İbadete açılmasına sevindiği 'Ayasofya'nın üç boyutlu ahşap tablosunu yaptı
Bursa'da yaşayan sanatçı Semih Çelebi, yeniden ibadete açılan Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nin üç boyutlu ahşap tablosunu yaptı
Nilüfer ilçesinde evinin altındaki atölyede sanatını icra eden Çelebi, ünlü ressamların eserlerini birebir ölçüsüne bağlı kalarak ahşaba üç boyutlu işliyor. Bunlar arasında Osman Hamdi Bey'in "Kaplumbağa Terbiyecisi", Fransız ressam Jean Leon Gerome'nin dünyaca ünlü "Halı Tüccarı" eseri de bulunuyor.
Özgün eserlere de imza atan üç boyutlu ahşap sanatçısı, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nin yeniden ibadete açılması anısına "Kadim İstanbul" adlı eseri hazırladı. Çelebi, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'ni merkeze alan, Galata Kulesi, İstanbul evleri ve kemerli yapıları hat sanatıyla bütünleştirdiği tablosunu 15 aylık çalışmayla tamamladı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı sanatçısı Çelebi, 12 yıl önce başladığı üç boyutlu ahşap sanatını geliştirmek için atölyesinde çalışmalarını sürdürüyor.
Semih Çelebi, AA muhabirine, uzun yıllar mobilya boyama alanında çalıştığını, rahmetli babası Alaettin Çelebi'den öğrendiği mesleğini yaptığını söyledi.
BİR GECE, BABAM BİRDEN YATAĞINDAN FIRLADI
Babası ve aynı zamanda ustasının, kendisi üzerinde çok büyük etkileri ve emeği bulunduğunu anlatan Çelebi, şöyle konuştu:
"Babam vefatından önce uzun bir dönem hastanede tedavi gördü. Bu dönemde biz de kardeşler olarak babama refakat ettik. Refakat ettiğim bir gece, babam birden yatağından fırladı, 'Semih oğlum, onu şu ağaçtan yapacaksın, şu ağaçtan yapacaksın.' diye bir nida attı. Ben de 'Ne oluyor acaba, babam ne demek istiyor?' diye düşündüm ve anlamlandıramadım, o zaman daha bu sanata bir başlangıç da yapmamıştım. 'Babacığım tamam, o ağaçtan yapacağım, merak etme sen.' dedim, yerine yatırdım ve hala 'Mutlaka o ağacı kullan, çok güzel olacak öyle.' diyordu."
Hastanede babasıyla yaşadığı bu sürecin kendisini çok etkileyip duygulandırdığını, o sözlerinin de etkisiyle üç boyutlu ahşap sanatına yöneldiğini belirten Çelebi, babasının hasta yatağında kendisine bahsettiği ağaçla da bir gün mutlaka özgün bir eser yapmak istediğini ifade etti.
"SANAT TEFEKKÜRDEN DOĞAN BİR TERAPİDİR"
Çelebi, babasının vefatının ardından kendisini birçok şeyden izole ettiğini ve sanatın iyileştirici gücünden faydalandığını dile getirdi.
"Sanat tefekkürden doğan bir terapidir." sözünü yaşayarak öğrendiğini anlatan Çelebi, yaptığı eserlere duygu katmayı amaçladığını belirtti.
Çelebi, Türkiye'nin doğası ve doğal yapısından yola çıkarak projelerini hayata geçirdiğini söyledi.
Sanatını icra ederken her türlü ağaç çeşidini kullandığını vurgulayan Çelebi, şunları kaydetti:
"Bazı eserlerde 'tropikal ağaçlar' dediğimiz, desenleri güzel, renkleri güzel, oldukça geniş yelpazeye yayılmış ağaçları kullanıyorum. Yerli ağaçları da kullanıyorum ve yaklaşık 30-40 çeşit ağaç kullandığım eserlerim var. Ayasofya eserimde 22 çeşit ağaç var. Maun, ceviz, dişbudak, sapelli, akçaağaç gibi birçok çeşidi kullanıyorum. Renklerine, desenine, yerine göre kullanmak zorunda olduğum ağaçlar var. Ayasofya'nın açılışının coşkusuyla bir İstanbul silüeti yapayım istedim. Tasarımları yaklaşık 3 ay sürdü. Ayasofya'nın anısına bir eserimiz olsun dedik ve ortaya bu eser çıktı. Ayasofya ön planda, Galata Kulesi, Balat evleri ön plana çıkmış. İstanbul'un özgün bir yapısıyla keşmekeşliğini ortaya koymak istedim. Eser, 15 ayda tamamlandı."
Eserlerinde ağaçların orijinal renklerinden faydalanmaya çalıştığını dile getiren Çelebi, mavi veya bayrak kırmızısı rengi ağaçlarda bulunmadığından, bu aşamada boyaları emprenye ederek ahşaba işlediğini belirtti.
Semih Çelebi, ilerleyen dönemlerde Kabe ve Mescid-i Nebevi'nin üç boyutlu tablosunu yapma hayalinin olduğunu sözlerine ekledi.
aa
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.