Abdulkadir MENEK
Hayat dersleri (VII)
Gözümüzün önünden kaybolan ve "ölüm haktır" hükmünü tasdik eden dost ve yakınlarımızın verdiği mesajı iyi anlamalı ve gereğini yapmalıyız. Her an şu nidaya muhatap olabiliriz: "Vazifen bitti ve terhis tezkeren hazır. Dünya hayatın buraya kadar. Artık hesap verme vaktin başlıyor. "
***
Rabbimizin rızasına müşteri olan birisi, başkalarının roza ve memnuniyeti peşinde koşmaz. Çünkü O'nun rızasına mazhar olan bir insan, başka bir rızaya ihtiyacı olmadığını bilir. O'nun bütün kâinatı kuşatan hükümranlığının, her şeye kafi ve vafi olduğunun bilinci ile hayatını devam ettirir.
***
Hızla geçip giden bu ömrün arkasından ah vah etmenin hiç bir faydası yoktur. İçinde bulunduğumuz anı en güzel bir şekilde ve rıza dairesinde yaşadıktan sonra, geleceğe ümit ile bakmaya çalışmalıyız.
***
Dünyaya gönderilen bürün insanlar farklı şekillerde, farklı imtihanlara tabi tutulurlar. Önemli olan husus, nasıl bir şekilde olursa olsun, tabi kılındığımız bu imtihandan yüz akı ile çıkabilmek için, sabır ve şükür duygularını daima yoldaş edinmek ve isyan afetinden Rabb'imize sığınmaktır.
***
Hayatta başarının en büyük sırrı, davaya olan inanç ve sadakat ile sabırdan geçmektedir. Davasında başarılı olmuş insanlara baktığımızda, hepsinin de ortak yanları davalarına olan sarsılmaz bağlılıklarının yanında, çile ve sıkıntılara karşı göstermiş oldukları tahammül ve sabır hasletinden geçtiğini görürüz.
***
Biz bütün hayatımız boyunca hiçbir ön yargı içinde olmadan haktan ve hakka hizmet edenlerden yana olmalı ve bütün kuvvetimiz ile destek olmalıyız. Şahsi menfaat, siyasi düşünce veya grup taassubu, bizleri böyle ulvi bir gayret ve hakperestlikten alıkoymamalıdır.
***
Münafıklar ve dessas kâfirler, müminleri kandırmak ve kendi oyunlarına alet etmek için çoğu zaman sinsice davranır ve hayırhahları olarak görünürler. Hadislerde haber verilen basiret ve feraset işte tam olarak burada devreye girer. Allah'ın nuru ile bakan müminler, dostlarını ve düşmanlarını birbirinden ayırmasını çok iyi bilirler.
***
Âhir zamanın getirdiği sosyal hayatın keşmekeş ve karmaşası, müminlerin zihinleri ile birlikte kalp ve vicdanlarını da işgal etmeye, yanlışlara ve hatalara sevk etmeye devam etmektedir. Kalbimizi ve vicdanımızı; ihlâs, uhuvvet ve muhabbet ile o kadar doldurmalıyız ki, fitne ve müminlere husumete yer kalmasın.
***
Herkes kendi düşüncesine ve inancına göre hayata bir anlam yükleyebilir. Buna göre hayatını şekillendirir ve yaşar. Yaşadığı hayatın da neticesine katlanır. Biz müminlere göre, hayatın anlamlı ve güzel olmasının yolu, hayatı verenin emir ve rızası dâhilinde yaşamaktır.
***
Maddi menfaat ve para kazanma hırsı, iman kardeşliğinin ve hizmet düşüncesinin önüne geçerse, Allah rızasından bahsedilmez. Allah rızası için hizmet edenler, kardeşlik düşüncesini ve muhabbet mefkûresini, siyasi husumet ile para kazanma telaşına feda etmezler.
***
İman ve Kur'an hizmetini yaparken, maddi veya manevi hiç bir beklenti ve ücret talebinde bulunmamak gerekir. Aksi takdirde elimizde yorgunluk ve pişmanlıktan başka hiç bir şey kalmayacaktır.
***
Hayatımızı anlamsız hayaller ve patolojik saplantılarla heder edersek, bundan en büyük zararı sadece bizler görürüz. Bizler, iman hakikatleri ile kuşatılmış ve güzelleşmiş bir dünya ile yetinmeli, bu çerçevenin dışına çıkmamaya çalışmalıyız.
***
Davasında kararlı ve azimli olan insanlar başarıya ulaşır. Bunun için de her türlü riski göze almasını bilmek gerekir. Geleceğe olan inancında zaaf bulunan ve gözü arkada kalan insanlarla geleceğe yürümek ve başarıya ulaşmak mümkün değildir.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.