Şahin DOĞAN
İhsan Eliaçık dosyası
Yıllar önce tanışmıştım kitaplarıyla. İslam’ın Yenilikçileri isimli birkaç ciltlik kitabını baştan sona okuduğumu hatırlıyorum. İlginçtir, bu koca kitabın içinde hemen hemen bütün İslam alimleri ve düşünürleri vardı ama bir tek Said Nursi yoktu. Bunda bir kast-ı mahsusun olmaması mümkün değildi. Sonra anti-kapitalist Müslümanlar olarak kendilerini tanımlayıp beş yıldızlı otellerin içinde açılan kallavi iftar sofralarını protesto etmek için bu otellerin önünde bir bardak su ve bir parça ekmek ile iftar etmeleri çok hoşuma gitmişti. Ve Eliaçık'ı sevmiştim.
İslam demek bir kelimeyle sosyal adalet demekti. Eşitlik, eşit paylaşım ve zenginliğe karşı olmak demekti. Eliaçık’ın gözünde tek bir sahabe vardı: Eb-u Zer el-Gıffari. Ali Şeriati’nin Eb-u Zer el-Gıffari romanını okuduktan sonra çok şaşırmıştım. Ona reva görülen zulümleri bir Müslüman yapamazdı. Eliaçık’ın bu konuda Ali Şeriati’nin etkisinde kaldığı çok belirgindi. Eliaçık zenginliğin ve servetin bizatihi kendisine karşıydı, haklı ve meşru yollarla zengin olmak mümkün değildi ona göre. Tek bir derdi vardı: Kuran’dan dört başı mamur bir sosyalizm çıkarmak. Peki bu mümkün müydü? Belki mümkündü ama muhaliflerinin Kuran’dan çıkarmaya çalıştığı diğer sistemler de pekala mümkündü. Çünkü İslam bizatihi zenginliğe ve servete karşı değildi, farklı sistemlere göz kırpan seyyal bir tabiatı vardı.
İhsan Eliaçık buralarda kalsaydı iyiydi ama çok daha ileriye gitti. Kuran hem lafız hem mana olarak peygambere ait bir kelamdır diyebildi. Kastı her ne olursa olsun bir Müslüman olarak bunu rahatlıkla söyleyebilmek için insanda ancak cahil cesareti olması gerekirdi. Bitmedi, ateist, agnostik, deist, Yahudi, Hıristiyan, Hindu, Mecusi her ne olursa olsun dürüst olduktan sonra herkesin cennete girebileceğini söyledi. Belki seküler akıldan onay alınabilirdi ama bu iddianın Kuran’dan ve İslam’dan onay alması imkansızdı. Eğri oturalım, doğru konuşalım ve kendimize karşı dürüst olalım. İslam’da adalet ve dürüstlük hayati değerlerdir ama tevhit akidesi olmadıktan sonra Allah nezdinde hiçbir kıymet-i harbiyesi yoktur bunların.
İhsan Eliaçık derin düşünüyor ama tutarlı olmak istiyorsa Kuran’ı ve İslam’ı yerinde bırakmalı, kendi düşünce macerasına devam etmeli. Çünkü gittiği veya gitmek istediği yer ile Kuran’ın aynı anda bulunması imkansızdır. Bu ancak Kuran’a rağmen olabilir. Hümanist bir tavırla dürüst olan herkesi cennete almak isteyebilirsin ama bunu Kuran ayetlerine işkence yaparak, onlara takla attırarak, konuşmadığı alanlarda konuşturarak, tersyüz ederek yapmaya hakkın yok. Kuran ayetleri bağlamında Edip Yüksel’in 19’u ne kadar abes ise İhsan Eliaçık’ın mezkur fikirleri ondan çok daha abestir. Kanaatimizce bu haliyle deist, ateist veya agnostik olsaydı çok daha tutarlı ve erdemli bir tavır sergilemiş olurdu.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.