Caner KUTLU
Kaderin göze batan ışığı:Nurs
Kader bir hiçten her bir şeyi yaratmak demektir.. O kadar böyledir ki, çoğu, insan kaynağı anlayamaz, kavrayamaz.
Allah'ın kaderi bir kalemdir, her şey onunla yazılır kadar çabuk ve kolaydır. Kader kalemi ile Allah, her an dünyayı iğne deliğinden geçirir. Bir toz zerresinden ışık, bir göz yaşından elektrik, bir aklın ucundan dehayı yaratır. Bir bakmakta aşkı, bir dokunmakta imanı, bir harfte kitabı tamamlar.
Kaderi anlamanın gereği, eserden müessire yolculuktadır.
Allah'ın bir kaderini görmek istiyorsanız, önce yola çıkacaksınız... Dağlar arasından, vadilerin kıvrımlarından, dar yollarından geçecek; toprak üzerinde toz zerreleri gibi uçuşup, sağa sola savrularak yön bulmayı öğreneceksiniz.
Eğer bir söz, "Ben özgürlüğü bu dağlarda öğrendim" demişse, aynı dağlardan geçip özgürlüğü talim edeceksiniz. "Vadilerinde gezerken tanıdım" dediyse eğer, vadilerini gezerek tanıyacaksınız.
"Müküs'te cennet bir gözüyle dünyaya bakmaktadır, her sabah bir damla su bırakmaktadır" demişse, gün doğmadan sularına ulaşıp gözünün içine bakacaksınız (hatta biraz da batacaksınız).
Allah'ın bir kaderi çağırmışsa gideceksiniz...
Derin uçurumlar göreceksiniz, derin yaralar, derin çizgiler, derin korkular, derin açmazlar.. derin dereler, derin umutlar... Umutlanacaksınız...
Serin sular seyredeceksiniz.. Sıcak çorbalar içeceksiniz.. Sıcak selamlar alacaksınız.. Çayları kırtlama şekerlerle, dillerle, ağızlarla, sonra kelimelerle, sonra seslerle tatlandıracaksınız...
Henüz yenilenmiş tabelasıyla yeni dökülmüş asfalta gireceksiniz. Taze meyveler, sıcak karşılamalar, nasırlı ellerden dumanı üzerinde ekmekler alacaksınız. Ürkek bakışlı kız çocukları, taylar gibi zıplayan erkek çocukları sizi seyredecekler...
Başınız yukarı kalktığında yeşillikler, toprak evler, daracık patikalar.. sularla ıslanan ayaklarınıza değen topraktan, sonra çamurdan, sonra bir emrin değmesiyle bir sıvıdan, et parçasından, küçücük bir odacıktan, tandır başından, bir kutucuk içindeki iki kutucuktan, onların içindeki yedi ayrı kutucuktan, doğumdan, anne kucağından, isten kararmış duvarlardan, küçük bir pencereden, dünyaya açılan gözlerden, açıldığı gibi patlayan flaşlardan, herşeyi kaydeden bir müthiş hafızadan, pencere önündeki ağaçtan geçeceksiniz.
Pencerenin önündeki ağacın yapraklarından, her bir yaprağın keyfiyetinden, damarlarından, etraf çizgilerinden, şeklinden, renginden, sesinden, yere düştüğünde silinmeyen resimlerinden, herbir niteliğiyle kurulan bağlantılarından, ilişkiler yumağından, zekanın atılımlarından, zihnin dolaşımlarından, beynin kıvrımlarından.. ağacın altından geçen derenin suyundan, her geçişin sayısından, keyfiyetinden, geride bıraktığı ıslaklığın miktarından, yaratılıştan itibaren biriken suyun hacminden, ağaçlara yürüyen suyun yapraklarda bıraktığı mirasından, damarlarında dolaşan suyun izlerinden, her birinin farklarından bahsedecek bir küçük Said, dinleyeceksiniz.
Sıcak tandır ekmeğinin kokusunun, anne kokusunun, Mirza'nın, Abdullah'ın bir avuç toprağın içinde karışmış kemiklerini, bir emirle yeniden diriltilinceye kadar duayla beslemek, mezarlığın yamaçlarında bir büyük vahayı dünyada açtığı gibi cennette dahi açacak Olan'a el açıp yalvarmak isteyeceksiniz. .
Dar patikaları kullanarak ilk medresenin kapısını zorlamak, önce küçük pencere kenarlıklarına ateş koyup ısıtmak, dumanı gitmesi için dışarı çıkıp beklemek, sonra tekrar içeri girmek, kararmış duvarlarına beyaz bir el gibi dokunmak, ateşin nuruna. Nurun ateşine katılıp, ateşle nuru arttırıp.. nurla ateşi temizleyip kuvvet vererek davayı kaderin eline teslim edecek, çıkacaksınız...
O nurla, ateş size yol gösterecek...
O sönmeyecek kadere ait bir ışığı da Çigdem'in gözbebeğinde bırakıp ayrılacaksınız.
Müessiri orada resimleyecek, keyfiyetini eserinde tekrar okuyacaksınız...
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.