İnsanlardan her sabah istenen 8 şey
İlim öğrenilen değil yaşanandır! Yaşanmayan ilim, geçmeyen para gibidir. Sahibine hiç faydası olmaz
Ahmed Şahin'in yazısı:
Sizden her sabah neler isteniyor?
İmam-ı Şafii Hazretleri, Filistin'in Gazze şehrinde 150'de dünyaya gelmiş, Kahire'de 204'te vefat etmiş bir büyük müçtehidimizdir.
Onu müçtehid yapan ilme karşı duyduğu derin ilgiyi anlatırken söylediği şu sözleri hiç unutulmamıştır:
-Bir adam para kazanmak için nasıl istek duyarsa ben de ilim elde etmek için öyle istek duyarım. Yavrusunu kaybeden anne, bulunca nasıl sevinirse ben de bilmediğim bir meselenin cevabını bulunca öyle sevinirim!..
Hazreti İmam, öylesine derin istek duyduğu ilimden ne anladığını da şu kulaklara küpe olacak cümleleriyle açıklamıştır:
- İlim öğrenilen değil yaşanandır! Yaşanmayan ilim, geçmeyen para gibidir. Sahibine hiç faydası olmaz. Sadece bilgim var diye gururlanmasına sebep olur o kadar.
Böylece ilmi amelden ibaret olarak anlayan İmam, sabah namazından sonra evine dönerken ilmiyle amel ederek derin tefekkür içinde yürüyordu. Onun böylesine dalgın şekilde yürüdüğünü gören biri yaklaşıp sorar:
- Efendi Hazretleri, derin düşünce içinde yürüyorsunuz gibi geliyor bana. Bir sıkıntınız mı var?
-Evet der, her sabah eve dönerken benden istenenleri düşünüyorum da o sebeple dalgın yürüyorum.
- Her sabah sizden kimler neleri istiyorlar? İmam her sabah kendisinden 8 şeyi şöyle sıralar:
-Rabb'im, benden farzlarını istiyor. Resulullah benden sünnetlerini istiyor. Ailem benden helal nafaka istiyor. İmanım ve aklım benden kendilerine uymamı istiyor. Nefsim ve şeytanım da asıl kendilerine uymamı istiyor. Yanımda bulunan Kiramen Katibin melekleri ise hep sevap yazdırmamı istiyor. Yeni başladığım bu gün bir gün daha yaşlandığımı düşünmemi istiyor. Azrail de kendisine bir gün daha yakınlaştığımı hatırlamamı istiyor.
- İşte der, ben her sabah bu istenenleri düşünerek yürüyorum evime doğru. Dalgın yürüyüşüm bundandır. Bu defa düşünme sırası soru sahibine gelir:
-Ya imam der, bunlar sadece sana mı soruluyor yoksa bana da soruluyor mu aynı sorular? Hazreti İmam tebessüm ederek cevap verir:
- Onu senin irfanın bilir. Ben kendime her sabah böyle soruların sorulduğunu hissediyorum. Adam beklemeden cevap verir:
- Evet ya imam, der, bu sorular bana da, hatta her sabah günlük hayatına başlayan herkese de sorulan sorulardır. Ama biz bunları düşünmüyorsak, bize de sorulmayışından değil, bizim gafletimizdendir.
Ne dersiniz muhterem okuyucularım? Bizden de her sabah böyle sekiz şey isteniyor mu? Mesela her sabah bizden de; Rabb'imiz farzlarını, Resulullah Efendimiz sünnetlerini, aile ve çocuklarımız helal nafakalarını istiyorlar mı? Akıl ve imanımız kendilerine tabi olmamızı, nefis ve şeytanımız da asıl kendilerine uymamızı istiyorlar mı? Kiramen Katibin melekleri ise hep sevap yazdırmamızı bekliyorlar mı? Başladığımız her yeni gün de bir gün daha yaşlandığımızı, Azrail'e bir gün daha yakınlaştığımızı fısıldamış olmuyor mu?..
Ne diyorsunuz? Her sabah yeni bir günü de harcamaya başlarken İmam-ı Şafii Hazretleri gibi bir tefekkürümüz var mı? Yok ise olmalı mı? Bu türlü tefekküre bizim de ihtiyacımız kesin mi?
Zaman