Hayır, böyle bir düşünce dinimize uygun değildir. Bunlar şeytanın bir tuzağıdır. Şeytan bu tür desise, vesvese ve tuzaklarla, müminleri, özellikle de dini konularda hassas olanları ümitsizliğe, karamsarlığa ve hayattan soğutmaya çalışır.

Unutmamak gerekir ki, Allah her duaya cevap verir. Ancak, bu cevabın istenildiği şekliyle olması gerekmez. Örneğin, siz bir doktordan size faydalı olacağını düşünerek bir ilaç isteseniz, doktor da size onun zarar vereceğini, bu nedenle ya hiç ilaca gerek olmadığın ya da daha faydalı ama acı bir ilaç gerektiğini söylese ve o acı ilacı verse, bu durumda doktorun sizi dinlemediğini ve isteğinize cevap vermediğini söylemek insaflı olmaz. Aksine sizi dinledi ve gereğini de yerine getirdi denilir. Eğer sizin istediğini verseydi, size faydası olmayacağı gibi zararı da olacaktı.

Allah mutlak hâkimdir, bizim için neyin hayırlı neyin hayırsız olacağını bilir. Bu nedenle bir isteğimizin aynısını vermediyse, bunun bizim için hayırlı olduğunu bilip ona şükretmeli ve razı olmalıyız.

Yapılan dualar eğer aynen ve hemen kabul edilmiyorsa, şöyle düşünebiliriz:

- Daha zamanı gelmemiştir. Mesela, Hz. Peygamber (asm)'in ifk (Hz. Ayşe’ye iftira) hadisesi konusunda yaptığı dua bir ay sonra kabul edildi.

- Duada istenilen şey aynen değil de daha iyisiyle değiştirilerek kabul edilir. Hz. Meryem’in annesi bir erkek evlat istemişti, ancak onun istediğinden daha hayırlı olarak kabul edildi.

- Kabul edilmediği zannedilen dua, günahlara kefâret olur.

- İnsana doğru gelmekte olan bela ve kötülükleri defeder.

- Kişinin amel defterine sevap olarak kayıt edilir.

Konuyla ilgili iki hadis şöyledir:

“Allah'a dua eden herkese Allah cevap verir. Bu icabet ya dünyada peşin olur ya da ahirete saklanır yahut da dua ettiği miktarca günahından hafifletilmek suretiyle olur, yeter ki günah talep etmemiş veya sılayırahmin kopmasını istememiş olsun ya da acele etmemiş olsun.” (Tirmizî, Daavât 145)

"Eğer bir kul, Cenab-ı Hakka bir konuda dua eder de icabet olunmazsa, onun yerine bir hasene, yani bir sevap yazılır." (Kenzü’l-ummâl, II, 67/3150)

Demek ki her duaya cevap verilir, ancak kulun hevesine göre değil, Allah’ın hikmetine ve rahmetine göre cevap verilir.

O halde üzülmeyin ve asla endişelenmeyin, aksine sevinin ve -eğer isteğiniz helal ise- duaya devam edin.

Lütfen şeytana değil, Rahmana uyalım.

Sorularla İslamiyet