Metin KARABAŞOĞLU

Metin KARABAŞOĞLU

Hizmet sizi kurtarır mı? Hizmet bizi kurtarır mı?

Sevgili kardeşim, aziz yol arkadaşım Salih Özaytürk’ün yakınlarda dikkatimi çektiği muazzam bir Asr-ı Saadet dersidir.

İkisi Bedir gazisi üç sahabinin öne çıktığı, karşı karşıya konulduğunda son derece öğretici, eğitici ve yol gösterici iki zıt durumdur ortada olan.

Birinci tabloda, Bedr’in aslanlarından Hâtıb b. Ebi Beltea vardır. Kara derili biridir Hâtıb. Soyca Kureyş’e mensup değildir; bu sebepten, kabile asabiyetinin galebe çaldığı o şartlarda Mekkeliler epeyce zaman sonra onu bir bakıma yanaşma konumunda içlerine kabul etmişlerdir.

İşte o Hâtıb, Cahiliye asabiyetinin mümessillerince ‘ikinci sınıf’ muamelesi görse de, soya veya servete dayalı bir sınıflamanın olmadığı ilk mü’minler topluluğu içerisinde bir Muhacir Müslüman olarak her daim izzet ve hürmet görür. Bedir başta olmak üzere birçok gazveye katılmakla şereflendiği gibi, Rabb-ı Rahîm onu Mısır hükümdarı Mukavkıs’a gönderilen Peygamber elçisi olmakla da şereflendirmiştir.

Ama Hâtıb’ın bu parlak sahabi hayatının içerisinde bir kara nokta vardır. Hz. Peygamber, nereye gidileceğini gizleyerek, ama aradaki anlaşmayı bozup Müslümanların müttefiki bir kabileyi katletmeye girişen Kureyş üzerine yürümeyi de kararlaştırmış olarak İslâm ordusunu toplayıp hazırlamaya başladığında, Hâtıb bir mektup yazıp durumu Kureyş’e haber vermeye yeltenmiştir. Ancak Cebrail’in gelip durumu Hz. Peygamber’e bildirmesinden sonradır ki, çoktan yola çıkan kadın ulak yarı yolda yakalanıp saçları arasına gizlediği mektup bulunup çıkarılmış; ve altındaki ismin Hâtıb olduğu görülmüştür.

Sahabiler, “Yâ Rasûlallah!” derler. “Hâtıb, Allah’a, Resûlullah’a ve mü'minlere hainlik etmiştir!”

Peygamber aleyhissalâtu vesselam ise, Hâtıb'ı yanına çağırtır ve:

“Ey Hâtıb! Bu ne biçim iş? Bunu niye yaptın?” diye sorar.

Hâtıb’ın savunması şöyledir:

“Yâ Rasûlallah! Ben Kureyşîler içinde yanaşma bir kişiyim. Senin yanındaki Muhacirlerin Mekke’de ailelerini ve mallarını koruyacak akrabaları var. Ben ise, Kureyş cemaati içinde ne soyu, ne de kabilesi olan bir kişiyim. Üstelik, çoluk çocuklarım da onların aralarında bulunuyor. Ben bunu onlara bir iyilik edeyim, kendilerini minnet altında bırakayım da oradaki ev halkımı korusunlar diye yaptım. Yoksa, küfre saptığım veya dinimden döndüğüm veya İslâmiyetten sonra küfre rıza gösterdiğim için değil!”

Peygamber aleyhissalâtu vesselam’ın bu savunmaya verdiği karşılık, bizi son derece şaşırtıcı şekilde:

“Doğru söyledin!” olur.

Dahası, o esnada yanında olan ashabına da:

“O size doğru söyledi. Kendisi hakkında hayırdan başka birşey söylemeyin!” diye emreder.

Ama Hz. Ömer’e göre, Hz. Peygamber’in planını İslâm’ın can düşmanlarına haber vermenin mazur görülecek bir tarafı yoktur. Dayanamayıp:

“Yâ Rasûlallah!” der. “Bu adam Allah’a, Allah’ın Resûlüne ve mü’minlere hainlik etmiştir. Bırak beni de, şu münafığın boynunu vurayım?”

Peygamber aleyhissalâtu vesselam, bu çıkışı üzerine, Hz. Ömer’e:

“İzin verecek olursam, onu öldürür müsün?” diye sorar.

“Evet! Bana izin verirsen, onu öldürürüm!” cevabını alınca da, asırlar boyu mü’min kulaklarda yankılanacak şu uyarıda bulunur:

“O Bedir savaşında bulunmuştur. Bilir misin yâ Ömer! Belki de Allahu Teâlâ, Bedir’e katılmış olanlara Bedir gününde bakıp, ‘Siz istediğinizi yapın! Ben sizi bağışladım! Cennet size vâcip olmuş, siz Cennete girmeyi hakettiniz!’ buyurmuştur.”

Nitekim, bu olay üzerine inen âyetlerde (bkz. Mümtehine sûresi, ilk âyetler) Hâtıb’ın tutumuna karşı bir uyarı vardır; ama ne yaptığı savunma yanlışlanmış, ne de savunması doğru bile olsa yaptığı yanlıştan dolayı Allah katından kendisine bir ceza emredilmiştir.

Hâtıb’ın içlerinde yer aldığı Bedir ashâbı içindeki bir diğer isim ise, Mıstah b. Usâse’dir. Mıstah da, Hâtıb gibi, ilk iman edenler safında yer alan bir Muhacir Müslümandır. Üstelik, Hâtıb gibi Kureyş’in sonradan içlerine kabul ettiği bir isim değildir. Bilakis, Kureyş’in en şerefli soylarından birine mensuptur. Muttalib oğullarındandır. Muttalib ise, Abdi Menaf’ın oğlu ve Hz. Peygamber’in büyükdedesi Haşim’in kardeşidir. Peygamber aleyhissalâtu vesselamın dedesinin Abdulmuttalib adıyla anılır olması, ağabeyinin ölümünden sonra amcası Muttalib’in onun geçimini üstlenmesinden dolayıdır.

Mıstah, anne tarafından da, Kureyş’in en seçkinleri arasında yer alır. Annesi Selma, Peygamberimizin dedesi Abdulmuttalib’in torunudur. Annesinin annesi Reyta ise, Hz. Ebu Bekir’in halasıdır.

Velhasıl, Mıstah b. Usâse, tıpkı Hâtıb gibi Hz. Peygamberin beyan buyurduğu üzere, Cenab-ı Hakkın “Siz istediğinizi yapın! Ben sizi bağışladım! Cennet size vâcip oldu!” buyurduğu Bedir ashabından olduğu ve yine tıpkı Hâtıb gibi Muhacirler safında yer aldığı halde; Hâtıb’dan fazla olarak, anne tarafından da, baba tarafından da doğrudan Hz. Peygamber’le, keza Hz. Ebu Bekir gibi sahabilerin en birincisi ile de çok yakın akrabadır.

Gelin görün ki, Müreysi’ gazvesi dönüşünde Hz. Âişe aleyhine Abdullah b. Ubeyy b. Selûl’ün pişirip servise koyduğu çirkin iftirayı ağızdan ağıza yayanların başında da Mıstah vardır.

Ve tıpkı Hâtıb’ın Mekke’ye haber ulaştırma teşebbüsünden sonra vahiy geldiği gibi, Mıstah’ın öncelikli rol sahibi olduğu bu iftira hadisesinden sonra da vahiy gelmiştir.

Fakat, bu gelen vahiy, Hâtıb hadisesinden sonra gelen vahiy gibi bir tavsiye ve uyarı ile yetinmemektedir. Bilakis, Nur sûresinin 4-21. âyetlerinde görüleceği gibi, hem çok sert ikazlar ve tehditler vardır, hem de açık bir ceza takdir edilmiştir: seksen sopa!

Bedir ashabından olan Hâtıb İslâm’ın mukadderatını ilgilendiren bir meseledeki feci yanlışından dolayı ceza almazken, Bedir ashabından olan Mıstah görünüşte İslâm’ın mukadderatını pek de ilgilendirmeyen, ama iffetli bir mü’minin şerefini lekeleyen ve hukukunu zayi eden bir meseleden dolayı seksen sopa cezası almaktadır!

Üstelik, bu cezasında yalnız da değildir Mıstah. Kim bu iftirayı yayanlardan idiyse, aynı cezayı almıştır. Hz. Peygamber’in sahabilerine “Onun şiirleri, müşriklerin kalplerine sizin oklarınızdan daha fazla tesir eder” diyerek şiiriyle yaptığı hizmeti takdir ve tebrik ettiği Ensar’ın soylularından büyük şair Hassân b. Sâbit de, seksen sopa iftira cezasını alanlar arasındadır.

Hâtıb’ın ‘kamu yararı’na ve ‘İslâm’ın mukadderatı’na ilişir gözüken yanlışına karşı ‘uyarı’yı kâfi gören Şâri’ Teâlâ, tek bir kulunun hukukuna, şerefine ve iffetine ilişen bir iftiraya ise iki dünyada da azap uyarısı ve seksen sopa gibi açık bir ceza ile mukabele etmiştir.

İslâm’ın mukadderatına ilişir gözüken bir yanlışında Bedir’in hatırına affedilen Hâtıb’a karşılık, bir mü’mine kulun, savunmasız bir kadının hukukuna ilişen yanlışlarında ne Mıstah b. Usâse Bedir’in hatırına affedilmiş, ne de Hassân b. Sâbit’e şiiriyle İslâm’a ettiği hizmetlerin hatırına müsamaha gösterilmiştir.

Hizmet adına kol kıranların;

Müstakbel hizmet talipleri adına gözleri önündeki mü’minlerin kalbini kıranların;

Kendileri gibi düşünmüyor diye mü’min kardeşine eliyle, diliyle, yetkisiyle etmediğini bırakmayanların;

Ama her defasında ‘yaptıkları hizmetler’i öne sürerek savunma yapanların;

Ayrıca, “Hizmet bizi kurtarır” da diye umanların

Asr-ı Saadet’in bu kontrast tablosundan alacağı bir ders, alabilir durumda iseler eğer, herhalde vardır.

Nedense kitap sayfaları arasında kalmış, yaygınlaştırılamamış şu hadisten de:

“Bir adam sordu: ‘Ey Allah'ın Resûlü! Allah yolunda öldürüldüğüm takdirde, bütün hatalarım örtülecek mi?’

Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): ‘Evet, sen sabreder, mükâfaat bekler, geri kaçmadan ileri atılır vaziyette olduğun halde öldürülürsen!’ diye cevap verdi.

Ve adama sordu: ‘Nasıl sormuştun?’

Adam sorusunu aynen yeniledi. Bunun üzerine Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm sözlerini şöyle tamamladı:

‘Evet, (kul) borcu hariç, bütün günahların affedilecek. Zira Cebrâil bu hususu bana haber verdi!’” (bkz. Müslim, İmâret 117; Muvatta, Cihad 31; Nesâî, Cihad 32)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
35 Yorum