İmam-ı Gazali'den İmam Bediüzzaman'a benzerlikler
Büyük İslam mütefekkiri, Hüccetü'l-İslam İmam-ı Gazali'yi vefat yıldönümünde rahmetle anıyoruz.
RİSALEHABER
İslam dünyasında unvanı Hüccetü'l-İslam olan, kelam ve ahlak alimi İmam-ı Gazali, vefatının 910. yılında yad ediliyor. Büyük İslam mütefekkiri İmam-ı Gazali, 19 Aralık 1111'de vefat etmişti.
Bediüzzaman Said Nursi İmam-ı Gazali için "Üstadım" ifadesini kullanır. Risale-i Nur'dan ondan çokça bahseder.
Gazali'nin hayatından önce Bediüzzaman ile olan benzerliklerini yazarımız Caner Kutlu'nun kaleminden hatırlatalım:
Bediüzzaman ve İmam-ı Gazali
Bediüzzaman büyük bir imamdır, aynen İmam-ı Gazâlî gibi bir imamdır.
Zamanını olduğu gibi asırları etkileyecek bir büyük yorumun sahibidir.
Bu yorum güncel olmakla birlikte İslâm’ın evrensel dilini kullandığından zamanın dışında büyük bir yaklaşımı da ortaya çıkarmıştır.
Gazâlî bir büyük ‘İslâm’ı anlayış’ı ifade ettiği ve yüzyıllardır algıları etkilediği gibi Bediüzzaman'ın anlayışı da aynı şekilde bir asrı etkilemiş ve etkileyecektir.
Bugün İslâmî kaynaklar içinde Gazâlî bir büyük değerse Risale-i Nur da böyle büyük ve bulunduğumuz zaman itibariyle öncelikli bir kaynaktır.
Gazâlî nasıl ki, döneminden itibaren bir tartışma unsuru ise, Bediüzzaman da bir tartışma unsurudur ki kendisi buna çoktan hazırdır ve küçüklüğünden itibaren herkese meydan okuma tavrı ve 'her soruya cevap verme' iddiası hâlen devam etmektedir.
Gazâlî'nin kelâm anlayışı, felsefeye, bilime bakışı, İslâmî referansların düzenlenmesi, ümmetin sorunlarıyla ilgili değerlendirmelerini bilmek ve eleştirmek nasıl bir zorunluluk ise Bediüzzaman'ın Risalelerini de aynı şekilde bilmek, çalışmak ve eleştirmek de bir zorunluluktur.
Hele Gazâlî'yi okumadan dönemini ve günümüze kadarki İslâmî süreci değerlendirmek mümkün değilken Bediüzzaman’ı okumadan dönemini ve sonrasını değerlendirmek de mümkün değildir.
Nasıl ki Gazâlî, döneminde ve sonrasının da kendi anlayışına karşı iç ve dış taarruzların odaklarından biri olduysa, aynı şekilde, Bediüzzaman da dönemi ve sonrasında tartışmaların bir odağı olmuş ve olacaktır.
Nasıl ki, İmam-ı Gazâlî ehl-i küfre karşı bir ‘hüccet-ül İslâm’’sa Bediüzzaman da 'İslâm’ın sönmez ve söndürülmez bir güneş olduğunun' bir büyük ispatıdır.
İmam-ı Gazâlî'nin döneminde ve sonrasında takipçileri, anlayışını geliştiren, güncelleyen, yenilikler karşısındaki yeni sözcüleri olageldiği gibi Bediüzzaman'ın da talebeleri, Risalelerinin şakirtleri olagelmiştir ve olmaya devam edecektir.
Bediüzzaman’ın talebeleri de, büyük imamların yüzyıllara yayılmış talebeleri gibi, Üstadlarından aldıkları Risalelerin neşri, tanzimi, şerh ve izahı olarak tamamlanmamış büyük hizmet sürecini devam ettireceklerdir.
Bediüzzaman da dönemi ve sonrasının imamıdır; aynı İmam-ı Gazâlî, İmam-ı Rabbanî gibi bir imamıdır.
İmam-ı Gazali kimdir?
İslam dünyasında unvanı Hüccetü'l-İslam olan, kelam ve ahlak alimi İmam-ı Gazali, vefatının 907. yılında yad ediliyor.
AA muhabirinin kaynaklardan derlediği bilgilere göre, İslam alimlerinin yol göstericisi olarak tarif edilen ve nisbesiyle meşhur olan İmam-ı Gazali'nin asıl adı, Muhammed bin Muhammed bin Muhammed bin Ahmed, künyesi Ebu Hamid, unvanı ise Huccet-ül-İslam ve Zeyneddin'dir.
İçtihadı Şafii mezhebine yakın olduğu için bu mezhepten olduğu düşünülen İmam-ı Gazali, İran'ın Tus şehrinin Gazal kasabasında, 1058 yılında (Hicri 450) dünyaya geldi.
Fakir ve salih bir zat olan, alimlerin sohbetlerinden uzak durmayan, elinden geldiği kadar yardım ve iyilik eden babasının vefatından sonra Gazali ve kardeşi, medresede ilim öğrenerek İslam dünyasına ışık tuttu.
İlk ilmi eğitimini Tus'ta alan İmam-ı Gazali, daha sonra Cürcan'a ilim tahsil etmek için giderek İmam Ebu Nasr İsmaili'den bir müddet ders aldı ve tekrar memleketi Tus'a döndü.
Memleketinde üç yıl kalan Gazali, tahsiline devam etmek için o zamanın büyük bir ilim ve kültür merkezi olan Nişabur'a giderek, zamanının büyük alimlerinden İmam-ül-Harameyn Ebü'l-Meali el-Cüveyni'nin talebesi oldu.
Zekasıyla dikkat çekti
İslam mütefekkiri Gazali'nin, üstün zekası ve çalışkanlığını gören hocası, onunla özel ilgilenerek, usul-i hadis, usul-i fıkıh, kelam, mantık, İslam hukuku ve münazara alanlarında ilim öğretti.
Nişabur'da tahsilini tamamladıktan sonra büyük bir ilim ve edebiyat hamisi olan Selçuklu Devleti'nin veziri Nizamülmülk'ün daveti üzerine Bağdat'a giden Gazali, Nizamülmülk'ün topladığı ilim meclisinde bulunan dönemin alimlerince ilminin derinliği ve meseleleri izah etmekteki üstün kabiliyeti neticesinde iltifata değer bulundu.
Gazali, yaşadığı dönemde çeşitli fırkalarla girdiği ilmi tartışmaları, en zor ve ince mevzularda nazik ve nezih bir uslup kullanarak, yüksek ilmi, hitabet, izah etme kabiliyeti ve zekasıyla dikkat çekti.
Henüz 34 yaşında olan Gazali'nin İslamiyete yaptığı büyük hizmetleri gören Selçuklu veziri Nizamülmülk, onu nizamiye müderrisi olarak tayin etti. Eğitim müderrisliğinde etkin vazife üstlenen Gazali, 300 öğrenciye bütün ilimleri incelikle öğretti. Yetiştirdiği öğrenciler arasında Ebu Mansur Muhammed, Muhammed bin Es'ad et-Tusi, Ebü'l-Hasan el-Belensi, Ebu Abdullah Cümert el-Hüseyni gibi isimler yer aldı.
İslama ışık olan eserleri
Bu sırada birbirinden kıymetli kitapları İslam dünyasına kazandıran Gazali, ilim ehli, devlet adamları ve halk tarafından da büyük bir hürmet gördü.
İslam aleminin ışığı olarak nitelenen ve şöhreti gün geçtikçe artan İmam-ı Gazali, nizamiye müderrisliğinde bulunduğu yıllarda, "Kitabü'l-Basit fil-Füru", "Kitab-ül-Vesit, El-Veciz", "Meahiz-ül-Hilaf" isimli kitapları yazdı.
Bu dönemde "Kitabu Fedaihil-Batınıyye ve Fedail-il-Müstehzariyye" isimli kitabını yazan Gazali, aynı zamanda Rumca'yı öğrenerek, eski Yunan ve Latin filozofların kitaplarının üstünde yaklaşık 3 sene incelemelerde bulundu. Bu incelemeleri esnasında ve neticesinde "Mekasid-ül Felasife" ile "Tehafüt-ül-Felasife" isimli kitapları kaleme aldı.
Gazali, Avrupalı filozofların, "dünyanın tepsi gibi düz olduğunu" iddia ettikleri dönemde ilim ve felsefelerinin yanlış olduğunu ispat ederek, dünyanın yuvarlak olduğunu, karaciğerde kanın zehir ve mikroplardan temizlenip tazelendiğini, safra ve lenfle zararlı madde eriyiklerinin kandan ayrıldığını ve böylece dalağın, böbreklerin ve safra kesesinin rollerini, kanın madde miktarlarındaki oranın değişmesi sonucunda vücut sıhhatinin bozulacağı gibi tıp alanında pek çok konuyu delilleriyle ortaya koydu.
İslam alimi Gazali ayrıca, diğer fen ilimlerinde de fikir ve bilgileri izah ederek kitaplarında yer verdi.
"İhyau-Ulumi'd-din" eserini İslam dünyasına kazandırdı
Yoğun geçen ilmi çalışmalarından sonra yerine kardeşi Ahmed Gazali'yi vekil bırakan İslam müctehidi Gazali, nizamiye müderrisliği görevine ara vererek Bağdat'tan ayrıldı. Çeşitli ilmi çalışmalar ve seyahatler gerçekleştiren Gazali, Şam'da kaldığı 2 yıl içinde en kıymetli ve tanınmış eseri olan "İhyau-Ulumi'd-din" isimli kitabını İslam dünyasına kazandırdı.
Şam'dan Kudüs'e giden Gazali, "Mufassıl'ul-Hilaf", "Cevab-ul-Mesail" ve Allah'ın güzel isimleri olarak bilinen Esma'ül Hüsna'yı anlattığı "El- Maksad ül-Esma" adlı eserleri yazdı.
Gazali, Kudüs'te bir müddet daha kaldıktan sonra Hac vazifesini ifa ederek, Bağdat'a geri döndü. Nizamiye Medresesi'nde eğitim vermeye devam ederek, "İhyau-Ulumi'd-din" isimli kitabını öğrencilerine ders olarak okuttu.
Memleketi Tus'a tekrar dönen Gazali burada da "Ed-Dercülmerkum", "El-Kıstas'ul-Müstakim", "İslam'da Müsamaha Faysalü't-Tefrika Beyne'l-İslam Ve'z-Zendeka", "Kimya-yı Saadet" ve "Et Tibrul Mesbuk Fi Nasihatul Muluk" isimli eserlerini kaleme aldı.
Yaklaşık 10 sene süren çalışmalarından sonra Selçuklu veziri Fahr-ül-Mülk'ün ricası üzerine bir müddet daha Nizamiye Medresesi'nde ders veren Gazali, tasavvufu anlatan "Mişkatü'l-Envar" adlı eserini fikir dünyasına kazandırdı.
Son günlerini insanları irşad etmekle geçiren Gazali, bu zamanda ise "El-Munkız Mine'd Dalal", "Selef'i Salihin Mezhebi Huccetu'l İslam", ehli sünnete tabi olmayı anlatan "İnançta Hassas Ölçüler İlcamü'l Avam An İlmi'l-Kelam" isimli kitaplarını tamamladı.
Mısırlı bilim adamı Abdurrahman Bedevi'nin araştırmalarına göre Gazali, 457 kitap yazdı ancak günümüze sadece 75 eseri ulaştı.
Tasavvuf ilimlerinin mürşidi
İmam-ı Gazali'nin tasavvufta mürşidi, Ebu Ali Farmedi'dir. Zahir ilimlerinde eşsiz bir alim olarak bilenen Gazali, tasavvuf ilimlerinde de mürşid olarak tanımlandı.
Nizamiye Medresesi'nde ders verdikten sonra doğduğu yer olan Tus'a dönen Gazali, 53 senelik ömrünün son yıllarını Tus'ta geçirmeyi tercih etti. Gazali, evinin yakınına bir medrese ve tekke de yaptırdı.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.