Risale Haber - Haber Merkezi

Risale Akademi Kastamonu Lahikası Müzakereleri'nin yedincisini dün Ankara Merkezi'nde gerçekleştirdi. 25 Ekim 2014 tarihinde Kastamonu'da yapılan Kastamonu Ağabeyleri paneliyle başlayan Kastamonu Lahikası çalışmalarına devam eden Risale Akademi sempozyum müjdesi verdi. 

Kastamonu Lahikası Müzakerelerinin yedincisinde açış konuşması yapan Risale Akademi Kurucu üyesi İsmal Benek; süreç hakkında bilgi verirken 17-19 Nisan 2015 tarihinde yapılması planlanan Kastamonu Lahikası Sempozyumunun da müjdesini verdi. 

Benek'in açış konuşmasından satır başlıkları şöyle:

HAZA MİN FADLİ RABBİ!

Risale Akademi'de yedinci haftasını dolduran Kastamonu Lahikası Müzakereleri, tüm hızı ve güzelliğiyle devam ediyor. Program sorumlusu Mehmet Şahin hocamızın Karadeniz evladı olmanın kendisine kazandırdığı hayırda inat meziyeti, yorulmak nedir bilmeyen bazı maratoncu seminercilerimizi bile yorsa, lahikaların yüzde sekseni birebir müzakere edilebildi.

Haza Min Fadli Rabbi! 
Seminercilerin yanı sıra katılımcıların katkısı da müzakereleri ayrıca zenginleştiriyor. Her anı kayıt altına alan "kamera kardeşimiz" ile notlarını sizlerle paylaşan müdakkik ve muhtereme yazarlarımız da.

Ayrıca, zihnin depoladığı bilgileri hayatına taşıyıp sonradan metin yazan veya tasnifi için gayret eden araştırmacılarımız var.

Aslında en başında, bu kadar geniş planlanmayan bir faaliyetin içine girdikçe Lahika Müzakerelerinin kendisini nasıl bereketlendirdiğini bizzat yaşıyoruz.

Risale Akademi'de Kastamonu gündemini başlatan vesile, üç ay önce yapılan Kastamonu Ağabeyleri Paneli oldu. Rahmetli Badıllı Ağabeyimizden, sağlığında katıldığı bu panelde, Taşköprülü Sadık Ağabey için  yola çıktığını ve O'nu anlatmaya kilitlendiğini panel sürecinde öğrenecektik. Taşköprülü Sadık Bey’in ismini zikrettiği ilk anda ağlamaya başlaması bütün salonun şehadetiyle herkesi ihtizaza getirmişti. Orada Kastamonu Ağabeylerinin şahsında bütün saffı evveli idrak etmenin yoğunluğu, şehrin Osmanlı beyefendisi ile dolu kimyası bize şevk katmıştı.

Himmet hocamızın bir sevgiliyi anlatır gibi, bir ağabeyden bahseder gibi Ayetül Kübra'yı anlatması,

İhsan ağabeyimizin raflardan indirip, İnebolu'da yeni tezekkürlerle hazırladığı İnebolu destanları dosyası,

Rafet Ağabeyimizin kemal-i hahişle anlattığı saff-ı evvel ağabeylerden Mehmet Feyzi Efendi, 

Ve Badıllı Ağabeyin müdellel, belgeli ve gözyaşları ile sulanan Sadık Bey ve Üstad hasreti gerçekten yaşanmaya değer karelerdi.

İşte ne olduysa bundan sonra oldu. Akademi'nin Ankara ekibi adeta bir patlama yaşadı. Akademi, iki hafta boyunca Badıllı ağabeyle bereketlendi ve ardından iki aydır devam eden seminerler maratonu süreci hala  devam etmekte. 
Şu ana kadar 140'a yakın mektup müzakere edildi. Bazı eğitimciler  powerpointle çalıştı. Bazı yazarlar hikayeleştirdi. Bazı seminerciler tablolaştırdı. Bir başka bakış açısı ile tasnif edildi. Akademik analizler aralara serpişti. Kavramlar, isimler, mekanlar, tarihi arka planlar, açık ve gizli mesajlar anlatıldı, yazılı hale geldi.

Mütevazı ve  gönülerin birbirini ısıttığı bir iklimde  Ankara kışını/karını eritti.

Yetmedi, Sempozyumu gündeme geldi. Nasipse 17-19 Nisan 2015 tarihinde Kastamonu Lahikası Sempozyumu yapılacak. Altyapı çalışmaları neredeyse tamamlandı. 

Haza Min Fadli Rabbi!
Görünen o ki, bizim Mehmed'in inadı inat, seminerler bitene kadar, bir ay daha bu cehd-i gayret dükkanındayız.

Sizleri de bekleriz dostlar. Bir internet kadar yakınız.

Şimdiden açık davetiyemiz, her nur talebesi aziz insanın bir mektup üzerine çalışmasını, metin yazmasını ve görüşlerini Risale Akademi'ye ulaştırmasını bekliyoruz.

Bunları düzenleyelim, takviyeler yapalım, sizlerle birlikte lahikaların lahikaları çıksın yeni kuşak için. Çağın vicdanına kayıtlar geçelim hep birlikte.

Ruhu aslinin esasları çerçevesinde istişare ve müzakerenin kalitesi ile… 

Anadolu medresesi bu vesileyle şevk mecralarına aksın.

İmanın hayatla birlikteliğinde Risale pratikleri ve hizmet esasları indi ve şahsi tasavvurlardan ve konjonktürel yaklaşım ve konu/gündemlerden hakiki ve derin mecrasına aksın.

Buyurun müzakereye…

Herkes mektubunu seçsin. Her mektubu onlarca arkadaş seçme hakkını kullandıktan sonra, her mektup için onları bir araya getirip, her mektuba ayrı bir ortak akıl müzakeresi ya da dilimize düşen ifadeyle “çalıştayını” yapalım.

Bu hayalleri gerçeğin arkadaşı yapıp, gaye-i hayal muştusu ile "Evet bende varım" diyenlere selam olsun.

Bizi hayal görenlere de... 

Gerçekten hayaliz, faniyiz ama baki bir hakikatin gölgesi bile canlarımıza, gönüllerimize yetti.

Haza Min Fadli Rabbi!