Hz. Muhammed’e, "Muhammed el-Emin" lakabı ne zaman verildi?
Hz. Muhammed (sav)’in "El-Emin" lakabı ile anıldığını söyleyen rivayet-hadislerin güvenilirlik derecesi nedir?
Emin, İslâmiyet’ten önce Hz. Peygamber Efendimize (asm) verilen sıfatlardan biridir ve bu durum sahihtir.
Emin sözlükte “kendisine güvenilen, hıyanet etmeyen, sözünde duran, vefalı; başkalarından korkmayan kimse” anlamına gelir.
Kaynaklarda belirtildiğine göre Hz. Muhammed (asm), Cenab-ı Hakk’ın himayesi sebebiyle Cahiliye devrinin yaygın kötülüklerinden hiçbirine bulaşmadan tertemiz büyüdü. Çevresinde en mert, en iyi huylu, en asil, komşuluk haklarını en iyi gözeten, en uysal, en doğru sözlü ve en güvenilir kimse olarak tanındı.
Allah Teâlâ bütün bu iyi sıfatları onda bir arada topladığı için “Muhammedü’l-emîn” lakabı ile meşhur oldu.
Bunun bir delili, Hz. Muhammed (asm)’in gençlik yıllarına rastlayan Kâbe’nin tamiri ve Hacerülesved’in yerine konulması olayındaki rolü ve gördüğü kabuldür. Her kabilenin bu şerefli işte pay sahibi olmayı istemesi üzerine ihtilâf çıkmış, problemin çözümü ertesi gün Kâbe’nin önünde görülecek ilk şahsa bırakılmıştı. Yolu beklenen bu zatın Hz. Muhammed (asm) olduğu görülünce herkes, “el-Emîn geliyor” diye memnuniyetini belirtmişti.(Müsned, III, 425)
Bu olay onun eskiden beri emin sıfatıyla tanındığını göstermektedir.
Yine İslâmiyet’ten önce, haksızlığa uğrayanların hakkını korumak üzere Mekke’de kurutan "Hilfü’l-fudûl" cemiyetine aktif bir üye sıfatıyla katılmıştır.
İslâm’dan önce Kureyş’ten bazı kişilerin kıymetli eşyalarını Hz. Muhammed (asm)’e emanet ettikleri de bilinmektedir.
Resul-i Ekrem (asm) ilk vahyi müteakip evine geldiğinde Hz. Hatice kendisine,
“Korkma! Allah’a yemin ederim ki O hiçbir zaman seni utandırmaz. Çünkü sen akrabana bakarsın, işini görmekten âciz olanların işlerini görürsün; fakire yardım eder, misafiri ağırlarsın; hak yolunda ortaya çıkan meselelerde halka yardım edersin.”
diye teselli verirken onun emîn sıfatını dile getirmekteydi. (Buhârî, Bedü’l-vahy, 3)
Hz. Peygamber (asm)’in damadı Ebü’l-Âs, henüz Müslüman olmadan önce karısı Zeyneb hakkında söylediği bir şiirde ondan “el-emînin kızı” diye söz etmiştir. (Süyûtî, er-Riyâzü’l-enîka, Beyrut 1405/1985, s. 116)
Ayrıca, Resûlullah (asm)’ın şairi Kâ‘b b. Mâlik de onu methederken “el-emîn” ifadesini kullanmıştır. (Süyûtî , s. 115).
İlâhî vahyi aynen tebliğ etmesi, vazifesini gereği gibi yapması itibariyle Hz. Peygamber (asm) bu unvanını İslâmî dönemde de devam ettirmiştir.
Hayatı bütün yönleriyle incelendiği zaman Resûl-i Ekrem (asm)’in her bakımdan emîn olduğu; ayrıca onun iş hayatında, komşuluk ilişkilerinde ve diğer alanlarda müminlerin de bu vasfa sahip olmaları için büyük gayret sarfettiği görülür.
“Birine emniyet edip güvenen” anlamındaki emîn kelimesi Kuran-ı Kerîm’de Resûl-i Ekrem (asm) hakkında, “O Allah’a inanır, müminlere güvenir.” (Tevbe, 9/61) ifadesi içinde geçmektedir.
Güvenilir olma hasleti bütün peygamberlerin başta gelen vasıfları arasındadır. Kur'an-ı Kerîm’de Hz. Nûh, Hûd, Sâlih, Lût ve Şuayb kıssaları anlatılırken, her birinin “kavimlerine gönderilmiş emîn elçiler” olduğu belirtilmektedir. (Şuarâ 26/107, 125, 143, 162, 178)
Hz. Mûsâ da Firavun ve adamlarına hitaben, “Ey Allah’ın kulları! Bana gelin, doğrusu ben size gönderilmiş emîn bir elçiyim.” (Duhân, 44/18)demiştir.
Diğer taraftan Mısır hükümdarı Hz. Yûsuf’u yüksek bir mevkiye getirmek isterken ona, “Bugün sen yanımızda yüksek makam sahibi ve emîn birisin.” (Yûsuf ,12/54) diye güvenini belirtmiştir.
Sorularla İslamiyet
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.