Kapitalizme direnen 3 kadın ve 3 hastalık

Kapitalizme direnen 3 kadın ve 3 hastalık

Toplumlar için üç kemirgen hastalık olan cehalet, yoksulluk ve ihtilafı yenemedik. Yenemediğimiz gibi dozunu da artırdık

Birinci örnek:

Saliha yenge celeplik yapan (hayvan alıp satan) eşi Remzi'yi işe gönderirken şöyle uğurluyormuş, kendisi anlattı;

"Bey şimdi dağ köylerine gidip hayvan alacaksın. Onlar şehre uzun süre inmedikleri için ellerindeki hayvanların gerçek değerini bilmezler.

Sana ucuz fiyat söylerlerse sakın onların istediği fiyattan hayvan alarak mağdur etme.
Gerçek fiyatını sen onlardan daha iyi bilirsin.
Ucuza almaya kalkma.
Değerini ver öyle al.
Onları aldatırsan sana eve gelmek nasip olmasın"

***

İkinci örnek:
Komşuları anlattı.
Hatice teyze eşi Said ağayı tarlaya gönderdikten sonra o gelene kadar yemek dahil bütün işlerini bahçenin ortasında güneşin altında yaparmış.
Neden?
Eşi akşama kadar tarlada güneşin altında çalıştığı için evde gölgede oturmayı ayıp sayarmış.
Evde içeceği ayranı bile soğuk içmez, eşi tarlada sıcak içiyor diye ayranını güneşin altında ısıtıp içermiş.

***

Üçüncü örnek:
Annesi yeni aldığı mantoyu otobüs ile evine gelirken yanında oturan yoksul kadına hemen çıkarıp verecek kadar cömert.
Eşi maaşını almadığı için ay sonunda sıkışan Ayşe abla, borçlanarak ihtiyaç gidermek yerine evde ne varsa onunla yetinirmiş.
Cüzdanında kalan son 1 YTL ile bile pazara çıkıp iki kilo domatesle eve dönermiş.
Sadece 1 YTL ile pazara çıkan kadın gördünüz mü?
Bu yoksul bir kadın değil.
Ayağını yorganına göre uzatan bir ev kadını.
Borçla yaşamaktan kaçtığı için kredi kartı kullanmıyor.
Eşi maaşı getirdiğinde ilk işi elektrik, su, doğalgaz, telefon ve kirayı ödemek.
Sonra eline ne kaldıysa onunla geçiniyor.

***

Bu kahraman kadınlar çevreleri tarafından nesli tükenmiş olarak vasıflandırılıyor.
Hiçbiri hayali değil.
Biri hariç halen ikisi yaşıyor.
Kurumları ve şirketleri ayakta tutan bu özellikleri kaybettik biz.
Halife olarak gönderildiğimizi unuttuk.
Sürekli krizlere girmemiz o yüzden.

3 hastalık

Son yüzyılda kendi yürüyüşümüzü bıraktık ama özendiğimiz başkasının yürüyüşünü de öğrenemedik ve kaybettik.
Krizlere direnemeyişimizin en önemli nedeni kimlik bunalımı ve insan olmayı öğrenemeyişimiz.
Sorunumuz büyük,
Toplumlar için üç kemirgen hastalık olan cehalet, yoksulluk ve ihtilafı yenemedik.
Yenemediğimiz gibi dozunu da artırdık.
Çünkü hastalığı teşhis edemediğimiz için tedavisini de yapamadık.

Yeni Şafak yazarı Yaşar Süngü'nün yazısı BASINDAN SEÇMELER'de