Kim şükrederse, ancak kendisi için şükretmiş olur

Kim şükrederse, ancak kendisi için şükretmiş olur

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Lokman Sûresi 12-13. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor

12 . And olsun ki, Lokmân’a: “Allah’a şükret!” diye hikmet verdik. Ve kim şükrederse, artık ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, hiç şübhesiz ki Allah, Ganî (hiçkimsenin şükrüne muhtaç olmayan)dır, Hamîd (hamd edilmeye yegâne lâyık olan)dır.

13 . Ve bir zaman Lokmân oğluna, kendisi ona nasîhat ederken şöyle demişti: “Ey oğulcuğum! Allah’a şirk koşma! Muhakkak ki şirk, gerçekten (pek) büyük bir zulümdür!” (*)

(*) “Evet küfür, mevcûdâtın (varlıkların) kıymetini iskāt (düşürme) ve ma‘nâsızlıkla ittihâm ettiğinden (suçladığından), bütün kâinâta karşı bir tahkîr ve mevcûdât âyinelerinde (varlıklar üzerinde görünen) cilve-i esmâyı (Allah’ın isimlerinin tecellîlerini) inkâr olduğundan, bütün esmâ-i İlâhiyeye karşı bir tezyif (aşağılama) ve mevcûdâtın vahdâniyete (Allah’ın birliğine) olan şehâdetlerini reddettiğinden, bütün mahlûkāta karşı bir tekzîb (yalanlama) olduğundan; isti‘dâd-ı insânîyi (insanın kābiliyetlerini) öyle ifsâd eder (bozar) ki, salâh (iyilik) ve hayrı kabûle liyâkati kalmaz. Hem bir zulm-i azîmdir (büyük bir zulümdür) ki, umum mahlûkātın ve bütün esmâ-i İlâhiyenin (Allah’ın isimlerinin) hukūkuna bir tecâvüzdür. İşte şu hukūkun muhâfazası ve nefs-i kâfir (kâfir olan şahıs) hayra kābiliyetsizliği, küfrün adem-i afvını (affedilmemesini) iktizâ eder (gerektirir). اِنَّ الشِّرْكَ لَظُلْمٌ عَظ۪يمٌ [Muhakkak ki şirk, gerçekten (pek) büyük bir zulümdür!] şu ma‘nâyı ifâde eder.” (Zülfikār, 10. Söz, 35)