İki günlük dehşeti anlattılar

İki günlük dehşeti anlattılar

İsrail komandolarının Gazze'ye yardım götüren gemiye yaptıkları kanlı baskının şahitleri dehşet dakikalarını anlattı.

Ülkesine gönderilen Alman parlamenter Annette Groth, saldırıyı, 'planlanmış öldürme operasyonu' olarak nitelerken, 13 aylık bebeği Türker'le birlikte baskını yaşayan Nilüfer Çetin, yaralılardan bazılarının geç müdahaleden kaynaklanan kan kaybı sebebiyle hayatlarını kaybettiklerini söyledi.

Sınır dışı edilerek ülkelerine dönen aktivistlerin anlattıkları, İsrail'in yardım gemisine düzenlediği kanlı baskın sırasında yaşanan dehşeti gözler önüne seriyor. Aktivistler, gemiye baskın düzenleyen İsrail komandolarının gerçek mermi kullandığını, birçok kişiyi öldüresiye dövdüklerini ve çok kötü şartlarda gözaltında tutulduklarını aktardı. Mavi Marmara gemisinde 13 aylık bebeği Türker'le birlikte baskını yaşayan Nilüfer Çetin, İstanbul'a inişi sonrası düzenlediği basın toplantısında, THY uçağına binene kadar insanlık dışı muameleye maruz kaldıklarını belirtti. Çetin, yaralıların bazılarını geç müdahaleden kaynaklanan kan kaybı nedeniyle kaybettiklerini açıkladı. Mavi Marmara gemisinden İsrail askerlerine hiçbir şekilde ateş açılmadığını ifade eden Nilüfer Çetin, "Gemiye ses ve gaz bombaları gönderildi. Bebeğimle birlikte kamarada kaldım. Kurşunlar kamaramın tepesine iniyordu. Silah sesleri, çığlık, saldırı sesleri duyduk. Vahşi bir çatışma olduğunu biliyorum." diyerek sıcak dakikaları tekrar yaşadı. Daha sonra güverteye getirildiklerini söyleyen Çetin, o dakikaları da şöyle aktardı: "Ağır yaralılar dahil herkesin elinde plastik kelepçeler vardı. 98 yaşındaki piskopos dahil. Güvertede diz çöktürdüler." Alman Sol Parti Federal Meclis üyesi Inge Höger de Berlin'de basına yaptığı açıklamada, 'kendilerini savaşta ve rehin alınmış hissettiklerini' söyledi. Askerlerin tüm bavulları açtıklarını, ellerinin kelepçelendiğini ve tüm eşyanın yerlere dağıtıldığını anlattı. Sol Parti Federal Meclis üyesi Annette Groth, "Biz bu barbar girişimin şahitleriyiz. Büyük bir ihtimalle planlanmış öldürme operasyonuydu." dedi. Saldırının barbarca işlenen bir eylem olduğunu, ölü sayısının açıklanandan daha yüksek çıkabileceğini belirtti. Sol Parti'nin eski milletvekili hukukçu Norman Paech ise İsrail'in 'gemide silah vardı' iddiasını, "Gemide bıçak görmedim. Demir sopalar görmedim. Askerlere karşı baltaların kullanıldığı iddiası doğru değil.'' sözleriyle yalanladı.

Gemide bulunan İsrail Parlamentosu üyesi Hanin Zoabi de komandoların gemiye inmesinden 5 dk. önce gemiye ateş açılmaya başlandığını açıkladı. CNN'e konuşan Özgür Gazze Hareketi üyesi Huwaida Arraf, İsrail askerlerinin kendisini tartakladığını söyledi. Arraf, "İnsanlara vurmaya başladılar. Yere düştüm. Kafam yere çarptı ve askerler kafama basıp geçtiler." dedi. Dün Atina'ya dönen Yunan aktivistlerden Papadokostopulos Aristidis ise yaşadıklarını "Terörizmden öte bir şeydi." diye nitelerken şunları söyledi: "Bize vurdular. Kabul edilmez şartlarda esir tutulduk. Kimlik bilgilerini vermek istemeyen bir arkadaşımızı çok feci şekilde dövdüler. Çok feci şartlar hakimdi. Şimdiye kadar böyle bir şey görmedik. Mavi Marmara, duman, gaz bombaları ve gerçek mermilerin kullanılması nedeniyle tamamen gözden kaybolmuştu. O anı ifade etmek zor." Plastik kelepçeler ile ayak ve ellerinden bağlandıklarını anlatan Aristidis, bazı kişilerin denize düştüğünü ve yaklaşık 1 saat sonra denizden çıkarıldıklarını anlattı. Gazetecilerin kamera ve kasetlerine el konulduğunu belirtti. Türk kökenli İsveç milletvekili Mehmet Kaplan da çok dayak yediğini ifade etti.

DİRENENLERE ELEKTRO ŞOK VERİLDİ

Petrogiannis Thanasis de, "Bizi sanki katiller gibi görüyorlardı. İnsanca bir tavırları yoktu." dedi. Tam teçhizatlı askerlerin sanki savaşa hazırlandıklarını anlatan Thanasis, "Bizim bıçaklarla karşı koyduğumuz iddiası tam bir komedi. Ben tekrar Gazze'ye gitmek istiyorum." ifadelerini kullandı. Diğer bir aktivist Mihail Grigoropulos, yaşadıkları dehşeti, "Bizden İbranice bazı belgelere imza koymamızı istediler. Ancak imzalamadık. Psikolojik baskı yapıldı. Direnen arkadaşlarımızı defalarca elektro şoka tabi tuttular."şeklinde anlattı.
Zaman