Selahattin GEZER

Selahattin GEZER

Kaçak dil kullanmak

Kaçakçılık kanunen suç olduğu gibi; insanlar arasında da hoş görülmez. Cahil adamın kaçakçılık yapması hadi bir yerde mazur görülebilir ama okumuş ve kültürlü insana kaçakçılık yakışmaz. En çokta dil kaçakçılığımız var. Kaçağı, arızası, kimyasal sızıntısı olan dil, sevdaları bitiriyor, dostlukları bitiriyor; yakın mesafeleri uzak ediyor… Dişi çürükten korumak için fırçalarız, daha iyi görmek için gözlüğü temizleriz, ütüsüz dolaşmayız markasız hiçbir şeye önem vermeyiz, dilimizin marka olmasına, konuştuklarımızın kalitesine hassasiyetimiz olmaz ise kaliteli yaşam felsefemize ters düşmez mi?

Ortalama 3 ton ağırlığındaki balina dili, sevdaları destan edecek, düşmanları barıştıracak, öfkeleri yok edecek özellikte değil. Küçücük insan dili ustaca kullanıldığında ise tonlarca manevi ağırlığı olan sıkıntılardan kurtarır… Namusudur dilin doğru ve güzel konuşmak. Her şuurlu konuşma kara bulutları dağıtır.

Dili yaratanın, dil için beklediği fatura, dilin doğruları lisanımünasiple söylemesidir... Dili dişlerin parmaklıkları arkasındaki hücresinden, şartlı tahliye ile salmak lazım; elini kolunu sallayarak her lafı söyler ise, hepimizi tutsak eder! Kelimeler ahırdan kaçan deli danalar gibi, kulak yaylalarında tepinmemesi lazım. Bizi hoşnut edecek cümleyi kurmak; bize söylenecek olanlarında kalitesini arttırır. En zengin, en cömert, en şık olması gereken dil şeytanın kontrolünde olunca şeytanlaşıyor.

12 Eylül, düşüncede, dilde de darbe yaptı. Hiçbir şey 12 Eylül öncesi değil. Sevmeler, yazmalar, düşünceler insan ilişkileri ve komşuluklar…  Önceden asi olan fakat daha dikkatli kullanılan dilin kalitesi gidip, asiliği düşmanlığa dönüştü… Düşman dillerden ise şimdi ne kaliteli şarkılar çıktı ne de insanı hülyalara salan şiir. Zehir saçan dille ne yürek yakan beste çıkar, ne de oturup uzun uzun düşündürecek sanatsal çalışma. Sağlıklı diller sadece sanatı edebiyatı canlı tutmaz; ülkelerin, insanların asıl refahı bile kaliteli ve şevk veren dille olur.

İzninizle yeri gelmişken daha önce yazdığım ve yayınlanmış bir yazımdan alıntı yapacağım.

Dil, Dilim Dilim Etmeden” yazımda:

Dil, küçücük bir et parçası, atom gücünde etkisi var, öyle bir etki ki en büyük felaketi sönük bıraktıracak tahribatta. Irkı bizden, dini bizden olmayan ama sözlerini gocunmadan, babamızın mali gibi sahiplendiğimiz, düşünürlerin İfadeleri tam söz tasarımı niteliğinde. Evet, kime ait olursa olsun söylenen güzel söz dünya mirası oluyor, herkes sahip çıkıyor. Bir misal; GIBBON: “Düşünmeden konuşmanın cezası sonradan düşünmeye mahkûm olmaktır.”

Mevlana, Yunus Emre neden dünya insanlığını halen etkiler? Elbette kullandıkları dil, dil olduğu içindir. Geride öyle bir dil bırakmışlar ki, terki dünya ettikleri halde, halen dipdiri yaşıyorlar… İbrâhim bin Edhem: “Meşhur olmak sevdası ile yanıp tutuşana, doğruluk nasip olmaz.” Molla Cami’de: “Üç zümreye, üç şey çirkin düşer: 1-İdârecilere, sertlik, 2-Âlimlere, mal sevdası, 3-Zenginlere ise cimriliktir.” diyor. Hasan-ı Basrî Hazretleri: “İyi komşuluk, yalnız komşuya eziyet etmemek değil, komşunun eziyetlerine de katlanmak demektir.” Son olarak Ömer bin Abdülazîz (r.a.): “Kıyamet günü nereye gitmek istiyorsanız, hazırlığınızı ona göre yapınız.” diyor. İşte bu büyük ruhlu, büyük kafalı insanların dillerinden çıkan bal kaymak cümleler, onların arkada bıraktığı büyük mirasları. Dili hesap gününü düşünerek kullanmışlar. Güzel kullanmasaydılar, bize ışık tutan, düşündüren bu ifadeler çıkmazdı ki?  Bir gün toprağa girip, çürüyecek olan dilin, geride kalacağı eseri barıştıran, birleştiren sözleridir. Mevlana: “Bülbüllerin güzel sesleri beğenilir de bu yüzden kafes çeker onları. Ama kuzgunla baykuşu kim kor kafese?” diyor.

Bozuk dil, tarih boyunca insanların başına felaket olup yağmış. Bozuk ağızdan çıkan, bozuk kelimeler, masumların katline, mazlumun ezilmesine bayraktarlık etmiş. Çirkin dil, hak aramayı haksızlığa çevirmiş, çirkin dil, sağ demiş, sol demiş insanları birbirine düşman etmiş. Çirkin dil, Müslüman’ı Müslüman’a düşman etmiş. Çirkin dil, insanların başına mezhep kavgalarını bela etmiş. Çirkin dil, ırkçılık zehrini ruhlara şırınga etmiş.

Hâsılı kelam, madem insanlığa hizmet için soyunmuşsunuz, önce dilinizi medenileştirin, rakibiniz dahi olsa, meziyetlerini alkışlayınız, sadece doğruları doğru dille haykırınız. Yok, beceremeyecekseniz bozuk dilinizi alın rahatsız etmeyeceğiniz bir yere gidip, istediğiniz gibi kullanın. Zira emanet verilen dile, her söz söylettirilmez. Dilin, dilim, dilim olurum korkusu yoksa söylenen her söz sadece böler. Allah’ım dillerimize tövbe abdesti aldırt; güzel sözler söylettir...

Son olarak: Dil duvağını takmış, yüz görümlüğü istemeden güzel cümleleri en mahcup hali ile diziyorsa bayramlar düğünler hiç bitmez. Aşk, göz göze gelinen insanın kalp kapısını çalmak ise; konuşmalarda ki muhabbet dili de aklın kapısını açar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum