıların, “Yağcıların Kambur Hafız Ali” lâkabını verdikleri bu rahmetli ağabeyimizin adı, Risale-i Nur’da, “Isparta’nın Hâfız Ali’si” olarak üç yerde geçmektedir. İslamköylü Denizli şehidi Hafız Ali Ertürk ile karıştırılmamalıdır…
Merhum ağabeyimizi vefatının 9. Yılında rahmetle anıyoruz…

***
Kambur Hafız Ali’nin oğlu Mehmet Yağcı babası hakkında şu bilgileri vermiştir: Babam yıllarca muhtelif camilerde fahrî olarak imamlık yapmıştır. En son görev yaptığı yer mahallemizdeki Tabakhane Camisidir. Babam köylere kadar gider talebe okuturdu.

O kadar çok Risale-i Nur yazdı ki…

O kadar çok Risale-i Nur yazdı ki, akıllara durgunluk verecek derecedeydi… Vefat ettiğinde tam dört çuval vardı… Onları ziyarete gelen nur talebelerine hediye olarak verdik, elimizde çok az kaldı. Babam yazdığı Risaleleri Bediüzzaman’a götürür kontrol ettirirdi. Sav ile de irtibatı kuvvetliydi babamın, oraya da gider yazarlardı. Ben Bediüzzaman hazretlerini evinin penceresinde iken birkaç kere uzaktan gördüm. Nuranî simasını gördüm, fakat çok küçük olduğumdan gidip elini öpmek aklımıza gelmedi, nasip olmadı…

“Yağcıların Kambur Hafız” denilmesinin sebebi

“Bizim dedelerimiz aslında Ispartalıdırlar… Bunlar Eğridir’den Yörüklerden yağ peynir satın alıp Isparta’da satarlarmış. Ben çok küçüktüm ama hatırlarım, develerle Eğridir’den Isparta’ya yağ peynir getirirlerdi... Bu ticaret sebebiyle, seksen sene önce, babamın babasıgiller bir müddet Eğridir’e yerleşmişler. Babamın annesi Isparta’dan gelin gidiyor Eğridir’e. Babam 1326 senesinde Eğridir’de doğmuş. Ama sonra tekrar Isparta’ya gelmişler.

“Babam Hafız Ali Yağcı 1.60 boylarında, sakallıydı. Küçükken Eğridir’de davarları güderken at üstünde hafızlığa çalışırken attan düşüyor, arkası taşa geliyor ve sırtındaki kemik kırılıyor. Böylece zincir kemiği eğri kalıyor. Bu yüzden babam kamburcaydı ve kendisine “Kambur Hafız” derlerdi. Yağcı soyadı ise dedemlerin yaptığı yağ ticaretinden dolayı gelmiş. “Yağcıların Kambur Hafız” lâkabı böyle verilmiştir babama…” (Ömer Özcan, Ağabeyler Anlatıyor–3)

***
Risale-i Nur’da ‘Isparta’nın Hâfız Ali’si’

 “Aziz, sıddık kardeşlerim! Bu dakikada Hüsrev, Rüşdü, Re'fet, Isparta'nın Hâfız Ali'si askerlikten ne vakit geleceklerini merak ediyorum.” (Kastamonu Lâhikası 144)   
“Hem Hüsrev'in ve Hâfız Ali'nin mektublarında isimleri bulunan sebatkâr kardeşlerime ve Kâtib Osman ve Mehmed Zühdü ve Isparta Hâfız Ali'si  ve Sava kahramanlarına birer birer selâm ve dua ediyoruz.” (Kastamonu Lâhikası 239)

“Isparta içindeki has ve hâlis kardeşlerimizden, bu âhir mektublarda; Mehmed Zühdü, Isparta Hâfız Ali'sinden haber alamadığımdan merak ettim. Rahatsız değiller mi?” (Kastamonu Lâhikası 242)

Not: Aynı paragraf içinde iki Hafız Ali isminin geçmesi, çok net bir şekilde, aynı anda yaşamış iki adaş şahsiyetin varlığını ispat ediyor.