Hayat, vücud sarayına sağlık, neşe, sevinç, genişlik, safa, huzur, saadet, aydınlık ve nur verirken; keder, tasa, hüzün, mutsuzluk, hastalık, musibetler, karanlıklar da nar verir. Bu haller hayatın belirtileridir. Çünkü kalp cihazındaki elektronik gösterge yaşam sinyallerini iniş ve çıkışlarla gösterir. Ne zamanki sinyaller düz bir hat şekilde olsa ölüm gerçekleşmiştir. “Hayatın nur ve nar dönemlerinde “neden” sorusuyla yaşanan hallerin hikmetlerini ve nefis muhasebesi olarak bakabiliyor muyuz? Nasıl davranıyoruz? Ne yapıyoruz? Bu hallerin bana kazandırdıkları neler olacak?” sorularına cevap ararız.

Nar ve nur hallerin geldiği dönemlerde zihnim; “ilk anda verdiğin tepkiye dikkat et” ikazını imtihanın başlangıcını ve sürecini belirler. Bu da tecrübelerle Zat-ı Akdes’in Rububiyetinin sinyalleridir. Ubudiyetle karşılık verdiğimizde Uluhiyetin tezahürünü müşahede ederiz. Uyanıklık ve farkındalıklar ne kadar gelişmişse verdiğimiz tepkiler de ona göre değişir. Nur ve Bâsıd hallerinde insan her an şükür ve hamd hallerini çoğaltırsa çekirdeğin meyve vermesi gibi çoğalıyor. Bu dönemde dikkat edilmesi gereken bu durumun devam etmeyeceğini bilmek ve nara hazırlıklı olmak... Gündüzün arkası karanlık ve dünya hayatı zıtlıklarla birbiri içine giren kanunlar, sistemler bütünlüğü bulunmaktadır. Bu nedenle hayatın iniş ve çıkışlarını kabullenmelidir.

Nar, kâbız halinde sabır etmek, sabıra da sabır etmek, mükafatı düşünmek ve “vücudunu mucidine feda etmek” düsturunu, “her zorlukla beraber bir kolaylık vardır, gerçekten her zorlukta bir kolaylık vardır“ ayetini hatırlatır. Hz. Eyyüp (as), Hz. Yunus (as) peygamberlerin duaları, münacaatlar, acz ve fakr bildiğim ölçüde Allah’ın güç, kuvvet ve gani oluşunu,  şefkatinin kucağına nazik, nazdar bir çocuk saflığıyla sığınmalı. Huzurun, saadetin, huşu içinde vicdanın istinad ve istimdat penceresinden Rabbime açılan kanalla hemhal olmaktır. Musibetlere bunlarla bakılınca insanla Rab arasındaki perdeler kalkıyor ve “narın da hoş nurun da hoş” sözleri dilden, gönülden, kalpten, ruhtan, his ve latifelerden bir bütünlükle etrafa yayılıyor. Bu anlarda hiçliğini bilmek ölçüsünde “iyiliklerin Allah’tan geldiğini kötülüklerin nefisten kaynaklandığını” şuuru ve bilinci itikadı sağlamlaştırıyor.

Zat-ı Akdes’in  Esma-i Hüsnalarının mertebelerini, sıfat ve şuunatının derecelerini enfüsi ve afaki alemde ne kadar ayine-i Samed karşıladığımın muhasebesiyle hayat yolculuğum devam ediyor.

Bediüzzaman Said Nursi’nin “uhuvvette birbirinizin imanınızı kuvvetlendirin” sözünü rehber edinerek sırrı ihlasla iştirak, sırrı uhuvvetle tesanüd, sırrı ittihadla teşrik-i mesai, samimi ittifak, fedakârane ittihadla birbirimize omuz omuza verip narlı günleri nurlandıralım. Nurlu günlerimizi ruhun cennetiyle buluşturalım.