Kadir AYTAR
İhlas aleyhte olanı da lehe çevirir
Hizmette ihlas ve sadakat çok önemidir. Özellikle de şartlar yıldırmak, sindirmek, hapse atmak, ölüme yollamak gibi çok çetinse daha da bir önem kazanır. Siz dağlar gibi dik durursanız, ölüm, zulüm ve yoksulluk gibi olumsuzluklara meydan okursanız aleyhte olanı da lehe çevirirsiniz. Allah yardım eder, sonuçta zorluklar sizi pişirir, kabiliyetlerinizi geliştirir, en zor şartlardan çıkış yolları aratır, çözüm ürettirir.
Risale Akademi’de Emirdağ Lahikası Müzakereleri 15. haftasını doldurdu. Her hafta birbirinden güzel mektuplar müzakere ediliyor ve dersler çıkarılmaya çalışılıyor. Emirdağ Lahikası’ndaki mektupların, ihlâs, sadakat ve gözü kara fedakârlıkların güzel örnekleri ile dolu olduğunu görüyoruz.
Mesela 192. mektupta; Nurların galebesiyle ve mânevî fütuhatıyla resmi kurumların telaşlanıp Nur risalelerini müsadere ettiklerinden bahsediliyor. Aleyhte gibi görünen durum birden Ankara’nın emriyle kitapların iade edilmesi ile lehe dönüyor, bu da Risale-i Nur'un tam serbestiyetine ve yeni fütuhatına vesile oluyor. Şer gibi görünen bu durum, büyük bir hayırlı iş haline dönüşüveriyor. Ayet-i Kerimede de öyle buyrulmuyor mu? “… Olur ki hoşlanmadığınız bir şey sizin için hayırlı olur. Olur ki sevip arzu ettiğiniz bir şey sizin için şerli olur. Gerçeği Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara:2/216)
193. mektupta ise, Nurların muarızlarının, mağlubiyetin acısıyla aleyhte gizli iki planı uygulamaya koyduklarından bahsedilmektedir. Bunlardan birincisi; hissettirmeden tesanüdü/dayanışmayı kırmak, birbirleri ile olan irtibatı kesmek. İkincisi de; hapishanelerin Nur Medresesi haline gelmelerini engellemek.
İhlas, samimiyet, sadakat gibi güzel hasletlere sahip Nur Talebeleri de karşı bir taktikle onlara hissettirmeden güya kendi istekleriyle gidiyorlarmış gibi yaparak hem tesanüdlerini korumuşlar, hem de gittikleri yerlerde ihtiyaç olan hizmetleri başlatarak yeni fütuhatlara vesile olmuşlardır.
Nur hizmetlerinin üst üste fütuhatı, özellikle Denizli hapsinin birden bir Nur Medresesi haline gelmesi, hem oradan başka hapishanelere gidenler de oraları tenvire çalışmaları, gizli ve inatçı din düşmanlarını çok şaşırtıyor ve Nurun hakikatlerine karşı mağlûbiyeti kabullenip inadı terk ediyorlar, Nurcuların hapisten çıkmalarına taraftar olmaya mecbur oluyorlar, usullerince hapse müstehak oldukları halde hapislerine taraftar çıkmıyorlar "Aman hapisten çıksınlar, yoksa hapishaneler Nur Medreseleri hükmüne geçecek" demeye başlıyorlar.
Adliyeler, Risale-i Nur'un hakkaniyetine karşı bir nevi teslimiyetle istikbalde gelecek olan şiddetli itirazdan çekiniyorlar, keyfî kanunların aleyhteki hükümlerini nazara almadan müttefikan beraatlerine taraftar çıkıyorlar.
Bediüzzaman geçmişteki hayatından da örnekler veriyor: Risale-i Nurların hakkaniyeti karşısında bu asrın en dehşetli üç büyük kumandanı olan 31 Mart hadisesindeki Hareket Ordusunun Başkumandanının ve 1. Dünya Harbinde İstanbul'u istilâ eden dehşetli ecnebî kumandanının korkup taarruz edememelerini, Ankara'da, divan-ı riyasetinde en dehşetli reisin hiddetini tarziyeye/özür dilemeye çevirmesini ve üç adliyenin dokunaklı, şiddetli müdafaalara karşı binler bahane tutabildikleri halde, hakperestane ve musalâhakârane, ittifakla beraat kararını vermelerini; “Kur'ân'ın bir mu'cize-i mânevîsi olan Risale-i Nur'un bir kerameti” olduğunu belirtiyor.
Nur Hizmetinde keramet ve manevi makamlar aranmaz, çünkü ihlâsa terstir. Fakat ihlâsla samimiyetle ve sadakatle hizmet edildiği vakit de istenmeden tevafuklar da kerametler de ihsan buyurulabilir. Bu da elbette “Rabbimizin ihsanıdır” deyip şükretmeyi gerektirir.
Görüldüğü üzere istikamet üzere olmak, doğruluktan, sebattan ve Allah rızasından ayrılmamak bütün planları bozuyor, bir samanlık yalanı yakıp kül ediyor. Risale-i Nur Hizmeti böyle fedakarların omuzlarında yükseliyor.
Emirdağ Lahikası’ndaki bu güzel örnekler, rol modeller, güzel metotlar, zamanımızın sıkıntılarına ilaç olacak düsturlar, toplumun her kesiminden alıcılarını ve uygulayıcılarını beklemektedir.
Kaynak: e-risale. com, Emirdağ Lahikası 193. ve 193. mektuplar
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.