Faruk ÇAKIR
İslâm korkusunu kim yayıyor?
Uluslar arası ifsat şebekeleri, yaptıkları çeşitli çalışmalarla insanların; fıtrat dini İslâma teslim olmasını engellemeye çalışıyorlar. Her dönemde olduğu gibi günümüzde de güneşi perdelemek isteyenler olmuştur, olmaya da devam edecektir. Nihayetinde ‘hayır’ ve ‘şer’rin mücadelesinin kıyamet gününe kadar devam edeceğine inanan kişileriz.
Şükürler olsun ki son yıllardaki gelişmeler, insanlığın İslâm ile buluşmasının engellenemeyeceğini gösteriyor. Her ülkede umut verici gelişmeler olurken, bilhassa Almanya gibi ülkelerde çok daha sevindirici gelişmeler yaşanıyor. Neredeyse her hafta ya bir cami açılıyor ya da yeni bir caminin temelleri atılıyor. Üstelik bu açılışlar ve temel atma merasimleri ‘biz bize’ değil, yabancılarla birlikte yapılıyor. Ve yine sevindirici olan; bu açılışlar ve temel atmalarda ‘yabancı’ların yaptıkları konuşmalardır. Bu törenlerde dile getirilen meseleler, ‘bahtiyar Avrupalılar’ın “İslâm korkusu”nu büyük ölçüde yendiği ya da yenmeye başladığını hatırlatıyor. Meselâ geçtiğimiz günlerde Köln’de 16 bin metrakarelik kullanım alanına sahip, 55 metre yüksekliğinde 2 minaresi olan kubbeli ‘süper’ bir caminin temeli atıldı. (Yeni Asya, 9 Kasım 2009)
Çok önemli olan bir nokta da şu: Bazı marjinal grupların ‘camiye hayır’ kampanyasına, insaflı Avrupalıların destek vermediği görülüyor. Bu gelişmelerin tersinin ülkemizde olduğunu hayal edin ve Avrupa’daki ‘temel atma’ların önemini hesaplayın...
Yeditepe Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi, felsefeci Martin Vialon “Batı dünyasında İslâmofobinin ortaya çıkışını nasıl değerlendiriyorsunuz?” şeklindeki bir soruyu cevaplandırırken şöyle demiş: “Bence İslâmofobi kendi geleneklerini unutmuş ya da kaybetmiş entelektüellerin ideolojik bir ürünü. Yabancı düşmanlığı biraz da kapitalizmin Avrupa’da sebep olduğu ekonomik sorunlardan dikkati uzaklaştırmak adına bir propaganda malzemesi olarak kullanılmış da diyebiliriz. Bu yanlış yönlendirmenin ideolojik amacı ise, insanların eylem ve hareketlerinin sınıf mücadelelerine kaymasını engellemek, dolayısıyla ekonomik problemleri ve düzenin adaletsizliğini sorgulamak yerine onları içi boş ve mantıksız ırkî mücadeleler ile meşgul etmekti.” (Mostar Dergisi, Kasım 2009)
Bilhassa şu tesbite dikkat edelim: “(İslâmofobi) Kapitalizmin Avrupa’da sebep olduğu ekonomik sorunlardan dikkati uzaklaştırmak adına bir propaganda malzemesi olarak kullanılmış da diyebiliriz.”
Kurulmak istenen tuzağa dikkat eder misiniz? Dünyayı kurtarmak için yola çıkan ‘kapitalizm’ bunu başaramayınca dikkatleri başka tarafa çekmek, başarısızlığını gölgelemek için bütün dünyada “İslâm düşmanlığı”nı yaymaya çalışıyor. Ve bu tuzağı Avrupalı bir uzman ifşa ediyor.
Çeşitli vesilelerle daha önce de ifade etmeye çalıştığımız gibi İslâm güneşini perdelemek isteyenler ‘tuzak’ kurdukça, kurdukları tuzaklara kendileri düşüyorlar. En bilinen örneği, 11 Eylül 2001 “İkiz Kule” saldırıları sonrasında yaşanan örnektir. Bu çirkin saldırı bütün dünyada İslâm korkusunu yaymak için kullanılmak istendi, ama ters tepti ve aksine onbinlerce kişi İslâmla şereflendi. Bugün Avrupa’da “İslâma en kapalı ülke” olarak bilinen Fransa’da bile günde 4 ya da 5 kişi İslâma teslim oluyor.
Bir de güçlerin dengede olacağı günleri düşünün. İslâma teslim olanların sayısı onbinler ve milyonlarla ifade edilmez miydi?
Yeni Asya
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.