Ömer Çiftçi'nin Haberi

RİSALEHABER- Darkest Hour filminin ana öznesi olan Winston Churchill, başta İngilizler olmak üzere batılılar tarafından 20. Yüzyılın en etkili insanları arasında birinci sırada gösteriliyor. Keza BBC tarafından yapılan ankette tarihin en başarılı lideri sorusuna büyük çoğunluk Winston Churchill cevabını verdi.

İslam düşmanları nasıl da Müslümanlardan medet umdu

1940'lara gelindiğinde İngiltere'nin Nazi Almanyası tarafından işgali kaçınılmaz görünüyordu. Keza o yıllarda Lutwaffe'nin (Alman Hava Kuvvetleri) bombardıman uçakları Londra'yı adeta perişan etmişti. İngilizlere göre çok daha güçlü olan Alman ordusunun sayısı da İngilizlere göre kat kat fazlaydı. İngilizlerin sömürgeleştirdiği yerlerdeki halkın da İngiltere için savaşma niyeti olmadığı belliydi.

Darkest Hour, her ne kadar Churchill'i politik açıdan öven bir film gibi görünse de, filmin detaylarında 'İslam Düşmanlarının' nasıl Müslümanlardan medet umduğu da aynı film içinde ortaya çıkıyor.

O dönem pek çok İngiliz siyasetçi, İngiltere ordusunun yetersizliği nedeniyle Almanlara teslim olma veya Almanlar ile anlaşma niyetinde görünüyordu. Buna karşı çıkan isim ise Winston Churchill oldu.

Churchill'in İslam'a bakışı ve Peygamberimize hakareti

Winston Churchill, vaat ettiği gibi İngiltere'yi Alman bombardımanına karşı ayakta tuttu. Fakat filmde dikkat çekici olan, bu dönem yaşasa 'İslamofobik' olarak nitelendirilecek kadar Müslüman düşmanı olan Churchill'in menfaat için değişimi oldu.

Churchill'in İslam karşıtlığı henüz 20'li yaşlarda, Britanya ordusunda düşük rütbeli bir subayken, Sudan'da gerçekleşen savaşta Müslümanlar ile ilgili yazdığı mektup bunu ispatlar nitelikte: "Müslümanlar bireysel olarak herkes gibi güzel nitelikler edinebilir. Fakat Müslümanların dini buna engel oluyor. İslam toplumsal bir gerilemeye neden oluyor ve dünyada bu din kadar geriletici bir etken yok!"

Genç Churchill bir diğer mektubunda Peygamber Efendimiz'i (s.a.v) ağır şekilde itham ediyor ve köleliği yaşatmak ile suçluyor.

Filmde bunlara değinilmesinin yanı sıra, Churchill'in politik geçmişine dair pek çok detaya rastlamak mümkün.

Birden bire bir Müslüman hayranlığı görülmeye başlıyor

Winston Churchill, Müslümanlara karşı taşıdığı tüm bu negatif duyguların yanında, zamanı geldiğinde, İngiltere'nin en zor döneminde yine Müslümanlara muhtaç kalmış ve bu sefer sözlerini tamamiyle değiştirmiştir. Bunun ilk örneği Churchill'in dönemin ABD Başkanı Franklin Roosevelt'e yazdığı mektupta var. İslam Düşmanı Churchill, 2. Dünya Savaşı'nı müttefiklerin kazanması için Müslümanlara ihtiyaç duyulduğunu bu mektupta belirtiyor.

Churchill'de 1940'lara gelindiğinde birden bire bir Müslüman hayranlığı görülmeye başlıyor. Churchill'in kardeşi Jack Churchill'in eşinin ortaya çıkardığı belgelerde, Winston Churchill’in 1940 yılında Nazi bombardımanı altında bulunan Londra’ya cami yapılması için 100 bin Sterlinlik bir ödenek ayırdığı ortaya çıkıyor. Ayrıca Müslümanlardan övgü ile bahseden mektuplar da yine aynı durumda iken ortaya çıkıyor.

(İlgili Haber için Tıklayınız: Winston Churchill'in Müslüman hayranlığı )

Menfaat olunca her şey değişiyor

İşin finalinde Churchill istediğini aldı. Ortadoğudaki zengin petrol kaynakları bu politik hamleler ile Churchill'in elini güçlendirdi. Ayrıca Hint ordusu içine pek çok Müslüman asker katılarak Nazilere ve Japonlara karşı savaştı. Savaşta büyük başarı gösteren askerler, Japonların bugünkü Myanmar bölgesinden kovulmasına yardım etti.

Filmin bu kısımlarında açıkça görülüyor ki, politika ve menfaat ilişkileri, Müslümanları hakir gören ve İslamiyet düşmanı olan bir kişiyi en büyük İslam hayranı haline getirebiliyor.

UYARI: Risale Haber'de yayınlanan özel haberlerimizi alıntılarken lütfen aktif link ekleyerek kaynak belirtiniz!