Alaaddin BAŞAR
İnanmayanların hücreleri
“Hiçbir şey yoktur ki O’nu hamd ile tesbih etmesin.” (İsrâ Sûresi, 44)
Her şey hem ayna olduğu ince sanat, hem de taşıdığı nice hikmetlerle Allah’ın mucize bir eseridir.
Yıldızlardan çiçeklere, sistemlerden atomlara kadar bütün varlık alemi kaplayan bu hakikatten hariç bir şey yoktur.
Kâfirlerin nefisleri inanmasa da, bütün organlarının, hücrelerinin ve duygularının da kendilerine mahsûs tesbîh ve ibâdetleri vardır. Şu var ki, inanmayan insanlar bu tesbîhlerin farkında değildirler.
Bir kitapta yazılan bütün ilmî hakîkatler ancak ışıkta okunabilir. Karanlık, bütün bu mânaları perdeler ve okumayı engeller.
İşte, karanlıkta kitap okunamaması gibi, inanmayan insanlar da rûhlarındaki küfür karanlığı sebebiyle kendi vücutlarında sergilenen esmâ ve sıfat tecellilerini okuyamazlar. Sadece dünyâ için çalışır, menfaat peşinde koşar, sefih bir hayât sürerler. Düşünmeden yaşar, şükretmeden yer ve içerler.
İmanlı bir insan, kendisini Allah’ın eseri, O’nun kudret kalemiyle yazılmış çok hikmetli bir mektup olarak değerlendirir.
Bir harf kâtipsiz olamayacağından, insan gibi her organı hakkında ciltlerle kitaplar yazılmış bir ilim ve hikmet hazinesinin kendi kendine yazılmış olamayacağını bilir.
Allah’a intisâb etmekle bütün bu mânaları O’nun ilim ve hikmet tecellîleri olarak değerlendirir. Başkalarına da aynı hakikati ders verir.
İnanan-inanmayan her ruh, haşirde yeniden o alemi münasip bedenlerine kavuşacaklar, beden-ruh beraberliği cennette de, cehennemde de ebediyen devam edecektir. Kafirlerin cehennemdeki bedenleri onların azap çekmelerine vesile olacak, ibadet görevini böylece devam ettirecektir.
Cehennemdeki azap melekleri gibi…
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.