İşte kendisine sabretmeye dayanamadığın şeylerin iç yüzü budur!

İşte kendisine sabretmeye dayanamadığın şeylerin iç yüzü budur!

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Kehf Sûresi 79-82. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor

79 . “O gemi var ya, işte (o,) denizde çalışan yoksul kimselere âid idi; bu yüzden onu kusurlu kılmak istedim; çünki onların ilerisinde bir hükümdar vardı; her (sağlam) gemiyi zorla alıyordu.”

80 . “Ve o çocuğa gelince (o büluğ çağına ulaşmış bir isyankâr idi); hâlbuki ana-babası mü’min kimselerdi; onları da azgınlığa ve küfre bürümesinden (sürüklemesinden) korktuk.”

81 . “Böylece Rablerinin kendilerine, (günahlardan) temiz olma cihetiyle ondan hayırlısını ve (onlara) merhametçe daha yakınını (o çocuğa) bedel olarak vermesini istedik!”

82 . “O duvar ise, işte o şehirde bulunan iki yetim erkek çocuğa âid idi; ve onun (o duvarın) altında, kendilerine âid bir hazîne vardı; babaları da sâlih bir kimseydi. Böylece Rabbin, onların (o iki çocuğun) güçlerinin kemâle ermesini ve Rabbinden bir rahmet olarak (o yaşa geldiklerinde) kendi hazînelerini çıkarmalarını diledi! (Ben) bunukendiliğimden de yapmadım! (Rabbim bana emir buyurdu!) İşte kendisine sabretmeye dayanamadığın şeylerin iç yüzü budur!” (*)

(*) “Herşeyde, hattâ en çirkin görünen şeylerde, hakîkî bir hüsün (güzellik) ciheti vardır. Evet kâinâttaki herşey, her hâdise ya bizzat güzeldir, ona hüsn-i bizzat denilir. Veya netîceleri cihetiyle (yönüyle) güzeldir ki, ona hüsn-i bilgayr denilir. Bir kısım hâdiseler var ki, zâhiri (görünüşte) çirkin, müşevveştir (karışıktır). Fakat o zâhiri perde altında gāyet parlak güzellikler ve intizamlar var.” (Sözler, 18. Söz, 88)