Raif ÖZTÜRK
İnsanı Uçuruma Götüren Sözler
Türkiye Şişe ve Cam fabrikaları A.Ş.’de, makine teknisyenliği ve vardiya amirliği yaptığım yıllarda, genel müdürümüzden bir talebim olmuştu.
Genel müdürüm bana:
“-Sen bu talebini personel müdürüne benden önce söylemişsin, git o halletsin!” diyerek, beni adeta azarlamıştı.
Oysa ben ‘genel müdürümüzü meşgul veya rahatsız etmeden’ o problemimi halletmeyi düşünmüştüm. ‘Onun makamını ikinci plana atmak’ aklımın ucundan bile geçmemişti.
Personel müdürümüz ise “bu konu beni aşar, bunu ancak genel müdür halleder” diye acizliğini bildirdiği için genel müdürümüze çıkmıştım.
Konu böylece kilitlenip akîm kaldığından, o gün çok üzülmüştüm.
Bu olayın üzerinden 30 yıla yakın bir zaman geçtiği halde, hâlâ unutamıyorum.
Evet, o gün çok üzülmüştüm ama bu olay bana birçok konuda ibret ve DERS olmuştu.
***
Bu ibretli girizgâhtan sonra, herkesi yakından ilgilendiren ve çok önemli bir konuya girmek istiyorum. Seçtiğim konunun önemi nedeniyle, önce bir misal arz edeceğim:
Bir padişahtan (veya başkomutandan veya başbakandan) yardım istemeye giden birisini düşünelim.
Bu kişi o önemli huzûra veya makama çıkmış, derdini ve talebini anlatıyor. Tam o sırada gözü bir başka bir komutana (veya bir milletvekiline) ilişiyor. Padişah ile konuşmasını keserek, dönüp o komutandan (veya milletvekilinden) istemeye kalkışsa, o padişaha (veya diğer makama) karşı ciddi bir saygısızlık etmiş olmaz mı?...
O talebi mutlaka halledilecek iken, ‘o yüce makamın ikinci plana atılmış olması’ nedeniyle, (benim başıma gelen yukarıdaki olay gibi) o kişinin talebi reddedilmez mi?...
Bırakınız reddetmeyi, makama saygısızlıktan dolayı mutlaka azarlanacaktır, değil mi?
İşte bu misaldeki gibi ve benim genel müdürüm ile yaşadığım olay gibi, bizler de; tüm kâinatı ve her bir zerremizi Kudret ve Rubûbiyetiyle işleten Yüce Rabbimizi, hiçbir zaman ‘ikinci planda’ düşünemeyiz ve asla düşünmemeliyiz.
Onu c.c. her zaman ve mutlaka ön planda tutmalıyız.
Şu anda: “..zaten hiçbir zaman yüce yaratıcımızı ikinci planda düşünmüyoruz ki!” diyenler olabilir.
• Farkında olmadan, bu hataya öyle çok düşüyoruz ki…
H. Mehmet PAKSU hocamızın “İnsanı Uçuruma Götüren Sözler” kitabını okuyunca hayretler içinde kaldım.
Bu kitaptaki 62 örnekten, sadece 7-8 adet somut örneği özet halinde arz ederek, sizleri düşüncelerinizle baş başa bırakacağım.
*******
Tabiat yarattı veya doğa mucizesi: Farkında olmadan veya sinsi bir plânın neticesi olarak, masum halka enjekte edilen bu söz, imanımızı tehlikeye düşürecek niteliktedir. Yüce yaratıcıyı unutturmaya mâtuf, felsefenin ve din ve mukaddesat düşmanlarının (Şeytanın telkin ve tazyikiyle) son yüzyıl içinde kasıtlı olarak servis ettikleri cümlelerdendir. Doğanın eseri, doğanın hediyesi, tabiat icat etti: Ve bunlar gibi sözler, aynı gayenin ürünüdür. Oysa tabiat veya doğa bir eserdir, müessir olamaz. Bir sanattır, sanatkâr olamaz. Bir nakıştır, nakkaş olamaz. Bir kanun ve hükümdür, kudret ve hâkim olamaz. Bir düzendir ve ölçüdür, ölçüyü koyan ve düzenleyen olamaz. Tabiat veya doğa akılsızdır, şuursuzdur, bilinçsizdir. Şeriat-ı Fıtriyedir. (Aşağıda izahı var.)
Tabiat; bırakın ne yaptığını bilmeyi, kendisinin ne olduğunu bile bilemez...
Ancak tabiattaki faaliyetler, kanunlar ve akıl almaz hassasiyette işleyen sistemler tamamen çok ince bir hesaba dayanmaktadır.
Bir ELMA yazısının veya resminin bir yazıcısı veya çizicisi inkâr edilemez iken, gerçek elma veya ağaç nasıl tesadüfe veya akılsız ve şuursuz bir tabiata havale edilebilir?...
Yüce yaratıcı nasıl unutulabilir veya nasıl ikinci plana bırakılabilir.
Bütün bu faaliyetlere, cömertçe ikramlara, sayısız nimetlere rağmen yüce yaratıcı olan Allah’ı c.c. gerektiği gibi tanımamak, ona şükranlarımızı günde en az beş defa sunmamak ve bunları aciz bir tabiattan zannetmek hangi akla ve vicdana sığar?
Böyle bir gaflet veya ihanet cezasız kalır mı?... (Bkz. age. 138.)
Şeriatı bırak, onu buraya sokma. Veya, bu nasıl Şeriat?: Birçok bilinçsiz kişi için, şeriat kelimesi alarm zilleri çaldırır... Bu tepkilerdeki endişeler, ‘şeriat’ teriminin ortak yanlış algısındandır. Yanlışlık, terimin iki anlama geldiği gerçeğinden kaynaklanır.
En yaygın kullanımda, şeriat (yol, tarz, izlek) İslam kanunundan söz eder. ( Bkz. Oxford.)
Etimolojik açıdan Şeriat; geniş yol, pınarın gözü / Pınarın gözüne giden yol anlamına geliyor. İslam dinindeki terimsel anlamı ise; "ilâhî emir ve yasaklar toplamıdır", (namaz, oruç, zekât, kurban vs.) veya yalan, içki, zina, gıybet, iftira (vs.) gibi…
"İslam'ın kutsal kitabı Kur'an'ın âyetleri, İslam'ın son peygamberi olan Hz. Muhammed'in söz ve fiilleri (sünnet/hadis) ve İslâm bilginlerinin görüş birliği içinde bulundukları hususlara dayanan ilâhî kanun"dur. Şeriatı bilmek ve yaşamak ayrı bir şey, ‘şeriat ile idare’ ise ap-ayrı bir şeydir. Bazı kimseler ya bilinçsizliklerinden veya art niyetlerinden bu konuyu çok istismar etmektedirler.
“Şeriat ikidir: Yukarıda tarif edilen birincisidir. Yani, insanın ef'âl ve ahvalini tanzim eden ve yüce Rabbimizin Kelâm sıfatından gelen bildiğimiz Şeriattır.
İkincisi ise: Kâinat âleminin harekât ve sekenâtını tanzim eden, İrade sıfatından gelen şeriat-ı kübra-yı fıtriyedir ki, yanlış olarak TABİAT tesmiye edilir.” (Bediüzzaman.)
Her ikisine de uymayan hüsrana uğrar, inkâr eden ise küfre girer…
*******
‘İnsanı uçuruma götüren sözler’den birkaç tanesini de, üzerinde beyin fırtınası yapılması arzusuyla, hiç açıklama yapmadan arz ediyorum.
Tetkik için de; adı geçen kitaptaki sayfalarını takdim ediyorum. Hangisinde takılır veya açıklanmasını isterseniz, özel olarak veya köşe yazısı olarak detaylarıyla ele alabiliriz…
Sen namazı boş ver, benim kalbime bak! (A.G.E.’de 111. sayfa) ………….
Seni Allah unuttu veya Allahın unuttuğu yer! (19.) ………….
Âhirete gidip de gelen mi var?! (143.) ………….
Allah gelse, seni elimden alamaz! (11.) Veya Seni Allahtan çok seviyorum! (170.) ……
Sünnetin zamanı mı şimdi? O eskidenmiş! (89.) ………….
Bir yudum alsan ne olur? Aslan sütü bu! (95.) ………….
Bana Allah ve Kur’ân yeter, Peygambere ne ihtiyaç var? (171.) ….
*******
Şu mübarek günlerde üzerinde düşünülerek, enine boyuna araştırılması dileklerimle…
Moral Haber
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.