Kabirdeki 'ip' hesabı

Kabirdeki 'ip' hesabı

Çok sayıda hizmetçisi, uşağı, binlerce işçisi olan zengin bir adam varmış. Ölümden o kadar korkuyormuş ki, etrafa haber salmış...

Nazlı Ilıcak'ın yazısı:

Kabir hesabı

Bayram günlerinde inananlar, vicdani bir hesaplaşma içine girer; ruhunu temizlemeye gayret eder. İnsanlar birbirine karşı daha güler yüzlü davranır. Daha sevgi doludur. Yakınlarını sevindirmeyi arzu eder.
Bayram günlerine yakışacağını tahmin ettiğim bir hikâyeyi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Çok sayıda hizmetçisi, uşağı, binlerce işçisi olan zengin bir adam varmış. Ölümden o kadar korkuyormuş ki, etrafa haber salmış: "Öldüğüm geceyi kim kabre girerek sabaha kadar benimle birlikte geçirirse, servetimin 3'te 1'ini ona bağışlarım."

Bu haber, kendi halinde yaşayan, Tuzsuz Bekir isimli bir hamalın kulağına gitmiş. "Benim sadece bir ipim var. Kaybedecek bir şeyim yok" diye düşünerek, ölüm döşeğindeki adamın yanına koşmuş. Zaten o sırada zengin adam da son nefesini veriyormuş. Zengin ile Tuzsuz Bekir'i birlikte defnetmişler. Sorgusual melekleri gelmiş kabre. Önce Tuzsuz Bekir'i sorgulamaya başlamışlar: "O ip kimin? Nereden aldın? Niye aldın? Nasıl aldın? Nerelerde kullandın?"

Sabaha kadar sorgu devam etmiş. Sabah olunca, Bekir kendisini kabirden dışarı zor atmış. Onu karşılayanlar "Tamam kazandın" demişler, "Servetin üçte biri senin" Tuzsuz Bekir arkasına bakmadan kaçmaya başlamış.

Bir yandan da avaz avaz bağırıyormuş: "Aman istemem kalsın.
Ben sabaha kadar bir ipin hesabını veremedim. O kadar servetin hesabını nasıl veririm?"
(Hikâyeyi gönderen Saim Güven'e teşekkürler)

Ekonomik krizde, ilk çare olarak işçilerini çıkarmayı ya da ücretleri düşürmeyi akıllarına getiren patronlar, kıssadan hisse çıkarabilir.

Sabah