Kadınlarından uzak durmaya yemîn edenler için
Ayet meali
Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Bakara Suresi 226-232. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor
226 . Kadınlarından uzak durmaya yemîn edenler için dört ay beklemek (mecbûriyeti) vardır. O hâlde (bu müddet içinde kadınlarına) dönerlerse, artık şübhesiz ki Allah, Gafûr (çok bağışlayıcı)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir.
227 . Eğer boşamaya karar verirlerse, artık muhakkak ki Allah, Semî‘ (hakkıyla işiten)dir, Alîm (herşeyi bilen)dir.
228 . Boşanmış kadınlar ise kendi kendilerine üç hayız müddeti(1) beklerler. Artık (o kadınlar) Allah’a ve âhiret gününe îmân ediyorlarsa, (bir başkasıyla evlenmek için) rahimlerinde Allah’ın yarattığını (çocuk veya hayzı) gizlemeleri kendilerine helâl olmaz. Eğer kocaları (bu durumu) düzeltmek isterlerse, bu (bekleme süresi)nin içinde onları geri almaya daha çok hak sâhibidirler.(2) (Kocalarının) onlar üzerinde örfe uygun olan (haklar)ı gibi, onların da (kocaları üzerinde hakları) vardır. Fakat erkekler için onların üzerine bir derece (bir üstünlük) vardır. Allah ise, Azîz (dâimâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.
229 . (Ric‘î, dönüşü mümkün) boşama iki def‘adır; bundan sonra ya iyilikle tutmak veya güzellikle salıvermek vardır. Fakat onlara (mehir olarak) verdiklerinizden bir şey almanız size helâl olmaz; ancak (her iki taraf da) Allah’ın hudûduna (karı ile koca arasındaki haklara) riâyet edemeyeceklerinden korkarlarsa, müstesnâ! Bu yüzden (siz de bu ikisinin) Allah’ın hudûduna riâyet edemeyeceklerinden korkarsanız, (kadının boşanmak için kocasına) fidye verdiği o şeyde (mehrini veya daha farklı bir bedeli kocasına vermesinde) ikisine de bir günah yoktur. Bunlar Allah’ın hudûdudur; sakın onları aşmayın! Kim de Allah’ın hudûdunu aşarsa, işte zâlimler ancak onlardır.(3)
230 . Böylece (kocası) onu (iki hakkını da kullandıktan sonra üçüncü def‘a) boşarsa, artık bundan sonra (o kadın) ondan başka bir koca ile evlenmedikçe ona helâlolmaz. Bununla berâber (bu ikinci kocası da) onu boşarsa, Allah’ın hudûduna riâyet edeceklerini zannettikleri takdirde, artık birbirlerine dönmelerinde onlara bir günah yoktur. İşte bunlar Allah’ın hudûdudur, (ehemmiyetini) bilecek bir kavim için onları açıklıyor.
231 . Ve kadınları (ric‘î, dönüşü mümkün bir boşama ile) boşadığınızda, bekleme müddetlerinin de sonuna geldiklerinde, artık onları (ya) iyilikle tutun veya kendilerini iyilikle salıverin; yoksa (sırf) zulmetmeniz için zarar vermek üzere onları tutmayın!(4) Artık kim böyle yaparsa, o takdirde şübhesiz kendine zulmetmiş olur. Ve Allah’ın âyetlerini alaya almayın! Hem Allah’ın üzerinizdeki ni‘metini ve kendisiyle nasîhat etmek üzere size indirdiği Kitâb’ı ve hikmeti (kitabdaki hükümleri) hatırlayın! Artık Allah’dan sakının ve bilin ki, şübhesiz Allah, herşeyi hakkıyla bilendir.
232 . Hem kadınları (ric‘î, dönüşü mümkün bir boşama ile) boşadığınızda, bekleme müddetlerini de bitirdiklerinde, artık aralarında meşrû‘ olarak anlaştıkları takdirde, bu durumda kocalarıyla (tekrar) evlenirler diye onlara mâni‘ olmayın!(5) Bu, içinizden Allah’a ve âhiret gününe îmân etmekte olan kimselere, kendisiyle nasîhat olunan (bir emir)dir. Bu, sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Çünki (sizin için neyin daha hayırlı olduğunu, ancak) Allah bilir, siz bilmezsiniz.
1- Âyette bahsi geçen قُرُٓوءٌkelimesi, Ebû Hanîfe, Ahmed bin Hanbel ve birçok ulemâya göre hayız müddeti, Şâfiî ve Mâlikî’ye göre temizlik müddeti olarak tefsîr edilmiştir. (Kurtubî, c. 2/3, 113)
2- Her kadın, ric‘î talâkla boşanma hâlinde, iddet müddetinin sonunda nikâhını sona erdirme hakkına sâhibdir. Ancak kocası, o süre bitmeden dönme hakkını kullanırsa, karısının o hakkı sona erer. (Râzî, c. 3/6, 101)
3- İbn-i Abbâs (ra) şöyle demiştir: “Abdullah bin Übey’in kızı Cemîle, Resûlullah (ASM)’a gelerek, kocasından ayrılmak istediğini, onun dînî ve ahlâkî bir ayıbı olmadığını, fakat yüzü ve dış görünüşü i‘tibâriyle bir türlü alışamadığını, dolayısıyla bir mü’mine buğz ederek küfrân-ı ni‘mette (nankörlükte) bulunmaktan endişe ettiğini ifâde edince, Resûlullah (ASM): ‘Mehir olarak aldığın bahçeyi geri vermeye râzı olacak mısın?’ buyurdular. ‘Evet’ cevâbını alınca, Resûlullah (ASM), Cemîle’nin kocası Sâbit bin Kays (ra)’a hitâben: ‘Bahçeyi al ve hanımını bir talâk-ı bâin (tamâmen ayrılmak üzere yapılan boşama) ile boşa!’ buyurdular.” (İbn-i Kesîr, c. 1, 205)
4- İbn-i Abbâs (ra)’ın beyânına göre, bir adam âilesini boşar, sonra iddeti (üç hayız süresi) tamam olmadan evvel ona döner, sonra yine boşardı. Böylece ona zarar verip, müşkilât çıkarırdı. İşte bunun üzerine bu âyet-i kerîme nâzil oldu. (İbn-i Kesîr, c. 1, 210)
5- Ma‘kıl bin Yesar (ra) kız kardeşini, Abdullah bin Âsım (ra)’a nikâhlamıştı. Abdullah (ra) onu boşadı. Sonra iddeti içinde tekrar almaya tâlib oldu. Ma‘kıl (ra) buna rızâ göstermedi ve: “Allah hakkı için o artık sana dönmeyecektir!” dedi. Bunun üzerinebu âyet-i celîle nâzil oldu. (Celâleyn Şerhi, c. 1, 282)