Hürriyetimizin şubesi olan gayr-i Müslimler
Günlük Risale-i Nur dersi…
Bismillahirrahmanirrahim
İşte hürriyetimizin bir şubesi olan gayr-ı müslimlerin hürriyeti, bizim umum milletimizin hürriyetinin rüşvetidir. Ve o müthiş istibdâd-ı mânevînin Haşiye1 dâfiidir. Ve o kayıtların anahtarıdır. Ve ecnebîlerin, bizim dûşümüze çöktürdükleri müthiş istibdâd-ı mânevînin râfiidir. Evet, Osmanlıların hürriyeti, koca Asya talihinin keşşafıdır. İslâmiyetin bahtının miftahıdır, ittihad-ı İslâm sûrunun temelidir.
Sual: Nedir o üç kayıt ki, istibdâd-ı mânevî onunla âlem-i İslâmiyeti kayd etmiştir?
Cevap: Meselâ,
Rus hükûmetinin istibdadı, bir kayıttır.
Rus milletinin tahakkümü de diğer bir kayıttır.
Âdât-ı küfriye ve zâlimânelerinin tagallübü de üçüncü bir kayıttır.
İngiliz hükûmeti, gerçi zahiren müstebid değilse de, milleti mütehakkimedir. Âdâtı dahi mütegallibedir. İşte size Hindistan bir bürhan ve Mısır yarı bürhandır.
Binaenaleyh, milletimiz ya üç veya bir buçuk kayıt ile mukayyeddir. Buna mukabil, bizim gayr-ı müslimlerin ayaklarında yalnız bir yalancı kaydımız vardı. Ona bedelen çok nazlarını çektiğimiz gibi, onlar neslen ve serveten ziyadeleştiler; biz, bir nevi hizmetkârlık olan memuriyet ve askerlik cihetiyle servet ve nesilce aşağıya düştük. Fikr-i milliyet, hürriyetin pederidir. Yine esir Ekrâd ve Etrâk idi. İşte o yalancı kaydı, üç veya on milyonun ayağında açıyoruz. Tâ ki, üç kayıt ile mukayyed üç yüz milyon İslâmın hürriyetine meydan açılsın. Haşiye2 Elbette âcilen üçü veren ve âcilen üç yüzünü kazanan, hasaret etmiyor. Haşiye3
Sağlam, keskin ve bilenmiş hüccetten kılıcı sağ eline ve hürriyeti de, parlak renkli Arap atının dizgini gibi sol eline alacak olan İslâm, bağ ve bahçelerimizin kökünü kurutan istibdadın başını parçalayacaktır. (Münazarat)
Haşiye1: Kırk dört sene sonra söylemesi lâzım gelen sözleri, o zaman söylemiş.
Haşiye2: Elhamdü lillâh, şimdi açılmaya başladı.
Haşiye3: Yine bak, maşaallah, hem Nurun Zülfikar ve Hüccetullahi'l-Bâliğa gibi mecmualarını, hem Yemen, Mısır, Cezayir, Hind, Fas, Kafkas, Fars ve Arap gibi İslâm milletlerini haber verir gibi şifreli bir fıkradır.
Bediüzzaman Said Nursi
SÖZLÜK:
ÂCİLEN : Acele olarak, derhal.
ACİLEN : Ertelenmiş, ileride.
ÂDÂT : Âdetler, görenekler.
ÂDÂT-I KÜFRİYE : Küfre ait gelenekler, küfürden gelen âdetler.
BAHT : kader, kısmet.
BİNÂENALEYH : Bunun üzerine, bundan dolayı.
BÜRHAN : Birşeyi ispatlamak için kullanılan kesin delil, ispat vâsıtası.
DAFİ' : Def'eden, menedici. Ortadan engeli kaldıran.
DÛŞ : Omuz.
EKRÂD : Kürtler.
ETRÂK : Türkler.
FIKRA : Yazıda bir bahis; parağraf; kısa haber; küçük hikâye.
GAYR-I MÜSLİM : Müslüman olmayanlar. İslâmiyete girmeyenler.
HASÂRET : Zarar etme, ziyan, kayıp.
HÜCCET : Senet, vesika, delil; bir iddiânın doğruluğunu ispat için gösterilen belge
İSTİBDÂD-I MÂNEVÎ : Mânen baskı, diktatörlük.
İTTİHAD-I İSLÂM : İslâm Birliği.
KAYIT : Bağ, sınır.
KEŞŞÂF : Keşfeden, açan.
MECMUA : Toplanıp biriktirilmiş, düzenlenmiş şeylerin hepsi.Kitap
MİFTÂH : Anahtar.
MUKABİL : Karşı, karşılık olarak, bedel.
MUKAYYED : Bağlı, kayıtlı, sınırlı.
MÜSTEBİD : Diktatör, zulüm ve baskı yapan. Başkasının hukukunu elinden alan.
MÜTEHAKKİM : Zorba, zorbalık eden.
NESLEN : Nesil bakımından, nesilce, soyca.
PEDER : Baba.
RÂFÎ : Yükselten, kaldıran.
SÛR : Kıyâmet gününde İsrafil'in (a.s.) çalacağı, üfleyeceği boru.
TAGALLÜB : Zorbalık. * Hilâf-ı hak olarak musallat olmak. İstilâ etmek. * Üstün gelmek.
TAHAKKÜM : Zorbalık etme; zorla hükmetme, mânevî baskı. Diktatörlük.
TÂLİ' : Baht, kısmet, kader.
ZÂHİREN : Görünüşte.