Karantinanın atmosfere etkisi beklendiği kadar olmadı
Küresel çaptaki karantina önlemleri nedeniyle sera gazı emisyonu azaldı. Ancak beklenildiği kadar büyük bir etki yaratmadı. Atmosfer sıcaklığını yükselten sera gazları artmaya devam etti.
Koronavirüse karşı küresel çapta önlemler alındı. Karantina uygulamaları yapıldı. Seyahatler sınırlandırıldı. Endüstriyel üretim yavaşladı. Tüm bu gelişmeler sera gazı emisyonunu da hava kirliliğini de azalttı. Ancak Dünya Meteoroloji Örgütünün yayımladığı Sera Gazı Bülteni’ne göre tüm bunlar, uzun vadeli grafiğe sadece küçük bir düşüş olarak yansıdı.
Yine bültendeki geçici tahminlere göre, 2020’de karbon emisyonlarında yüzde 4,2 ila 7,5 arasında azalma bekleniyor. Sera Gazı Bülteni’nde açıklanan verilerin ne anlama geldiğini Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Meteoroloji Laboratuvarı Başkanı Prof. Dr. Adil Tek, TRT Haber’e anlattı.
“Sera gazları rekor düzeye çıktı”
Prof. Dr. Adil Tek raporu şu sözlerle analiz ediyor: “COVID-19’dan dolayı endüstriyel bir yavaşlama oldu. Atmosferde karbondioksit salımı artmaya devam etmedi, aynı seviyelerde kaldı. Rapora göre COVID-19’dan dolayı ortaya çıkan yavaşlama atmosferde meydana gelen aşırı hava olaylarını, deniz seviyesinin yükselmesini, sıcak hava dalgalarını ve fırtınaları sınırlamadı. Evet, bir yavaşlama oldu ama atmosfere çok büyük bir etkisi olmadı.”
Prof. Dr. Tek, yaklaşık bir senedir günlük hayatta ve endüstrideki yavaşlamanın atmosferin geleceğine bu kadar az katkıda bulunmasının nedeni için “Karbonun, atmosferi oluşturan diğer bileşenlerin bir döngüsü var. Bunları üst üste koyduğunuz zaman bir yıl çok uzun bir süre değil” diyor. Ardından sözlerini, “Atmosferdeki sıcaklıkları artıran ve deniz seviyesinin yükselmesine neden olan, sera gazları rekor düzeye çıktı. Özellikle karbondioksit PPM değerleri 410’lara yükseldi. Son 4 yılda da yaklaşık 10 PPM’lik bir artış var. Bu çok yüksek bir rakam” şeklinde sürdürüyor.
Fosil yakıtların atmosfere etkisi
Prof. Dr. Adil Tek, sera gazındaki artışın sebebinin, dünyanın enerji ihtiyacının artmasıyla ilgili olduğunu söylüyor ve “Enerji pazarında yüzde 80 fosil yakıtlar bulunuyor, yani karbon kökenli yakıtlar” diyor. Prof. Dr. Tek, dünyanın henüz fosil yakıtlardan kurtulamamasının önemli olduğunu vurguluyor:
“Temiz dediğimiz doğal gaz bile karbon kökenli yakıt. O enerjiyi tüketiyoruz ve sera gazını artırmaya devam ediyoruz. Dünyanın enerji talebi artmaya devam ettiği sürece karbondioksitin önünü kesemeyiz.”
Dünyanın geleceği için yenilenebilir enerji kaynakları büyük önem taşıyor. Ne var ki bu tip enerji kaynakları yeterli miktarın uzağında. Prof. Dr. Adil Tek, “Karbondioksitin atmosferdeki miktarı gittikçe artmaya başlayacak. Şu an enerji üretmek için ağırlıklı olarak karbon kökenli yakıtlar kullanılıyor. Diğer yüzde 20’lik alanda da yenilenebilir enerji kaynakları var. Ancak bunlardan elde edilen yakıt dünyanın enerji ihtiyacının büyük bölümünü karşılayabilecek düzeyde değil” diyor.
Yağışların karakteri değişti
Atmosferde artmaya devam eden karbondioksit sonucu sıcaklıklar yükseliyor. Prof. Dr. Tek, iklim değişikliğine bağlı meteorolojik afetlerin daha fazla görüleceğinin altını şu sözlerle çiziyor:
“Bu doğal afetler önceden de oluyordu. Ama bunların sıklığı artmaya başladı. Yağışların karakteri değişti.”
Konunun çözümünün atmosfere salınan karbonun tekrar yeraltına dönmesinde olduğunu belirten Doç. Dr. Tek, “Ormanlar, karbondioksiti tekrar yere döndürecek en önemli mekanizma” şeklinde konuşuyor ve ekliyor:
“Dünyada bir bilincin oluşturulması gerekiyor. Bizim bireysel olarak da yapabileceğimiz şeyler var. Örneğin tüketimi azaltmamız gerekiyor.”
TRT HABER
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.