​İşte Said Nursi’nin Isparta’daki mezarı

​İşte Said Nursi’nin Isparta’daki mezarı

Ömer Özcan, mezarın nasıl bulunduğunu araştırdı

Risale Haber-Haber Merkezi

Bediüzzaman Said Nursi’nin Isparta’daki mezarını bulan merhum Mus­ta­fa Pes­til hadiseyi bütün ayrıntılarıyla anlatmıştı.

Minareci Mustafa Pestil Ağa­bey, 1928 Sürmene doğumludur. Lâ­ka­bın­dan da an­la­şı­la­ca­ğı gi­bi, mi­na­re us­ta­sı­dır. Uzun yıllar Isparta’da ikamet etmiştir. Bir­çok de­fa Üs­tad Bediüzzaman Said Nursi Haz­ret­le­ri­ni gör­müş­tür. Daha da önemlisi Mustafa Pestil, Said Nursi hazretlerinin gizli olan ikinci kabrini bulan kişidir...

Mustafa Pestil Ağabey, 20 Aralık 2014 tarihinde Isparta’da vefat etmiştir. Bugün vefatının ikinci sene-i devriyesi. Minareci ağabeyimizi rahmet dualarına vesile olmak maksadıyla, Said Nursi hazretlerinin ikinci mezarını bulma hatıralarını Ömer Özcan’ın Ağabeyler Anlatıyor-1 kitabından aktarıyoruz...

MUSTAFA PESTİL ANLATIYOR

Sene 1969. Bir gün Sav köyüne der­se git­miş­tik, ora­da bu ko­nu (Bediüzzaman Hazretlerinin mezarının yeri) açıl­dı. Her­kes bir şey söy­lü­yor­du. Ben de de­dim: “Al­lah’ın iz­niy­le Üs­tad’ı ben bu­la­ca­ğım.” Öy­le de­dim ora­da o za­man.

mustafapestil.jpgO sıralarda be­nim yeğe­ni­min bir ço­cu­ğu doğ­du, son­ra öl­dü. Ço­cu­ğu yı­ka­dık, koy­duk tak­si­ye… Kış gü­nü, çok soğuk… Git­tik me­zar­lı­ğa (Isparta Doğancı kabristanı). Yal­nız be­nim­le gi­den­ler bu iş­le­ri bil­mi­yor­lar­dı; ağa­be­yim de (Yakup) var, ama bu iş­ler­den ha­ber­dar de­ğil­di.

Me­zar ye­ri için ka­rar ver­dim, şu­ra­yı eşin de­dim. Ba­na o an­da, kaz­ma vu­ru­lun­ca san­ki Üs­tad’ın ba­şı­na vur­muş­lar gi­bi bir his gel­di… Diz çök­tüm, Yâ­sin oku­ma­ya baş­la­dım. Ben Yâ­sin okur­ken be­nim am­ca­oğ­lu, “Am­ca bu­ra­da bir sac çık­tı, bu ne ola­bi­lir?” de­di. Ben he­men an­la­dım tabi... “Hastanelerde ölen­le­ri böy­le ya­par­lar, ge­ti­rir­ler, böy­le gö­mer­ler” de­dim. Bi­raz ile­ri­si­ni kaz­dık, ço­cu­ğu göm­dük. “Siz hay­di gi­din ba­ka­lım” de­dim di­ğer­le­ri­ne. On­lar git­ti­ler.

ÜS­TAD’IN NAŞI HİÇ BO­ZUL­MA­MIŞ...

Eş­tim, bak­tım gal­va­niz­li bir sac ve le­him­li… ‘Ta­mam!’ de­dim. Ama içi­ni daha bil­mi­yorum... Son­ra kü­re­ğin ucuy­la ka­nırt­tım, o le­him­le­ri sök­tüm. Üs­tad’ın ka­fa­sı önü­me çık­tı. Pı­rıl pı­rıl… Üs­tad’ın saç­la­rı kı­na­lı; bir şey ol­ma­mış gi­bi, hiç bo­zul­ma­mış...

Üs­tad, sa­rı­ğı ba­şın­dan hiç çı­kar­maz­dı, o yüz­den her ta­ra­fı ta­mam, ta­nı­dım; fa­kat saç­la­rı­nı bi­le­me­dim. Ney­se ka­pattım üs­tü­nü, ört­tüm.

ÜSTAD’IN SAÇLARI KINALI MI DİYE ARAŞTIRMAYA BAŞLADIM

Kim­se­ye bir şey di­ye­mi­yor­dum, çün­kü Üs­tad’a kar­şı bir yan­lış­lık olur di­ye kor­ku­yordum.

Son­ra Bo­zan­önü’nde Şa­ban (Akdağ) var­. Üs­tad’ın çok ku­lunç­la­rı­nı ez­miş­tir. Ona sor­dum, baş­ka­sı­na sor­dum. Ta­rif edi­yor­lar; fa­kat bir ta­ne­si bi­le ‘Üs­tad’ın saç­la­rı kı­na­lı­dır’ de­mi­yor­du. Bir haf­ta uğ­raş­tım, ama de­mi­yo­rum kim­se­ye. Hiç kim­se kı­na­lı de­mi­yor. Al­lah, Al­lah! (Mustafa) Eze­ner var­dı me­se­la, o da di­ye­mi­yor kı­na­lı di­ye. Hep­si, her şey ta­mam, ‘kı­na­lı’ de­se­ler iş bi­te­cek.

Son­ra Se­nir­kent’e Ali İh­san To­la ağa­be­ye git­tim, ona sor­dum ‘Üs­tad’ın saç­la­rı nasıl­dır?’ di­ye. ‘Üs­tad’ın saç­la­rı 10 san­tim uzun­luk­ta­dır ve kı­na­lı­dır’ de­di. Ba­ba­sı­na rah­met, düğüm çö­zül­müş­tü şim­di!

ÇOK DE­RİN BİR ME­ZAR KAZ­DIK ORA­DA, AL­TI­NI DA EPEY SAP­TIR­DIK

Bir de ter­si­ne koy­muş­lar ta­bu­tu ge­ce­le­yin, ayak­lar kıb­le­ye gel­miş. Fıkha gö­re araş­tırdık, ta­bu­tun kıb­le­ye dön­me­si la­zım ge­li­yor­du. Ama tek ki­şi bu­nu ya­pacak güç­te de­ğil­dim. Bu­nu üç-dört ki­şi­ye an­lat­tım, ta­bu­tu ora­dan çı­kar­dık. Bun­lar­dan iki­si öl­dü, di­ğe­ri Sa­lim Gün­taç.  

Me­za­rı eş­tik, ta­bu­tu çı­kar­dık. Ka­nırt­tı­ğı­mız yer­den Üs­tad’ın yü­zü­nü tek­rar gör­dük. On­dan son­ra çok de­rin yeni bir me­zar kaz­dık ora­da, al­tı­nı da epey sap­tır­dık. Biz­de, çı­ka­rır­lar kor­ku­su vardı... Rah­met­li Ha­cı Nu­red­din de var­dı, Ata­soy­la­rın Ah­met’in ba­ba­sı, İs­lâm­köy’den­dir.

MEZAR İÇİN TER­TİP AL­DIK, FAKAT...

O sı­ra­lar­da ben de neş­ri­yat ya­pı­yo­rum Is­par­ta’da. An­tal­ya, Ga­zi­pa­şa, Fet­hi­ye’ye kadar neş­ri­yat ben­de... On beş se­ne kel­le kol­tuk­ta, Al­lah’ın ina­ye­tiy­le bu neş­ri­ya­tı yap­tık. Yal­nız bu­ra­dan (Isparta) ora­ya git­mek zor ol­du­ğun­dan, Antalya/El­ma­lı’yı mer­kez ya­pa­yım de­dim.

Elmalı’ya gitmeden evvel Nu­rettin’e de­dim ki: “Üstad’ın tabutunu bu­ra­dan çı­kar­ma­sın­lar. Bu­ra­ya bir me­zar yap, ama boş­lu­ğa ko­ya­cak­sın, göç­tü mü an­la­rız. Ora­ya öy­le bir be­ton ko­ya­cak­sın ki ko­lay ko­lay çı­ka­ra­ma­ya­cak­lar…” Böy­le bir ter­tip al­dık. Fa­kat mü­ba­rek bu­nu ih­mal et­miş, yap­ma­mış… Ba­ba­sı Os­man Ağa­bey var­dı, rah­met­li ol­du, o da gi­di­yor Is­par­ta’da bu­lu­nan bir ağa­be­ye an­la­tı­yor. Mi­na­re­ci, Üs­tad’ı bul­muş di­ye an­la­tı­yor. On­dan son­ra bu ar­tık du­yu­lu­yor.

omerozcan_saidnursi_mezar_risalehaber.jpg(Mustafa Pestil’in 1969 yılında Isparta Doğancı kabristanında, Bediüzzaman hazretlerinin mübarek naşını bulduğu yer. Görünen mezarın Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Sav’a naklinden sonra yapıldığı unutulmamalıdır. Mezar naaş taşındıktan on gün sonra yapılmıştır. Mezar taşında Arabî harflerle sadece “Hüvel Bâki” yazmaktadır.)

TA­BU­TU BENDEN HABERSİZ ÇI­KA­RIP SAV’A GÖ­TÜ­RÜ­YOR­LAR

Isparta’da du­yul­duk­tan son­ra Sa­lim Gü­ntaç ile Sav’dan Ha­fız Be­kir Avşar birkaç ki­şi­yi de alı­yor­lar, ta­bu­tu çı­ka­rı­yor­lar, Sav’a gö­tü­rü­yor­lar. Üstad şu anda Sav’da. Bi­zim Nu­ret­tin de on gün son­ra Doğancı me­zar­lı­ğı­na gi­di­yor, ta­bu­tun çı­ka­rıl­dı­ğı­nı bil­me­den ora­ya be­ton­dan bir me­za­r ya­pı­yor. Ama Üs­tad çı­ka­rıl­dık­tan son­ra... (Bayram Yüksel ağabeyin Üstad’ı oradan aldım şeklinde yayılan sözleri de dikkate alınmalıdır. Ö. Özcan)

Ben bu ara­da Antalya/El­ma­lı’da­yım. Bir gün El­ma­lı’ya Is­par­ta’dan bi­ri gel­di, Üs­tad’ın me­za­rı­nın gö­tü­rül­dü­ğü­nü an­lat­tı ba­na. Dedi ki: “Is­par­ta’ya bü­yük bir ge­lir kay­na­ğı ola­cak­tı, zi­ya­re­te ge­len tu­rist­ler ola­cak­tı, pa­ra ge­lecek­ti…” Fe­na bo­zul­muş­tum ora­da... Her­kes du­y­muş!

Son­ra git­tim Is­par­ta’ya, bak­tım Nu­ret­tin (Atasoy) me­za­rı yap­mış… Çı­ka­rıl­sa me­zar bo­zu­lur­du, bu be­ton bo­zu­lur­du de­dim. Me­ğer Üs­tad çı­karıl­dık­tan son­ra yap­mış me­za­rı... Şim­di Üs­tad ar­tık ora­da de­ğil…

NAAŞI GÖTÜREN 6 KİŞİ

Merhum Salim Güntaç’ın oğlu Mehmed ağabeye, Bediüzzaman’ın naşını Isparta’dan Sav köyüne götüren o birkaç kişinin kimler olduğunu sordum. Babamdan duydum dediği ağabeylerin isimlerini şöyle sıraladı: “Tâhirî Mutlu, Ali İhsan Tola, Mustafa Gül. Salim Güntaç ve Savlı Hafız Bekir ile beraber toplam altı kişi.”

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
11 Yorum