Hukuk öğrencisinin külliyatta yer bulan Bediüzzaman yazısı
Bugün Ziya Nur Ağabeyimizin 5. vefat yıl dönümüdür. Rahmetle anıyoruz…
Ömer Özcan’ın haberi:
RİSALEHABER-Ziya Nur Ağabeyin ismi Emirdağ Lâhikası’nda geçiyor, Tarihçe-i Hayat’ta da bir mektubu var. Hemen belirtelim ki Ziya Nur ile Ziya Arun farklı şahsiyetlerdir. İkisinin de adı Külliyat’ta yer alıyor. İkisi de Konyalıdır ve o dönemde komşu idiler.
1930 Konya doğumlu Ziya Nur Ağabey’i İstanbul’da kendi evinde ziyaret etmiştik. Bizi kız kardeşi Belma Aksun Hanımefendi karşılamıştı. Zira Ziya Nur Ağabey, 1976 yılında bir imtihan geçirmiş ve hipertansiyon sonucu kısmî felç olmuştu. Zahmetle yürüyebiliyor ve sadece sol kolunu kullanabiliyordu. Bundan başka beynindeki konuşma, okuma, yazma merkezleri kapalıydı. Ancak zekâ, idrak, şuur mükemmeldi...
Tam adı ‘Ziya Nur Aksun’ olmasına rağmen biz soyadını kullanmadık. Risale-i Nur’da da “Ziya Nur” şeklinde geçiyor. Hem kendisi de ‘Aksun’ soyadını pek kullanmak istemiyor.
Ziya Nur Ağabey lise yıllarında Zübeyir Ağabey vesilesiyle Risale-i Nur’u tanımış. Ankara Hukuk Fakültesinde okurken Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’ne çok ziyaretleri olmuş. Tarihçe-i Hayat’ta “Hukuk Talebesi Ziya Nur” imzasıyla bir mektubu ile ‘Bediüzzaman Kimdir?’ Makalesi var.
Biz sorularımızı Ziya Nur’a sormuştuk. Ziya Ağabey bizi anladığı halde konuşup cevap veremediğinden, kardeşi Belma Hanım’a bakarak işaret diliyle sinyaller vermişti. Belma Hanımın bize aktardıklarını, Ziya Ağabey onaylıyordu.
İstanbul’un fetih günü dünyaya gelen ziya Nur Ağabey, yine mübarek bir günde, bir Kadir Gecesinde, 6 Eylül 2010 tarihinde rahmet-i rahman’a kavuşmuştu. Allah rahmet etsin, kabri nurlarla dolsun, âmin. (Ağabeyler Anlatıyor-4)
Tarihçe-i Hayat kitabında yer alan Hukuk Fakültesi Öğrencisi Ziya Nur’un yazısı:
BEDİÜZZAMAN KİMDİR?
Bediüzzaman, mâhut ve mühlik uçurumlarla dolu olan içtimaî seyrimizi, manevi değerler bakımından bir nur-u imani ve ziya-yı irşadi ile taht-ı emniyete almaya çabalayan ve bu hususta bilmenin, kendi kendini idare etmek; bilmemenin, körü körüne idare olunmak hakikatine vücut vereceğini halk kitleleri arasında temessül ettiren insandır.
Bediüzzaman, ahlakî kıymetler ve millî hasletlerin pozitif ilimlerle muvazi olarak kat-ı mesafe edemediğini, bu mana ve şekil muvacehesinde yetişen çöl kadar kuru ve boş ruhlarla bulanmış gençliğin, istikbalde milletimizin rüyet ufkunda bir kara bela olacağı hakikat-i kat’iyesini gözlere sokan ve çare-i halâsı da gösteren kimsedir.
Bediüzzaman, şark ve garp arasındaki azim mufarakatın, şahsiyet mefhumunun daralma ve genişlemesinden neş’et ettiğini gören ve asrın maymun taklitçiliğine varan şahsiyetsizliği önünde şahsiyet mefhumunun ilahî yüksekliğini gönüllerin mihrak noktasında sembolleştirmeye tevessül eden âlimdir.
Bediüzzaman, hür adamların, hür memleketinin ilahî kuruluş felsefesini, akıllara ve gönüllere nakşeden din adamıdır.
Bu necip millet, Bediüzzaman gibi nefsindeki menfaat putunu deviren insanların hizmetine çok, ama çok muhtaçtır.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.