Hutbe-i Şamiye panelinden notlar: Her ümit bir Bismillah’tır
Risale Akademi'nin düzenlediği "İslam Dünyası ve Avrupa Ekseninde Medeniyet İnşası" başlıklı Hutbe-i Şamiye paneli iki oturum şeklinde yapıldı
Kadir Aytar'ın haberi:
Akademi'nin Ankara'daki merkezinde başlayan panelin moderatörlüğünü Risale Akademi Kurucu Üyesi Dr. İsmail Benek yaptı. Program Mehmet Evren’in kardeşliği, tanışmayı ve istişareyi emreden ayetlerden oluşan Kur’an tilaveti ile başladı.
Her ümit bir Bismillah’tır
Panelde birinci oturumunda ilk konuşmayı yapan Bestami Çiftçi, ümit kavramı üzerinde durdu. Arapçasının el-emel, Farsçasının ümit, Türkçesinin de umut olarak ifade edildiğini, emelin Allah’ın Rahîm ve Hakîm isimlerinin bir tecellisi olduğunu söyleyen Çiftçi, emelin, belirli ve kanıta dayalı planlı bir beklentiyi, disipline edilmiş hayalleri ve bir ihtiyacı ifade ettiğini, ihtiyaçların da ümide bağlı olduğunu ve ihtiyaçların gelecekle ilgili olduğunu söyledi.
Ümidin bireyde ve toplumda özgüveni karşıladığını, her ümidin Bismillah olduğunu, Fatiha’daki “Sadece sana ibadet eder, sadece senden yardım dileriz!” ifadesinin ümidi temsil ettiğini, ümidin ihlas ve tevekkülün kendisi, uyanık insanların rüyası olduğunu belirten Çiftçi, ümidin ve ümitsizliğin birey ve toplumlara psikolojik ve sosyolojik olarak kazandırdıkları ve kaybettirdikleri değerlere de değinerek konuşmasını bitirdi.
Hastalıkları hürriyet fikri ve hakikati arama meyilleri sayesinde aştılar
İkinci konuşmacı Mustafa Akça, “Avrupa’nın Değişimi ve Dönüşümü” başlıklı sunumunda Avrupa milletlerinin cehalet, vahşet, dinde tassup, körü körüne ruhanileri taklit gibi hastalıklarını hürriyet fikri ve hakikati arama meyilleri sayesinde aştıklarını, Müslümanlarla olan zıtlaşma ve karşılaşmalarının özellikle Haçlı Seferleri ile yoğunlaştığını açıkladı.
Akça, “Kilisenin ve kralların karşısında halkın kaderi; burjuvazinin gelişimiyle değişti, burjuvazinin, sanatı, edebiyatı, ilmi faaliyetleri desteklemekle kilisenin dışında bir gelişme ve değişme ortamının ortaya çıkmasına sebep oldu. Rönesans, Reform Hareketleri, Aydınlanma ve Felsefe Devrimi, Sömürge ve Kolonizasyon süreci, Sanayi Devrimi Avrupa’nın içinde ve dışında önemli değişimlere yol açtı. Beş mâni, mârifet ve medeniyetin mehasini denilebilecek bir dizi gelişmeyle kırıldı ve dağılmaya yüz tuttu.”
Hz. Peygamber’in (sav) yönetiminde olmazsa olmaz ilkeleri uygulanmadı
Üçüncü konuşmacı Doç. Dr. Yasin Yılmaz ise şöyle konuştu:
İslam dünyası sömürgecilikten/emperyalizmden kaynaklanan problemler ve gerilimler yaşamıştır. Bu bağlamda batının, Müslümanlara askerî meydan okuması yanında, Aydınlanma Dönemi ile birlikte zihinsel, ekonomik, siyasî ve kültürel dönüşümü de beraberinde getirdiği için etkileri hala devam etmektedir. Bu durum Müslümanlar arasında çözülmelere, ümitsizliğe, doğruluğun ve sadakatin sosyal ve siyasî hayatta yok olmasına, Müslümanlar arasındaki manevi bağların kopmasına, istibdadın artmasına ve kişilerin bütün himmetini kendi menfaatine sarf etmesine sebep olmuştur.
Güzel ahlakı tamamlamak için gönderilen bir peygamberi olmasına rağmen, Müslümanlar, İslam’ın ortaya koyduğu esaslardan uzak kalmışlardır. “Eğer biz ahlâk-ı İslamiyenin ve hakâik-i İmaniyenin kemalatını ef’âlimizle izhar etsek, sair dinlerin tâbileri elbette cemaatlerle İslamiyete girecekler, belki küre-i arzın bazı kıtaları ve devletleri de İslamiyet’e dehalet edecekler.” (Hutbe-i Şâmiye, s. 24) İslam’ın sosyal hayatının özü olan doğruluğun yok olması, Bunun dışında İslam dünyasında olması gereken ancak olmayan bazı hususlar da İslam’ın yayılmasına mümanaat etmektedir. Bunlar:
1. Hakiki bir medeniyet olup, müsbet ve doğru ilimlerle donanmış mahiyette olan hakikat-ı İslamiyeyi ortaya koymamamızdan dolayı, insanların İslam’a yönelmesini sağlayamıyoruz.
2. Medeniyet ve sanatın gerçek üstadı şiddetli ihtiyaç, belimizi kıran tam fakirliğin içimizde yaygın olması.
3. Hürriyet-i şer’iyyenin içimizde hayat bulmaması
4. Mevkiimizi ve mevzumuzu kaybederek hürriyet-i şer’iyyenin esaslarını kaybederek, müstebitlere dalkavukluk etmek ve biçarelere tahakküm ve tekebbür etmek.
5. Günümüzün ilâ-yı kelimetullahı olan maddeten terakkide geri kalmak da İslam’ın yayılmasına engel olmaktadır.
Hz. Peygamber’in (sav) yönetiminde olmazsa olmaz ilkeleri olan; meşruiyet, adalet, ehliyet/liyakat, istişare, ahlak ve insana saygının İslam toplumlarında siyasi ve sosyal hayatta uygulanmaması İslam’ın yayılmasındaki engellerden olmaktadır.
Şer'i hürriyetle mücehhez Müslüman toplumlar
“İslamın istikbale hükmetmesi hem bir inanç konusu hem de kainatta cari olan adetullahtan olan insan nevinde de güzelliğin binnetice hâkim olacağına ilişkin okuma biçimine dayanır” diyen Doç. Dr. Ahmet Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bediüzzaman için İslamın hakikati, Müslüman toplumların içinde bulunduğu fakr u zaruret halinin biriktirdiği potansiyel enerji ve müstebidlere tezellülden, mustazaflardan da tahakkümden teberri olmayı ifade eden Şer'i hürriyetle mücehhez olarak Müslüman toplumlar ye'si ve otoritarizmi yenerek dağınık yağmur damlalarının birleşmesinden doğan güce benzer bir güç oluşturacaktır. Mensubiyeti büyük insanlığı içeren İslamiyet düzeyine taşıyarak inşa edilen sorumluluk bilinci, Müslüman toplumların insanlık için hayırlı bir ümmet olma niteliğini belirginleştirecektir. Alemlerin Rabbine intisapla tanımlanan imanın beraberinde getirdiği ‘güvenli bağlanma’ bunu sağlamak için yeterli bir kaynaktır.”
İslamiyet ilmi teşvik ediyor
İbrahim Çevik, “İslamiyetin Terakkisinde Fen ve Teknoloji” konulu konuşmasında, İslamiyetin ilmi teşvik ettiğini, fen ve teknoloji konusunda İbni Sina, Biruni, Farabi gibi tıp, hendese, uzay bilimleri ve teknolojileri alanlarında, dünya çapında birçok bilim adamları yetiştirdiğini belirtti. Çevik, “dünya nüfusunun beşte bir gibi yoğun nüfusa sahip olan ve az bir toprağa sahip olan Avrupa, ihtiyaçların zorlaması nedeniyle kısa sürede gelişim sağladı. İslam toplumları ise ümitsizlik ve İslamiyetin getirdiği sağlam değerlere bağlılığın gevşemesi nedenleriye bugünkü duruma düştü” dedi.
Said Nursi’nin Hutbe-i Şamiye’si bir manifestodur
Prof. Dr. Bilal Sambur, 1911’de Said Nursi’nin irad ettiği hutbeyi, bir manifesto olarak değerlendirdi. “Arap Metaneti ve Ortadoğu’nun Psikolojik Analizi” başlıklı konuşmasında ümitsizliğin toplumları mahvettiğini belirten Sambur, Arapların ümitsizliği bırakmaları halinde İslamiyetin kahraman ordusu olan Türklerle hakiki bir ittifak ve dayanışma ile Kur’an’ın bayrağını her tarafa ilan edeceklerini belirtti. Sambur, “İslamiyetin ilk ve metin temsilcileri olmaları hasebiyle tembelliği bırakarak ve ulvi bir vaziyete girerek İslamı eskisi gibi yeryüzüne hâkim kılacaklardır. Geçmişte Arapların, Türklerin ve diğer masum Müslüman toplumların gösterdikleri fevkalade kahramanlıklar nedeniyle dünya saadetleri yalnızca İslamiyet milliyetindedir” şeklinde konuştu.
Konuşmalar Youtube kanalında
Soru cevap şeklindeki müzakereden sonra panel sona erdi. Yetkililer konuşma videolarının Risale Akademi’nin Youtube kanalında yayınlanacağını açıkladılar.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.