Hz. Abdullah İbn Mesud’dan mesaj var
Hz. Abdullah ibn Mes’ud sahabenin önde gelen alimlerindendi.
Hz. Ömer onu gördükçe hürmet ediyor ve onun hakkında, “Bu, ilimle dolu bir zattır.” diyordu. İbn Abbas, ise onun hakkında “Kur’an’ın en büyük tercümanı” derken ne kadar haklıydı!
Hz. Abdullah İbn Mesud’dan mesaj var
Küçük bir çobandı. O gün de tıpkı diğer günlerde olduğu gibi erkenden kalktı. Koyunlarını çıkararak otlatmaya götürdü. Kavurucu çöl sıcaklarının yaşamı olumsuz etkilediği bir gündü. Güneş altında çok kalmış, bir ağacın gölgesine çekilmişti. Ağacın altında bir takım hayallere dalmıştı ki uzakta iki adam belirdi.
Küçük çobanın yanına yaklaşan bu iki yabancı:
- Çok susadık bize biraz süt verir misin, diyerek kendisinden süt istedi.
- “Süt var ama ben bu sütü size veremem. Zira ben sadece bir çobanım. Bu koyunlar benim değil. Sahibinin haberi olmadan bu emanet koyunlardan ne yazık ki size süt veremem. Kusura bakmayın” dedi.
Bunun üzerine bu iki yabancı misafir, ondan hiç sütü olmayan, teke yüzü görmemiş bir keçi istediler. Onların bu isteğini yerine getirdi.
KISIR KEÇİ NASIL SÜT VERDİ?
Yabancılardan biri, ellerini açarak bir şeyler fısıldadı ve dua etti. Küçük çoban bütün olanları hayretler içinde izliyordu. Gözlerine inanamadı; zira artık bu kısır keçi süt veriyordu. Yabancı misafirler bu sütü sağıyor ve bir kaba biriktiriyorlardı. O kısır keçi gitmiş yerine memeleri sütle dolmuş keçi gelmişti. Bu iki misafir kaba doldurdukları sütü sırasıyla içtiler.
Bir süre sonra gerçekleri anlayan küçük çobanın adeta dili tutulmuştu. Çünkü bu kutlu iki misafirden biri Âlemlerin Sultanı Hz Muhammed (s.a.s), diğeri ise Hz Ebubekir idi. çoban ise Hz. Abdullah ibn Mesud idi.
Hz. Abdullah ibn Mesud, erken yaşlarda Allah Resulü ile tanışmanın verdiği mutluluğu yaşıyordu. Hz. Abdullah, Allah Resulünün keçiden süt gelmesi için yaptığı duayı merak ederek bir ara dayanamadı ve sordu:
- Ey Allah’ın Resulü! Okuduklarınızı bana da öğretir misiniz?
Allah Resulü o mübarek elini Hz Abdullah’ın başına koyarak:
- Sen öğretilmiş bir gençsin, dedi.
Daha küçücük yaşta Hz. Abdullah, Kâinatın Efendisinin iltifatlarına mazhar olmuş şanlı sahabilerden birisi olmuştu.
“Bu, ilimle dolu bir zattır”
Efendimiz’in dua ettiği kişiler ileride çok büyük sahabi oluyorlardı. Nitekim yine öyle oldu. Hz Abdullah büyüyünce çok büyük bir âlim oldu. Etrafına ilim ve irfan yaydı. Büyük alim İmam Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî onun hakkında şöyle diyor: “Ashâb içinde fıkıh meselelerinde derinlik sahibi olanlar Hz. Ali, Hz. Ubey b. Ka’b, Hz. Ebu Musa el-Eş’ari, Hz. Ömer, Hz. Zeyd b. Sabit ve Hz. Abdullah İbn Mes’ud'tur.”
Hz. Ömer onu gördükçe hürmet ediyor ve onun hakkında, “Bu, ilimle dolu bir zattır.” diyordu. İbn Abbas, ise onun hakkında “Kur’an’ın en büyük tercümanı” derken ne kadar haklıydı! Hz. Abdullah İbn Mes’ud’dan öğreneceğimiz çok şey var. Kur’an ayında olduğumuz şu günlerde biz de “Kur’an’ın en büyük tercümanı”nın izinden giderek Kur’an’ı okumalı, anlamalı ve yaşamalıyız.
Bugün