Mustafa NUTKU
‘İslâmî’ ne demek?
Osmanlıca-Türkçe lügatta ‘islâmî’ kelimesinin manâsı olarak şu yazılıdır: “islâmî: (a.s.) 1-İslâm dinine mensub, islâm’la alâkalı, islâm’a ait. 2-İslâm’a uygun.”
Bu kelimenin Osmanlıca-Türkçe lügattaki manâsını bu yazının ilk cümlesi olarak niçin verdiğimizi bu yazıyı okuyanlar arasında merak edenler olabilir. 2 Haziran Salı günü saat 15:15’de RisaleHaber sitesinde “Prof. Colin Turner: ‘İslâmî' yiyecek, giyinme, sanat, mimari, bilim, müzik yoktur” başlığı ve “Müslüman akademisyen Prof. Dr. Colin Turner, bir çok kavramın önüne "İslami" kelimesinin getirilmesine karşı çıktı” alt başlığı ile yayına konulmuş olan İngilizce’den tercüme edilmiş yazıda Prof. Dr. Colin Turner’in bu konudaki sözleri naklediliyor ve o yazının altında da Prof. Dr. Colin Turner’in o sözlerini reddeden yorumlar yer alıyordu.
Prof. Dr. Colin Turner, şimdiye kadar İslâm aleyhinde en fazla faaliyetlerde bulunmuş devlet olan İngiltere’nin vatandaşlarından biri ve aslen de İngiliz olmasına rağmen, yıllarca önce hem İslâm dinini kabul ederek hem de Risale-i Nur talebesi olarak İslâmî faaliyetlerde bulunmuştu. İngiltere’de kendisiyle ayni şehirde ‘geçici görevli’ olarak bulunmuş bir arkadaşım, orada İngilizce Risale-i Nur derslerine onun da katıldığından bana bahsetmişti. Kendisiyle şahsen tanışmıyor; muhaberede bulunmuyor, sadece Risale-i Nur’la İslâm’a hizmet faaliyetleri ile ilgili olarak İstanbul’a geldiğinde onu uzaktan görüyordum.
Önce RisaleHaber sitesinde onun ‘İslâmî’ kelimesiyle ilgili sözlerinden bahseden o yazının, Prof. Dr. Colin Turner’in “aynen kendi sözleri” değil; “onun bu konudaki İngilizce sözlerinin tercümesi” olduğunu, bu sebeple onun kendisinin orijinal sözlerinin manâ derinliğini ne derecede aksettirebildiğinin bilinmediğini belirtmekle o konuda söylenebileceklere giriş yapılmalıdır. İkinci olarak da, Hz. Mevlanâ’nın “Sen ne dersen de, aslında söylediklerin, muhatabının anladıklarıdır” sözüne uyarak, muhatabın/muhatapların yanlış anlamalarını -bilhassa çok kişiye hitap ederken- önlemeye çok dikkat ederek beyanda bulunmaya çalışılmasının önemine dikkat çekilmelidir.
“İslâmî” kelimesi, bu yazının ilk cümleleri olarak verilmiş Osmanlıca-Türkçe lügattaki manâsında belirtildiği gibi “İslâm'a uygun ” manâsında da olduğuna göre, ‘İslâmî yiyecek’, ‘İslâmî giyinme’, 'İslâmî tarih', 'İslâmî san’at', ‘İslâmî mimari’, ‘İslâmî bilim’ ve 'İslâmî müzik' de -Prof.Dr. Colin Turner’e atfedilmiş o sözlerin aksine-olabilir.
Meselâ: İslâm’da helal ve tayyip (temiz) olan yiyeceklerin yenilmesi emredildiğinden, böyle yiyecekler “İslâmîdir”; yani “İslâm’a uygundur”. Giyinmede şer’î tesettüre uymak, İslâm’a aykırı olmadığı için “İslâmî”dir. İslâm’ın yasaklamadığı mahiyetteki resim, heykel, şiir, mimarî, bilim, müzik için de “İslâmî” sıfatının “İslâm’a aykırılığı yok, İslâm’a uygun” manâsında kullanılmasına İslâm dininde mâni yoktur; bunlar için de “İslâmî” sıfatlandırılması yapılabilir.
Prof. Dr. Colin Turner’in o sözlerinin bilhassa son kısmındaki, Kur’an’da “âlemlere rahmet olarak gönderildiği” açıkça bildirilen Peygamberimiz’in (asm) ismiyle ilgili çok farklı ve onu –Hâşâ- hafife alıcı çağrışımlara sebeb olabilecek cümleler de, maalesef o cümleleri okuyan Müslümanlar tarafından müsamaha ile karşılanmamış ve onları üzmüştür.
Peygamberimiz (asm) “Dostlarınıza acı gelse bile, gerçeği söylemekten çekinmeyiniz” buyurmuştur. Bediüzzaman’ın âyet ve hadislere dayalı olarak Risale-i Nur eserlerinde yer vermiş olduğu sözlerinden biri olarak “Hakkın hatırı âlidir; hiçbir hatıra feda edilmez” sözü ve muhtemelen o hadisten mülhem olarak dilimize girmiş “Dost acı söyler” atasözümüz de vardır.
Prof. Dr. Colin Turner’in kendisinin de yıllardır Risale-i Nur talebesi olması sebebiyle mutlaka bildiği, Risale-i Nur eserlerinden İşârâtü’l-İ’câz’da Fatiha Sûresinin tefsirini yaparken Bediüzzaman, o sûrenin 6. âyetindeki “ihdinâ” (Bize hidâyet et) kelimesiyle alâkalı açıklamasının sonunda bir ihtarda bulunmaktadır:
“İhtar: En büyük hidâyet, hicâbın kaldırılmasıyla hakkı hak, bâtılı bâtıl göstermektir.” Bu çok mühim ihtardan sonra da, Kur’an harfleriyle o mevzudaki meşhur duayı nakletmektedir.
Biz de, Peygamberimiz’in (asm) yukarıda bahsettiğimiz vb. hadislerine, Bediüzzaman’ın yukarıda bahsettiğimiz vb. sözlerine ve Fatiha Sûresinin 6. âyetindeki “ihdinâ” kelimesi ile ilgili İhtar’a uymuş olmak için bunları yazmış bulunmaktayız.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.