İlk adımı sen at!

İlk adımı sen at!

Kimi zaman miras anlaşmazlıkları, kimi zaman fikir ayrılıkları bir sofranın etrafında büyümüş kardeş ve akrabaları ayrı düşürebiliyor.

Arife kabil'in haberi:

 Peygamber Efendimiz’in (sas), “Bir müminin, din kardeşini üç günden fazla terk edip küs durması helal değildir. Üç gün geçmişse, onunla karşılaşıp selam versin. Eğer selamını alırsa, her ikisi de sevapta ortak olur. Yok, eğer selamını almazlarsa, almayan günaha girmiş olur. Selam veren ise küs durmaktan çıkmış olur.” hadis-i şerifi, yaklaşan Kurban Bayramı’nda bir kez daha düşünülmeli.

En çok övündüğümüz yanlarımızdan biridir güçlü akrabalık bağlarımız. Ne var ki bugün hangi aileye baksak akrabalar, hatta kardeşler arasında küslüklere şahit oluyoruz. Kimi zaman miras anlaşmazlıkları, kimi zaman fikir ayrılıkları bir sofranın etrafında büyümüş kardeş ve akrabaları ayrı düşürebiliyor. Oysa gururun barışmaya engel olduğu bu dargınlıkları dinimiz kesin bir şekilde reddediyor. Zira Peygamber Efendimiz’in (sas), “Şunu iyi biliniz ki, içlerinde akrabalarıyla ilişkisini kesmiş birinin olduğu bir topluluğa İlahi rahmet inmez.” hadis-i şerifi bu tür küslüklerin Allah katında nasıl karşılandığını açıklıyor.

Bugün nice insanların küçük sebeplerle akrabalık ilişkisini kestiğini söyleyen Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ramazan Altıntaş, “Maalesef halkımız arasında birinin el uzatması onur meselesi yapılıyor. Böyle zamanlarda saygın ve otoritesiyle tanınan yakınlar devreye girmeli ve küs aileleri barıştırmalı.” diyor. Dinimizde iki küs Müslüman’ın barışmasının büyük sevap olduğuna dikkat çeken Altıntaş, aynı şekilde küsleri barıştıran üçüncü şahıslara da büyük sevap olduğuna işaret ediyor. Akraba ile münasebetlerde Hz. Peygamberimiz’in (sas) hayatına bakıldığında akraba ziyaretlerini daima canlı tuttuğu, İslam’ı tebliğ ederken de ilk önce akrabalarından başladığı görülür. Altıntaş, Peygamberimiz’in diğer zamanlarda da akrabalarıyla yakından ilgilendiğini, onlarla olan bağlarını zayıflatıcı davranışlardan uzak durduğunu hatırlatıyor.

Psikolog ve aile danışmanlarına göre ise akrabalarla ilişkilerin kuvvetlendirilmesi, insanın yalnızlık psikolojisinden kurtularak kendini her zaman güven içinde hissetmesini sağlıyor. İnsanların hemen her gün arkadaş edindiği, buna rağmen kendini yalnız hissetmenin önüne geçemediği günümüzde akrabalarla kurulacak iyi ilişkiler, manevî ve maddî anlamda sosyal yardımlaşma ve dayanışma sağlayabilir.

Allah’ın selamıyla gidin, ilk adımı atan siz olun

Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi Doç. Dr. İlyas Üzüm ise “Aile, bir müminin bu dünyada bir nevi cennetidir. Dargınlık, küskünlük bu cenneti cehenneme çevirmeye benzetilebilir.” diyor. Ahiretimizin yanı sıra dünya hayatının bekâsını da tehdit eden bu küskünlükleri bitirmek için adeta fırsat kollanmalı. Bayramların, bu tür üzücü halleri bitirmek için güzel bir vesile olduğunu söyleyen Üzüm, yaklaşan Kurban Bayramı’nda küskünleri barışmaya davet ediyor. Bunun en kolay çözümü ise ilk adımı karşıdan beklemeyip kardeşimize ya da diğer aile üyelerimize Allah’ın selamı ile gitmek. Peygamber Efendimiz’in (sas) küskünlüklerin sona erdirilmesi konusunda uyarısı şu şekilde: “Bir müminin, din kardeşini üç günden fazla terk edip küs durması helal değildir. Üç gün geçmişse, onunla karşılaşıp selam versin. Eğer selamını alırsa, her ikisi de sevapta ortak olur. Yok, eğer selamını almazlarsa, almayan günaha girmiş olur. Selam veren ise küs durmaktan çıkmış olur.”

Allah Resulü, gerçek erdemin kişinin nefsini yenerek küs durduğu kişiyle barışması olduğunu bildirerek, “Asıl zorluk, kardeşiyle arasında dargınlık bulunan kişinin, hem kendi şeytanını hem de arkadaşının şeytanını mağlup ederek yanına gitmesi ve onunla konuşmasıdır.” diye buyuruyor.

Küskünleri barıştırmada arabuluculuk nasıl olmalı?

İnsanı hem İlahi rahmetten uzaklaştıran hem de dünya hayatında üzüntüye sebep olan küs kişileri barıştırmak en faziletli ameller arasında sayılıyor. Peygamber Efendimiz bu konuda da, “Dikkat ediniz! Size nafile oruç, namaz ve sadakanın derecesinden daha faziletli bir ibadet haber veriyorum: Müminlerin arasını bulmak ve onları barıştırmak.” müjdesini verir.

Peki bu müjdeden nasiplenmek ve sevdiklerimizde hüzne sebep olan küskünlüğü sona erdirmek için nasıl bir yol izlenmeli? Doç. Dr. Üzüm, bu konuda yapılacak arabuluculuk için önce tarafların ayrı ayrı dinlenmesini tavsiye ediyor. Sorunun nereden kaynaklandığının iyi tespit edilmesi gerektiğine değinen Üzüm, “Zira herkes kendini haklı görebilir. Burada temel ilke hakkaniyetli olmaktır.” diyor. Üzüm’e göre ortaya çıkan tablo çerçevesinde taraflarla yeniden konuşulmalı. Bunu yaparken de dil ve üsluba özen gösterilmeli. Çünkü dikkatsiz bir üslup, sorunu çözmek yerine derinleştirebilir.

Konuşurken tarafların birbirleri hakkındaki olumsuz söz ve tutumlarına asla yer vermemek gerekiyor. Öte yandan arabuluculuk girişiminde tarafların özel hayatlarına girilmemeli ve rahatsız edici sorular sorulmamalı. İlyas Üzüm, barıştırma çabasında bulunurken, “Allah’a samimiyet içinde dua ederek hem genel anlamda dargınların barışması hem de özel olarak arabuluculuk girişiminde bulunduğumuz kimseler için dua etmeliyiz.” diyerek duanın önemine de dikkat çekiyor.

Hediyeleşmek, gönüllerdeki kini yok eder

Dinimizde insanlar arası dostluk ve sevgi bağlarının kuvvetlendirilmesine bir vesile olmasından dolayı hediyeleşmek teşvik edilir. Çünkü hediyeleşmek aynı zamanda bencillik ve cimrilik gibi istenmeyen duyguları terbiye eder. Sevgili Peygamberimiz (sas) hediyeleşmenin önemine dikkat çektiği bir hadis-i şerifte şöyle buyuruyor:  “Hediyeleşiniz. Zira hediye, gönüllerdeki kin ve nefreti yok eder.” Yine Efendimiz,  kendisine sütanneliği yapmış ve böylece aralarında akrabalık bağları tesis edilmiş olan Süveybe Hanım’a sürekli yiyecek, giyecek gibi hediyeler göndermiş, hal-hatırını sormuş, ölünceye kadar onunla ilgilenmiş, hatta öldükten sonra da bir yakını olup olmadığını araştırmıştır. İşte böyle güzel davranışlarla akrabalar arasındaki dayanışma ve muhabbet artırılabilir.

Zaman