Abdulkadir MENEK
Hayat dersleri (20)
İslamiyet; selamet, huzur, sükûnet ve teslimiyet demektir. İşte bunun içindir ki, Müslümanlar dünyanın her yerinde; sulhun, sükûnun, barışın, asayişin hamisi ve temsilcisi konumunda olmalıdırlar. Nefsi müdafaa zarureti olmadığı müddetçe, Müslümana yakışan duruş, içinde bulunduğu toplumda bu güzel hasletlerin temsilcisi konumunda bulunmaktır.
***
Gaflete dalmadan ve rehavete kapılmadan, tam bir azim ve kararlılıkla hakkın ve hakikatin müstakim bir neferi ve yolcusu olmaya devam etmek gerekir. Bir işe veya bir hizmete, doğru bir şekilde başlamak yeterli değildir. Önemli olan doğru ve istikamet üzere devam etmek ve bu şekilde bitirmektir.
***
Bizler duruşumuzu ve yolumuzu inancımıza ve hakka olan teslimiyetinize göre belirlemeli ve bu şekilde hiç bir taviz vermeden yürümeliyiz. Menfaatin, basit ve şahsi hedeflerin belirlediği duruş ve tavırlar, vicdanların ve yüksek ruhlu insanların nezdinde hiç bir anlam taşımaz ve asla saygıdeğer değildir.
***
Allah'ın insanlara bahşettiği en güzel duygulardan birisi de sevgidir. Toplum içindeki dayanışma, yardımlaşma ve güven duygularını besleyen ve geliştiren sevgiyi sahiplenmek ve canlı tutmak, en önemli hasletlerimizden birisi haline getirmek insan olarak en önemli görevlerimizin başında gelmelidir. Toplum içinde beraberce ve huzur içinde yaşamanın en önemli yollarından birisi de budur.
***
Yaşadığımız bu hayat hızlı bir şekilde geçip gitmekte ve mazi derelerine akmaya devam etmektedir. Bu fani dünya hayatının nihayetinde, dövünmemek ve büyük pişmanlık yaşamamak için çareler aramak hepimizin görevi değil midir? Elbette bu durum gerçek anlamda insan olanların en büyük görevlerinin başında gelmektedir. Şüphesiz ki bu çare, Allah'a gerçek bir kul ve asker olmaktan geçer.
***
Allah'ın takdiri ve izni olmadan hiçbir şeyin olmayacağına ve değişmeyeceğine olan inanç, insana huzur ve sükûnet veren faktörlerin en başında gelir. Gerçek anlamda iman edenler, güçleri ve akılları nispetinde ellerinden geleni yaptıktan sonra neticeyi mutlak takdir ve irade sahibi olan Allah'a bırakır ve rahat ederler.
***
Sayamayacağımız kadar çok sayıda nimet, gücümüzün ve idrakimizin pek çok fevkinde olarak ve irademiz haricinde hayatımızın devam ve güzelleşmesi için Rabbimiz tarafından emrimize verilmiştir. Bize hediye edilen bu nimetleri o kadar sahipleniyor ve alışıyoruz ki, birisinin eksikliği halinde çok büyük sıkıntı çekiyor ve hemen feryat etmeye başlıyoruz. Oysa bizim görevimiz sadece şükür ve sabırdan ibarettir.
***
Hayat iniş ve çıkışlarla gerçek anlamda canlılık kazanır ve monoton olmaktan çıkar. İmtihan sırrı, büyük oranda burada gizlidir. Farklı olay, musibet ve hastalıklar karşısında takınılan tavır ve gösterilen sabır; hakiki imanın ve kulluk bilincinin tekâmülünün de en önemli vasıtasıdır.
***
Bütün insanlığın huzur ve saadetini temin etme potansiyeline ve kabiliyetine sahip bir dinin mensupları olarak, bu nimetleri bütün insanlığa ulaştırma vazifemizi tam olarak yapamamanın vicdan azabını her zaman duymalı ve kendimize gelmeliyiz. Hakkı ve hakikati tam olarak tebliğde görevimizi yerine getirmediğimiz oranda, bizler de toplum hayatında huzur ve saadet gibi muhteşem nimetleri kaybeder ve bunalıma düşeriz.
***
İnsanları İslam'dan uzaklaştırmak, manevi haz ve lezzetlerin etkisini azaltarak dünyevi ve nefsani zevklerin esiri haline getirmek için bütün imkânların seferber edildiği bir zamanın tam ortasındayız. İşte bunun için bu zamana "Ahir Zaman" denmiştir. Ve bu zamanda imanı muhafaza ve farzların eda edilmesi, üzerinde hassasiyetle durulması gereken en önemli meselemiz olmalıdır.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.