İnsan eğer aklını ibadetle terbiye etmiyorsa, aklını sınırda tutamaz
Felsefe, bilim tarihçisi ve yazar Prof. Dr. İhsan Fazlıoğlu, "İnsan eğer aklını ibadetle terbiye etmiyorsa, aklını sınırda tutamaz" dedi.
Fazlıoğlu, Önder İmam Hatipliler Derneğinin yeni tip koronavirüs tedbirleri kapsamında YouTube üzerinden düzenlediği Çarşamba Sohbetleri'ne konuk oldu. Moderatörlüğünü Müjdat Uluçam'ın üstlendiği yayında basar, basiret ve firaset kavramları üzerine bir konuşma yapan Fazlıoğlu, bugün Müslümanların en önemli probleminin basiret bağlanması ve firaset paslanması olduğunu söyledi.
Aynı zamanda İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi olan Fazlıoğlu, "İlim aklın ibadetidir" sözüne atıfta bulunarak, "İslam'daki her ibadet belirli bir organın terbiyesine yönlendirilmiştir. Oruç, namaz, hac gibi... İlim ise doğrudan aklın ibadeti ve terbiyesidir. İbadet aynı zamanda terbiyedir. Bu da göz önünde bulundurulması gereken bir şeydir." dedi.
Fazlıoğlu, terbiyenin aslında bir şeyi sınırında tutmak olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:
"Yani insan eğer aklını ibadetle terbiye etmiyorsa, aklını sınırda tutamaz ve yıkıcı bir hal alır. Bizim ulema 'din aklın terbiyesidir' derken, aslında kastettikleri şey bu. Yani terbiyeyi biz basit anlamıyla oturup, kalkma konuşma değil, sınırında durma, tutma anlamında görmeliyiz. Bir Müslüman'ın yaşamı da helal ve haram noktasında sınırda tutma üzerinedir. Öbür türlü düzeni ve nizamı sağlayamayız."
Tüm bilim dallarının basar kavramını aşma işi üzerine ortaya çıktığının altını çizen Fazlıoğlu, "Basiret ve firaset ise basarın önüne geçme işidir. Bu kavramların anlamlarına bakın, aslında hepsinin ortak noktası bir şeyin iç yüzüne vakıf olmak ve hakikati görmektir. Yani hem basiret hem firaset anlam farklılıklarına rağmen bir şeyin iç yüzünü idrak etmektir." diye konuştu.
"Basiret, basarın bir uzantısıdır"
İhsan Fazlıoğlu, insanın her eyleminin birbirine bağlı olduğuna vurgu yaparak, şunları kaydetti:
"Basiret, basarın bir uzantısıdır. Firaset ise basiretin bir uzantısıdır. Her şey de böyledir. İtikad, fıkıh, kelam, tasavvuf gibi ilimleri de farklı kompartımanlar gibi yan yana koyuyoruz. Aslında öyle değil, bu ilimler aslında birbirinin içinden çıkan şeylerdir. Yani bir insanın gözü yoksa basireti eksik olur. Basireti de yoksa firaseti eksik olur."
İnsanların varlıklara aklıyla bakmayı öğrenmesi gerektiğini söyleyen Fazlıoğlu, "Geleneğimiz bunu kendi şartlarında yaptı ama biz bunu duygusal olarak değil, doğrudan aklın devreye girdiği bir düşünme biçimi olarak yapmalıyız. Bunun gözden kaçtığını düşünüyorum. Biz geçmişinden geri kalmışız bir milletiz diyorum ya kastettiğim aslında bu." ifadelerini kullandı.
Fazlıoğlu, firasetin birçok ipucunu barındırdığını ve bu anlamda da belirli bir tecrübeyi ve birikimi gerektirdiğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Firasetin öngörmeyle de çok alakası var. Bu açıdan özellikle 'devlet erkanının firasetle donanması' diye bir tabir vardır. Mevcut tecrübenizi karinelere dönüştürerek, geleceğe ilişkin öngörülerde bulunmaya firaset deniliyor. Bu firasetin uç bir noktasıdır. Yani 'ulemanın, ümarenin firaset sahibi olması lazım' derken de kastedilen budur. Basirette yöntem kullandığınız için belirli örüntüleri, belirli benzerlikleri, ritmleri göz önünde bulundurup bir nedensel ilişki kurabilirsiniz. Ama firasette çok dakik nedensel ilişkiler kurmanız mümkün değil."
aa
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.