Nimetullah AKAY
Kabir Hayatıyla Başlayacak Olan Süreç
Kâinatın sonsuz büyüklüğünü, içindeki yıldızların, rakamların ifade etmekten aciz kalacağı sayısını bir düşünelim isterseniz. Dünyamızın, şimdikilerin evren dediği kâinatın içindeki yerini düşündüğümüzde, bu büyüklüğün neredeyse bir iğne ucu kadar küçük olduğunu göreceğiz. Bu harika yaradılışın en küçük cirmine sahip dünya denilen küçük bir gezegene biz insanlar yerleştirilmişiz.
Bu küçük dünyaya yerleştirilen bu küçük insanlara Kâinatın Yaratıcısı tarafından en büyük değer verilmiş ve yaratılışın en mükemmel varlığı haline getirilmişlerdir. Cirimlerinin küçüklüğüyle ters orantılı olarak harika bir şekilde yaratılan bu insanlar, bu mükemmel yaradılışı tefekkür etmek ve Âlemlerin Rabbine teşekkür ve ibadet etmesi geren varlıklar olarak görevlendirilmişlerdir.
Hâlıkımız olan Rabbimizin kudreti ve sanatkârlığı karşısında, bize verilen beynimizi çalıştırırsak, yaratılan mükemmel varlıkları düşünmekten, dünyanın değersiz metalarına vakit ayırmamıza zaman kalmayacaktır şüphesiz. Uçsuz bucaksız bir âlem biz insanlara ne dersler vermeye çalışıyor? Güneş, ay, yıldızlar ve dünyamızda yaratılan bin bir güzellikler, akıllarını bir kaşık suda boğmaya çalışan insanlar için büyük mesajlarla dopdoludur aslında.
Kısa denilecek bir zaman dilimi içinde kaldığımız bu dünyada, bizleri asıl vazifelerimizden uzaklaştırmaya çalışan günlük hadiselerin içine zihnimizi hapsedersek, acaba bize emanet olarak verilen bu insanlık nimetinin hakkını vermiş olabilecek miyiz? Her birimiz kendimizi yoklarsak, gereksiz malumat ve faydasız fiiliyatla olan meşguliyetlerimizin bizleri derin ve karanlık çukurlara doğru götürdüğünü göreceğiz.
Biz insanlara verilen akıl, kalb, vicdan nimetlerini adeta yaşadıklarımızla berhava ettiğimizi anlamak için fazla düşünmeye gerek yoktur sanırım. Rabbimiz, ölümden sonra bizi hesaba çekeceği haşirdeki Mahkeme-i Kübra’da bu dünyada yaşadıklarımızın tümünü önümüze koyacaktır. Bizlerin bu büyük mahkemede itiraz edebileceğimiz hiçbir nokta bulunmayacak ve azap korkusundan korkunç sıkıntılar içinde kıvranmaya başlayacağız.
Kâinatta yaratılan her şey Rabbimizi tanımak için birer muarriftir. Her şey Allah’ın varlığını ve kudretini açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Ayrıca biz insanlara elçi olarak Peygamberler gönderilmiş, bu büyük insanlar Rabbimizin bizleri yaratmadaki maksadını ifade etmişlerdir. Hâtemü’l-Enbiya olan Peygamberimiz(asm) bu vazifeyi en mükemmel bir şekilde yapmış ve biz insanları, Cennetle müjdelediği gibi Cehennemle de korkutmuş, ikâz etmiştir. Yine bir üçüncü tanıtıcı ve tarif edici olarak Peygamberimiz vasıtasıyla Kur’an bize gönderilmiştir.
Kur’an-ı Azimüşşan bizim için gerekli olan hayat kanunlarını içinde bulundurmuş ve Peygamberimiz (asm) da Rabbimizin vaaz ettiği hayat kanunlarını hayatında harfiyen yaşayarak bize nüme-i imtisal olmuştur. Bütün bu gerçekler ortada iken ve ölüm de hayatımızın zaman süresi içinde bizi beklerken, acaba nasıl rahat yaşayabiliyoruz? Burada cahillikten gelen bir cesaret vardır şüphesiz…
Zerre kadar hayrın da, zerre kadar şerrin de hesabının sorulacağı Mahkemeye gittikçe yaklaşıyoruz dostlar. Önüne geçilmesi mümkün olmayan ölüm gelip çattığı zaman, kabirdeki sorgulama ile başlayacak sürecin kolay olmayacağını bilmeyenimiz var mı acaba?..
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.