İnsan-ı kebir denilen âlemin ölümden necatı yoktur
Günün Risale-i Nur dersi
Bismillahirrahmanirrahim
Mukaddeme
Bu âyet, mâkabliyle beraber kıyamete, haşre işaret eder. Binaenaleyh, bu meselede nazara alınacak dört nokta vardır.
Birincisi: Âlemin imkân-ı harabiyetiyle ölümüdür.
İkincisi: Harabiyetin vukua gelmesidir.
Üçüncüsü: Tamir ve ihyasıdır.
Dördüncüsü: Tamirinin imkânı ve vukuudur.
Evvelâ: Harabiyet-i âlem imkân dairesinde olup olmadığından bahsedeceğiz.
Evet, âlemde tekâmül kanunu vardır. Bu kanuna tâbi olan, neşvünema kanununa dahildir. Bu kanuna dahil olanın bir ömr-ü tabiîsi vardır. Ömr-ü tabiîsi olanın, ecel-i fıtrîsi vardır; ecelin pençesinden kurtulamaz.
Evet, kâinatın ihtiva ettiği envâın ve bu envâın ihata ettiği efradın kısm-ı ekserîsi bu kanunlara tâbidirler. Binaenaleyh, âlem-i sağîr denilen insan, ölümden ve harabiyetten kurtulamadığı gibi, insan-ı kebir denilen âlemin de ölümden necatı yoktur.
Ve keza, kâinatın bir ağacı ölümden, dağılmaktan halâs olmadığı gibi, şecere-i hilkatten olan kâinat silsilesinin de harabiyetten kurtuluşu yoktur.
Evet, eğer kâinat ömr-ü fıtrîsinden evvel haricî bir tahribata veya Sânii tarafından bir hedm ve kıyamete maruz kalmasa bile, fennî bir hesapla, kâinatın öyle bir günü gelecektir ki, اِذَا الشَّمْسُ كُوِّرَتْ 1 ve اِذَا السَّمَۤاءُ انْشَقَّتْ 2 gibi âyetlere mâsadak olacaktır ve insan-ı kebir denilen koca kâinat, şu boşluğu sekeratının bağırtılarıyla dolduracaktır.
Dipnot-1: "Güneş dürülüp toplandığında." Tekvîr Sûresi, 81:1.
Dipnot-2: "Gök yarıldığında." İnşikak Sûresi, 84:1.
Bediüzzaman Said Nursi
İşârâtü'l-İ'câz