Dursun SİVRİ
İnsanın mânevi performansı ölçülebilir mi?
İnsanların dünyevi çalışmalarının, emeğin değerlendirilip ücretlendirilmesi için bir takım kriterler belirlenmiştir. Elde edilen ürün, fayda ve sonuçlara göre ücretlendirme olayında kesinlikle adaletin sağlandığı söylenemez. Zira yapılan işin sonunda üretilen fayda izafi bir kavram ve değer ifade eder.
Bir işletmede ve bir çok kuruluştan biliyoruz ki, aynı işi yapan çalışanlar arasında bile astronomik ücret farklılıkları vardır. Bu husus sorun olarak insanlık tarihi kadar derinliğe uzanır. Beşerin gelişim devirleri, bedeviyet, esir, ecir, memlukiyet ve hürriyet devirleri dönemlerinin en son devrin arifesinde olduğumuz günümüzde bile ücret adaletinin sağlandığını söylemek mümkün değildir.
Ücretlendirmede ve performans kriteri
Performans bir işin yapımında hız, kalite ve maliyet parametrelerine göre belirlenen ölçüm aracıdır. Yüksek performans denildiğinde, en hızlı, en kaliteli ve en düşük maliyetle ürün ve hizmetin görülmesidir.
Bugün globalleşme gerçeğinde dikkate alınan bu üç kriter aynı zamanda büyük firmalar, hatta ülkeler arasındaki rekabet kriteri, yani üstünlük göstergesidir.
İnsan kaynaklarında, kariyer planlaması, bilgi ve becerinin ücretlendirmesinde çalışanın performansı dikkate alınmaktadır. Performans aynı zamanda üretilen katma değerin seviyesi demektir.
İnsanın fıtratındaki sınırsız kabiliyet ve potansiyelden azami derecede nasıl istifade edilebildiği sürekli araştırma konusudur. İnsan, finansman, ekipman, ortam olarak dört ana başlıkta ele alınan kaynak yönetiminde insan dışındaki kaynakların belirli bir kapasite sınırı vardır. Ne yaparsanız yapın sınırları aşmak mümkün değildir.
Ancak insan potansiyeline ve kabiliyetlerine Yaratıcı bir sınır koymadığı ve tüm kabiliyetlerin kullanılmasına bir ömür yetmeyeceği için bu kaynaktan nasıl azami faydalanabiliriz sorusu araştırmaların konusudur.
İnsanların bilgi ve beceri ile donanımı yanında motivasyonu da ayrıca üzerinde durulmaya değer bir başka konudur.
İşte motivasyonu sağlayacak olan mânevi performanstır.
Mânevi performans nedir? Nasıl ölçülür?
Bu dünyada ölçülemeyen hiçbir değişken şey yoktur. Değişim olan her ürün, hizmet, kavram, anlam ölçülebilir.
Ölçülemeyen tanımlanamaz. Tanımlanamayan ve ölçülemeyen de asla iyileştirilemez.
İnsan bu dünyaya imtihan için gelmiştir. İmtihandan maksat kendine verilen hayat, beden, duyular, duygular ve potansiyelini geliştirmekle mükemmelleştirmekle yükümlü kılınmıştır.
Emanet olarak verilen cihazlar, organlar, beyin, beden ve lâtifler işlenmemiş madenler, işletilmemiş makinelerdir. Sahip olduğu maden ve makineleri, maddi ve mânevi donanımı geliştirmek diyoruz.
Gelişmiş insanın ıstılahtaki, yani bugünkü deyimle literatürdeki tanımı İnsan-ı kâmil olarak bilinmektedir.
Kısaca İnsan-ı kâmil gelişmiş insandır.
Gelişmenin iki boyutu vardır; biri maddi diğeri mânevidir.
Maddi boyutu bildiğiniz gibi davranış, maharet, beceri, uygulama başarısı dediğimiz sanatkârlık seviyesidir. Aklın, zihnin, beynin ve bedenin kabiliyetlerinin inkişafı maddi gelişmenin hem araçları hem sonuçlarıdır.
Mânevi gelişmişliğin sonuçları ve göstergesi de davranışlardır. Mâneviyatın gelişmişlik dercesine kemalat diyoruz. Kemalatın göstergesi de güzel âhlâktır.
Risale-i Nurun 29. Arabi Risalenin tercümesinde İbadet Allahın şahidi, kemalat ise delilidir deniliyor.
Kemâlatın şartı düşünceden bir aşama öte davranış, amel, fiil demektir.
Kemalatın yansıdığı merkez kalptir. Kalbi beslemek, geliştirmek demek mâneviyatta mertebe katetmek demektir. Kalbi zenginleştirmek, güçlendirmek düşünce ve davranış uyumunu gerçekleştirmek gelişmektir.
Mektubatın 20. Mektubun başlangıç bölümünde vecizeleşen; ifadede İman-ı billah, Marifetullah, Muhabbetullah ve lezzet-i ruhaniye
den bahsediliyor.
İnsan-ı kâmile giden süreç öncelikle Allaha imanla başlıyor. Sonra nasıl bir Allah?
Esmasının tecellisini kâinat kitabından, emirlerini Kurandan, uygulama şeklini Peygamberden (asm) öğreniyor ve uyguluyoruz. Tekrar ve teceddüt eden ibadetle mukadderatındaki kemâlata kavuşuluyor.
Kalp dolu değilse davranışlara amellere, fiillere yansımaz. Sirke küpünden bal sızmaz atasözü ve dervişin fikri ne ise zikri odur sözü kemalatın davranış olduğu gerçeğini teyit ediyor.
Kemalat davranışlarla ölçülebildiğine göre mânevi performans da ölçülebilir demektir.
Niyetlerin ölçülemezliğinin arkasına sığınarak mânevi performans da ne demektir? Soruları yersizdir. Evet mânevi performans ölçülebilir.
Kişisel gelişim üzerine
Kişisel gelişimin gerçek anlamı insan-ı kâmile giden yol ve yöntemlerdir.
Davranışların ürettiği katma değer, fayda, insanların istifadelerine göre anlam kazanır.
Bilgi ve becerinin, kabiliyetlerin geliştirilmesi bir sanatkâr için ne anlam ifade ediyorsa insanların hedef ittihaz ettikleri alanda kendilerini yetiştirmek için makul ve meşru her araçtan faydalanması da aynı anlama gelir.
Kişisel gelişim enaniyetleri kabartıyor görüşü niyet okumadadır. Niyet okumak şeran caiz değildir. Zira şeriat ele bakar kalbe bakmaz.
Bir insanın davranışının başkalar üzerinde meydana getirdiği tesir olumlu olup olmamasına ve ürettiği katma değere bakılır.
Tarikattan makam almak için irşada başlayan sahte şeyhin sayesinde bile insanların mânevi makam sahibi olduğunu bahseden ve şeyhinin sükutunu görebilecek mertebeye ulaşmanın mümkün olduğunu izah eden Bediüzzamanın talebelerine kişisel gelişime karşı olmak yakışmaz.
Birisinin hatası ile başkaları mesul olmaz meâlindeki ayet Risale-i Nurda çok yerde geçmektedir. Su-i misal misal olamaz. İnsanlar hata yapabilir. Aracı iyi kullanan ile trafik kazası yapanı aynı kefeye koymak adalet değil zulümdür.
Keyfiyet insan, maddi ve mânevi donanımlı insan demektir. Keyfiyet insan yetişmesinde meşru ve makul her araçtan faydalanılmalıdır. İsim ve resme takılmadan
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.