Sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada iman ve Kur’an davası yolunda milyonların sevgilisi olmuş ve yıllarca insanları peşinden sürüklemiş ve çağa damgasını vurmuş olan, asrın mütefekkiri, güzelliği anlamına gelen ismiyle ün yapmış Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin İlk defa ciddi manada hayatının ve ideallerinin bütün inceliklerine titizlikle uyularak, yapımcı Mehmet Tanrısever tarafından gerçek bir hayat filmi çekildi.

“Hür Adam” isimli bu film 7 Ocak 2011 tarihinde bütün sinemalarda gösterime giriyor. Elektronik ortamlarda mı dersiniz, telefonla mı dersiniz, Üstadın bütün sevenleri, hayranları “aman bu filmi kaçırmayın” diye birbirlerini ikaz ediyorlar.

Hakikaten kendimiz ve çoluk çocuğumuz için Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin görsel olarak tanınması anlamına gelen harika bir fırsatı kaçırmamak gerektiğine inanıyorum.

“Hür Adam” ismi bana 1950’li yılların sonlarını hatırlattı. O günlerde ben daha siyah önlük beyaz yaka ile ilkokul sıralarında otururken, 27 Mayıs denilen ihtilal belası henüz vuku bulmamıştı.

O günlerde “ Hür Adam” isminde çok cesur yayın yapan,  zannediyorum haftalık olacak tek yaprak iki sayfa bir gazete çıkıyordu. Babamın merakla bekleyip okuduğu o gazete ihtilâl tufanıyla tarih oldu.

27 Mayıs 1960’dan sonra öyle bir zihniyet değiştirildi ki, “hürriyet “ kelimesi bana baskı korku ve askerlerin ayak seslerini çağrıştırır oldu. Üstad Bediüzzaman’ın ihtilâlden yaklaşık üç ay önce vefat edişi Onun için bir şanstı diyemiyeceğim, zira O mübarek insan 80 küsur yıllık hayatında ne zulümler, ne baskılar gördü.
Savaşlar, sürgünler, hapisler, eza cefalar, bu günün insanının hayal bile edemeyeceği korkunç zulümler bile onu yıldıramış, davasından vazgeçirememiş.

Bir insan bu kadar haksızlığa, entrikaya nasıl dayanır bilinmez. O gücün sırrını  “Hür Adam” filminde hep beraber arayacağız. Tembellik göstermeden büyük küçük yollara düşüp, gişe rekorları kırdırarak bu filmi izlemeye gitmeliyiz ki üstad ‘a vefa borcumuzu ödeyelim.

Lütfen, haydi Hür Adam'ı izlemeye sinemaya!