Kendi tabiriyle 'tasavvuf konulu şarkılar' yapıyor. Sonra bunları icra edecek isimlere teslim ediyor. İzmirli müzisyen Latif Öz'ün önceki yıl çıkan 'Hayy' adlı albümündeki bütün söz ve bestelerin sahibi olan Hurmalı, kendine özgü üslubuyla dikkat çekiyor. Bütün müzisyenlerin kâinattaki ilahi besteden duydukları melodileri seslendirdiğine inanan Gönül Hurmalı, "Müzik, ilahi bir konu. Cenab-ı Hakk'ın isimlerini üzerinde barındıran ciddi bir ilim. Zerrelere, atomlara kadar her şey hareket halinde. Titreşen her şey ses çıkarır. Kâinattaki bütün hareketlerde bir beste var. Belki müzisyenler bu büyük besteden bir şeyleri duyuyor, ilham ediliyor. Bu öteki âlemde açılacak bir sır." diyor.

Gönül Hurmalı aslında bir opera sanatçısı. 1984'te 9 Eylül Üniversitesi İzmir Devlet Konservatuvarı Şan (opera ve konser şarkıcılığı) Bölümü'ne başlamış ve burada başta 'şan pedagogu' Sabahat Tekebaş olmak üzere alanının en yetkin hocalarından ders almış. Çok başarılı olmasına ve hocalarının tüm ısrarlarına rağmen 3. sınıfta iken inançlarına göre yaşama kararı alınca okuldan ayrılmış. Ardından sürekli bir okuma ve öğrenme devresi yaşamış. Evlenmiş, bir oğlu olmuş. Sekiz senelik bir uzaklığın ardından müzik sevgisini ve bilgisini en azından özel ders vererek kullanmaya karar vermiş. Okuldan gelen Batı müziği eğitimini Tunca Yüksel'den Türk müziği dersleri alarak takviye etmiş.

Özel piyano ve gitar dersleri verirken bir taraftan da beste yapmaya başlayan Hurmalı, kendi eserlerini üretme sürecini şöyle anlatıyor: "Okul yıllarımdan beri sözsüz beste yapardım. Söz yazmayı denemiş, olmayınca bırakmıştım. Arkadaşlarımla yaptığımız toplantılarda ilahi söylememi istiyorlardı. Söylüyordum ama sözleri çok değerli olmasına rağmen müziği bana hitap etmiyordu. 3 sene önce bir gün evde 'Ey rahmeti bol padişah cürmüm ile geldim sana' diye başlayan ilahiyi gitarla modern akorlarla söyledim. Çok hoşuma gitti. İçimde heves oluştu. Her bir araya gelişimizde arkadaşlarıma söylüyordum. Başka bir gün gitarımı akor ederken 'sevgili peygamberim' sözü müzikle çıktı. Aynı hava içinde devamını yazıp söyledim. Sonra paylaştım arkadaşlarımla. Herkes çok etkilenmişti. Çok iddialı değildi ama samimiydi. Son iki yıldır tamamen bununla ilgileniyorum."

Neden doğrudan 'ahiret var' demeyeyim?

Ruhunda ne varsa söz ve müzik olarak akıp dışarı çıktığını ifade eden Gönül Hurmalı, bunun için en büyük ilham kaynağının Kur'an-ı Kerim ve onun tefsiri olan Risale-i Nur eserleri olduğunu söylüyor. Şarkılarında her tarafa çekilecek bir mecazi aşktan bahsetmektense doğrudan Allah sevgisini anlatmayı tercih eden Hurmalı "Herkes inkârını açıkça anlatırken, herkes duygu ve haz dünyasını en müstehcen haliyle şarkı diye önümüze sererken, ben niye doğrudan ahiret var demeyeyim, niye Sevgili Peygamber'imi (sas) anlatmayayım? Kâinattaki Cenab-ı Hakk'ın isim ve sıfatlarının tecellisi olan her şey, O'nu anlatan her şey şarkılarımda yer alsın istiyorum. Güneşin batışıyla ölümü tefekkür ederken, bir gün batacak benim de güneşim diye bir söz ve beste geliyor. Hayatımda ne yaşıyorsam onu aktarıyorum. Samimi, yaşadığından yola çıkarak yapılınca besteler daha tesirli oluyor." diye konuşuyor.

Türküye de ilahiye de hakaret ediliyor

Türkiye'nin ve dünyanın en iyi bestecileriyle, sanatçılarıyla çalışmak istediğini ifade eden Gönül Hurmalı, türküden dönüştürülen dinî sözlü şarkıları eleştiriyor: "İnsanlara dinî müzik diye çirkin şeyler sunuluyor. Sanki dinî müzik sadece böyle yapılırmış gibi hep aynı şeyler tekrar ediliyor. Hele türkü müziklerinin üstüne birkaç söz yazıp ilahi gibi çalanlara dayanamıyorum. Bu, türküye de ilahiye de hakarettir. Parçalarıma ilahi diyemiyorum. Bu işin uzmanları var. Teknik anlamda bir konu ise müdahale etmiş olmaktan çekinirim. Tasavvuf konulu şarkılar diyebiliriz."