İstiklal Marşı'nı artık isteyen istediği gibi düzenleyebilir

İstiklal Marşı'nı artık isteyen istediği gibi düzenleyebilir

Almanya'da bir Türk okulunda İstiklal Mar-şı'nın okunması üzerine ülkedeki bir meslek birliği okuldan telif ücreti istedi

Bunun üzerine harekete geçen Bakanlar Kurulu, marşı kamulaştırdı. Acaba alınan karar doğru mu? Türkiye'ye bunun katkısı mı olacak, yoksa başka birçok sorun mu ortaya çıkacak?

"Birilerinin aklına gelen bazen şeytanın aklına bile gelmiyor. Bu kadar seneden sonra böyle bir durumla karşı karşıya kaldık." Bu cümleler Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'e ait. Böyle bir yorumda bulunmasının sebebi ise Almanya'da bir şirketin İstiklal Marşı çalan Türk okulundan telif ücreti istemesi.

Telif haklarının aslında hassasiyet gösterilmesi gereken bir konu olduğunu bu olayla bir daha anlamış olduk. Her isteyen istediği parçayı okulda, eğlence mekanlarında ya da stadyum gibi kamuya açık mekânlarda çalamaz. Çünkü mali hakları takip eden ve koruyan müzik yayım şirketleri ve yetkilendirdiği meslek birlikleri var. Müzik eserlerini umuma açık yerlerde kullananların da lisans alması gerekiyor. Bu uygulama Türkiye'nin de içinde bulunduğu birçok ülkede var.

Söz konusu meslek birlikleri temsil ettiği eserlerin telif hakkını eserleri kullanmak isteyenlere belli ücret karşılığında veriyor. İstiklal Marşı'nın telif hakkını gündeme getiren Almanya'daki GEMA isimli kuruluş da ticari bir şirket olmayıp bir meslek birliği olarak tüm müzik eserlerini Almanya'da lisanslıyor.

Almanya'da telif ücreti istemesi üzerine başlayan tartışmalara son vermek için harekete geçen Bakanlar Kurulu çareyi İstiklal Marşı'nı kamulaştırmada buldu. Ancak bu yöntemin birçok sorunu beraberinde getireceği hesap edilmemişe benziyor. Yasalara göre kamulaştırılan eser, anonim statüsünde değerlendiriliyor. Böyle bir durumda marşın bestesi de korumadan çıkıyor. Çünkü anonim eserler herkes tarafından aranje edilebilir (düzenlenebilir). Asıl sorun bundan sonra başlıyor. Kim aranje ederse eserin sahibi konumuna geçiyor ve o eser üzerinde hak sahibi oluyor.

Alınan kararda mantık dışı bir durum söz konusu

Uzun yıllardır telif hakları alanında çalışmalarıyla ün yapmış ve ülkemizdeki MSG isimli meslek birliğinin kurucusu Dağhan Baydur, marş kamulaştırılınca ne gibi sorunların ortaya çıkacağını en ince ayrıntısına kadar çalışmış. Baydur, hem ülkemizde hem de yurt dışında telif haklarıyla ilgileniyor, aynı zamanda Müzikotek'in başkanlığını yapıyor. Ona göre bakanlığa bu konuda yanlış bilgi verildi. İstiklal Marşı'nın kamulaştırılması çok yanlış bir karar, bu durum birçok sorunu beraberinde getirecek. Gerekçesini ise şöyle izah ediyor: "Marş anonim oldu, bu durumda hiç kimse telif hakkı isteyemeyecek. Anonim eserler herkes tarafından aranje edilebilir. Kim aranje ederse o eserin sahibi konumuna geçer. Bunu bir Amerikalı ya da İngiliz bir besteci yapabilir. Böylece bütün telif hakkı o kişiye geçer. Bu da tam bir felaket olur. Marş korunmaya çalışıldı ama daha da bozulacak, tam bir korumasızlık ortaya çıkacak. Burada mantık dışı bir durum söz konusu. Böyle bir karara imza atıldı, bu durum kime ne yarar sağlayacak? Sadece marşı aranje etmek isteyen yabancılara yarar sağladı. Türkiye'ye hiçbir katkısı yok."

Baydur'a göre aslında Almanlara kızmak yerine teşekkür etmemiz gerekiyordu. Çünkü Türk bestecileri için telif hakkı istenmesi demek, Türkiye'deki bestecilerin maddi kazanım elde etmesi anlamına geliyor. Bu durumda da hem Türkiye'nin ekonomisi gelir elde ediyor hem de hak korunmuş oluyordu. Ama artık milli marş kamulaştırıldı. Marş her yerde çalınacak ancak telif hakkı Türkiye'nin olamayacak. Ayrıca beste, aranje eden kişiye geçecek.
Zaman