İşte Mustafa Sungur ağabeyin ilacı
Iraz, Said Nursi'nin talebesi Mustafa Sungur ağabeyin bir gününe sığdırdığı hizmet haberlerini yazdı
Risale Haber-Haber Merkezi
Risale Haber yazarı Abdurrahman Iraz, Bediüzzaman Said Nursi'nin talebesi Mustafa Sungur ağabeyin bir gününe sığdırdığı hizmet haberlerini yazdı:
Çarşamba günlerinde Bedi'de Sungur ağabeyin iştiraki ile vakıflar dersi yapıldığını artık herkes biliyor. Namaz vakti Sungur ağabey aşağı indi herkesin sağlığını, işlerini, hizmetlerini sordu. Namazı kıldıktan sonra da ders başladı. Vakıf dersinde herkes, yani derste bulunanların tümü teberrüken bir parça okur. Ders bittikten sonra çayla birlikte ikram edilen taze ve sıcak simidin verdiği lezzet acıktığımız için midir bilmem ama bana her lezzetten âlâ gelir.
Bir yanda simitler yenip çaylar içilirken öbür yanda Sungur ağabeyin herkesle tek tek ilgisi ve mahallerindeki hizmetleri sorması başlar. Vakıflarla hezmete taalluk eden sohbeti bitirince bu sefer misafirlere dönüp memlekette neler olup bittiğini sorup herkesin yorumunu alır. Sonra da yüzünü dünyaya çevirir ve Asyadan Avrupaya Afrikadan Amerikaya dünyanın dört bir yanındaki hizmetleri sorar. O çarşamba günü once Belarus sonra Petersburg'la ve son olarak da Filipinler'le telefon görüşmeleri yapıp hizmetler hakkında bilgi aldı ve dua etti.
Filipinler'den Muhammed Rıza, Sungur Ağabeye “ağabey şu anda tamamı muhtedi yani müslüman olmuş 150 gençle okuma programındayız, bizim Filipinler'de müdebbirlerinin de tamamı muhtedi olan 11 tane medresemiz var” deyince Sungur ağabey adeta bir iksir içmiş gibi bir hal aldı, konuşması, edası, tavrı değişti. 18'lik delikanlının zindeliğine büründü. Keyfi yerine geldi ve artık bazı kardeşlerle şakalaşmaya başladı.
Son olarak Risale Haber'de yayınlanan "AİHM'nin Rusya'ya Said Nursi sorusu" haberini okuttu ve Risale Haber ile ilgili benden bazı bilgileri aldıktan sonra “maşaallah Abdurrahman kardeş siz bu Risale Haber vesilesi ile Risale-i Nur'a büyük hizmetler yapıyorsunuz" diyerek onure etti, teşvik etti. Sungur ağabeyin bu yaş ve hastalığına ragmen herkesi ayrı ayrı mutlu etmeye çalışıp teşvik etmesi ayrıca üzerinde durulacak bir husus olduğunu düşünüyorum.
Ertesi gün perşembe akşam Bedi'de umumi ders yapılır yine iğne atsan yere değmez bir kalabalık var. Her taraf ve bütün katlar hınca hınc dolu. Yatsı namazı kılınacak, fakat yer bulamayan var. Yine Sungur ağabeyin keyfi yerinde. Anadoludan gelenler var herkesi kendi ismi ile çağırıp mahallindeki hizmetleri soruyor anlatılanları da cemaate dinlettiriyor. Eski hatıraları yad edip cematin hoşça vakit geçirmesini sağlıyor.
Yurt içi hizmetleri dinledikten sonra tam 6 ülke ile ayrı ayrı telefon görüşmeleri yapıp mahallerindeki hizmetleri sorup, hedef belirleyip, dua ediyor. Son olarak Polonya'dan Nebi kardeşle konuşuyor. Nebi kardeş aslen Azeri olmakla beraber Rusya ve diger Sovyet ülkelerinin hepsinde büyük hizmetlere imza atmış bir kardeşimiz. Şimdi Polonyada dershane açmış hizmet ediyor. İlk olarak Mucizatı Ahmediye'yi tercüme ettirmiş. Polonya müftüsü Mucizat-ı Ahmediye için, “Kur’an'dan sonra Polakçaya tercüme olmuş tek islami kitap” demiş. İlk baskıdan müftü 400 adet almış, bir başkası 500 alınca kendilerine 100 adet kalmış ve hemen 2. baskıya başlamışlar. Ardından şu ana kadar Küçük Sözler, Hastalar Risalesi, 23. Söz ve Tarihçe-i Hayat basılmış. Şimdi Sözler'i tercüme ediyorlar. Polonya'da halkın çok büyük teveccühünün olduğunu ve karşılaştıkları bazı kerametvari hadiseleri anlatınca Sungur ağabey duygulanıyor.
Az sonra Mehmet Fırıncı ağabey geliyor. Meğer İngiltere'den yeni dönmüş o da oradaki muazzam hizmeti anlatıyor. Dersaneleri, hanımların ayrı hizmetlerini, yayınları ve devlet nezdinde Risale-i Nuru tanıtıcı hizmetleri... Sungur ağabeyin artık dayanacak hali kalmamıştır. Dudakları büzülüyor. Ve ağlamaklı bir sesle “Elhamdulillah Ya Rabbi elhamdulillah” derken, Fırıncı ağabey “çok şükür boşa geçmemiş” diyor. Evet çok şükür boşa geçmiyor.
Yazının tamamı için TIKLAYINIZ