Kim çözüm sürecine zarar verirse toplum cezalandırır
Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu Bölgesi üyesi Abdurrahman Kurt, Cizre’de PKK’lıların yok kontrol görüntülerinin çözüm sürecine zarar verici ve irite edici olduğunu söyledi.
Gözde Uluçay'ın haberi:
Kurt, “. Barış süreci ana muhatapları tarafından sahiplenilen bir süreçtir. Bu sürece zarar verecek herkes bizzat toplum tarafından cezalandırılır.” dedi.
Başbakan Erdoğan ile Akil İnsanlar Heyeti arasındaki toplantıya katılmak için Dolmabahçe’deki Başbakanlık ofisine gelen Abdurrahman Kurt, basın mensuplarının sorularını cevapladı. Cizre’de PKK’lıların yok kontrol görüntülerinin medyada yer almasının sorulması üzerine Kurt, “Bu tür görüntüler çalışmalarımıza zarar verir. İrite edici bir faaliyet. Biz bir Ergenekon’dan bahsettik. Bu Türkiye’de bürokrasiye yerleşmiş bir Ergenekon olarak karşımıza çıktı. Muhakkak Kürt, Türk, İslamcı, sağcı, solcu ayakları vardır. Bunların hepsinin farkındayız. Barış süreci ana muhatapları tarafından sahiplenilen bir süreçtir. Bu sürece zarar verecek herkes bizzat toplum tarafından cezalandırılır. Kürtlerin yaşadığı bölgelerde barış için büyük bir heyecan var. Bu umudu kim zarar verirse bu insanların hem dünyasına hem de ebediyetine zarar verecek mahiyette büyük bir tepkiyle karşılanır.” açıklamasını yaptı.
Ergenekon davasındaki karar ile çözüm süreci nasıl etkilenir?” sorusuna Kurt, “Ergenekon davası bana göre Türkiye’nin kendi içini temizlemeye dönük bir harekettir. Türkiye’nin vesayet sistemi belki sorunların anasıydı. Ergenekon vesayet sistemiyle ilgilidir. Ana eksen vesayet sisteminden kurtulmakla ilgilidir. İçinde çözüm süreci olur başka süreç olur. Dolayısıyla Ergenekon bunların çok üstünde bir yere sahiptir.” cevabını verdi.
‘ARIZALI BİR YÜZYIL GEÇİRDİK’
Abdurrahman Kurt, bugünkü toplantı hakkındaki görüşlerinin sorulması üzerine şu açıklamayı yaptı: “Yeni bir bin yılın kapısındayız. Arızalı bir yüz yıl geçirdik. Bununla yüzleşmemiz gerekiyor. Bununla yüzleşmek için sahada gördüklerimizi buraya yansıtmaya geldik. Kürt sorunu, Alevi sorunu, başörtüsü sorunu gibi birçok soruna isim koyduk. Aslında bu sorunların özeti bir devlet yönetim sorununun olduğuydu. Bu yönetim sistemini nasıl düzeltebiliriz? Bununla ilgili çalışmalar yaptık. Bir şehre gittiğimizde Türkiye’nin özeti olan insanları ilk defa bir araya getirdik. Beraber yaşadıkları halde bir birlerinin farkında olmayan o insanların bir birlerinin farkına varmasını sağladık. Kimisi kızıyordu ‘siz akil insan yani akıllı da biz akılsız mıyız?’ diye soruyorlardı. Hayır dedik, sizden akıl almaya geldik dedik. Ve onlara şu soruyu sorduk; siz Türkiye’yi yönetseniz bize hangi yolu gösterirsiniz? Bu sorularının cevabını buraya getirdik. Ortak yaşam iradesi bu kadar güçlü iken bu ülkeyi bir birinden razı bir şekilde yaşamak için nasıl yönetirsiniz? sorusunun cevabını aramaya gittik.”
Bazı akil insanların istifa ettiği yönündeki haberlerin hatırlatılması üzerine Kurt, “İstifa herkesin kendi şahsi değerlendirmesi. Benim şahsen değer verdiğim insanlardır, onlardan açıklama yapması istenebilir. Bu heyette yer alan insanlar aynı düşünceye sahip insanlar değildi. Hepimizin ortak noktası; bu ülkeye özgürlük gerekiyor, daha ileri bir demokrasi gerekiyor. Bu ülkenin insanı birlikte üretmek, ürettiğini birlikte tüketmek, tüketirken bir birinden razı olmak adına gerçekten çok heyecanlı ve herkes hizmet etmek adına sırada bekler. Bu konuda başka insanlara da görev verilebilir ama ülkemizin onarılacak çok yarası var. Düşünceleri ve tespitleri getirdik, yol haritasında ne çıkar bunu bilemiyoruz. Arızalı dönemde diaspora ile ilgili birçok insanımız sürgüne gönderildi. Şivan Perwer gibi insan yıllarca kendi memleketinden uzakta yaşamak zorunda kaldı. Cinnet aklıyla yönetilmiş bir devlete karşı reaksiyon da sert oldu. O sert reaksiyonlarda küskünlükler oluştu. Şimdi o inşalara gidip ‘Bu Türkiye artık o sizin bıraktığınız, kovulduğunuz ya da kaçtığınız Türkiye değil’ demek gerekebilir.” ifadelerini kullandı.
Cihan