Ali HAKKOYMAZ
İstanbul: Ezan sesli şehir
Deniz renkli, martı çığlıklı, ezan sesli bu şehir.
Bu şehir İstanbul'dur; huzurdur mevsimleri.
Bu şehir hep yeniden söyler unutulmuş dilleri.
Bu şehir bir yanı mezar bir yanı gezer; böyledir halleri!
Bu şehir hep değişen resimlerle seslenir.
Bu şehir şiirdir, masaldır, efsanedir.
Bu şehir sükûnetten, çığlıktan nişânedir.
Bu şehir yıkılsa da yansa da kâşânedir.
Bu şehir şarkı gibi kulaklarda bir yankı...
Bu şehir gözlerimde unutulmuş saadet...
Bu şehir renklerin, kokuların adresi...
Bu şehir gökkuşağı... gözlerimde demlenen...
Bu şehir bir ihtiyar... yokuşlarda dinlenen...
Bu şehir adım adım yeni yollara çıkar.
Bu şehir gece gündüz adını, adımı değiştiren...
Bu şehir ellerime bir su gibi dökülen...
Bu şehir beş vakit dâvet dâvet ünlenen...
Bu şehir ev sahibi mi misafir mi... bilmedim!
Bu şehir ah, kitâbesi sabah akşam sökülen...
Bu şehir beni söyler, seni söyler her nefes.
Bu şehir her köşede "yaşamak" diyen bir heves...
Bu şehir rüzgârdan, sulardan, tarihten örülü bir kafes...
Bu şehir bin hatıra, bin şiir, bin beste, bin ses...
Bu şehir hür; her dem rüzgârlarından hürriyet dökülür.
Bu şehir ne kadar resim böyle, ne kadar rüzgâr!
Var, bu şehirde adım başı bir sır var!
Bu şehir bir çocuk gibi, ayna gibi her dem beni oyalar.
Bu şehir uzaklaşsam gözümde tüten şehir...
Bu şehir yaklaşsam beni öğüten şehir...
Bu şehir demli bir çay elimde kitap gibi...
Her taşı her bakışı dinmez bir hitap gibi...
Bu şehir roman gibi alır götürür beni.
Bir gece yarısı dayanır da kapıma...
Ve her sabah penceremde bir serenad gibi...
Bu şehir (garip ama) hem yabancı; dost gibi...
Bu şehir bana uzak; bana yakın bu şehir!
Bu şehir bana gece; bu şehir bana gündüz!
Bu şehir hep o şehir gece gündüz el verir.
Bu şehir ben kaçtıkça hep içime yerleşir!
Bu şehir roman gibi zaman, mekan, şahıslar...
Bu şehirde aldığın her nefes bir hadise...
Duy bu şehrin adını alnındaki rüzgârda,
Erguvan kokulu bir nisan bayramında.
Bilmem nerden nereye... binsem şehir hatları...
Şu şairlerin dediği ah şu "şiir hatları..."
Bu şehir şiir gibi, nehir gibi akarak...
Mevsimler... ardında hep bir iz bırakarak...
Alsa götürse beni iskeleden bir gemi;
Gel ey mahremim, desem ey İstanbul meltemi!
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.