Kimse Osmanlıca hakkında endişeye kapılmasın
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Prof. Dr. Mustafa İsen, kimsenin "Osmanlıca'ya yeniden mi dönülüyor" şeklinde bir endişeye kapılmaması gerektiğini belirtti
Antalya Büyükşehir Belediyesince Antalya Kültür Merkezi'nde Yeni Türkiye Buluşmaları kapsamında "Osmanlı'yı Anlamak Konferansı" gerçekleştirildi.
Konferansta konuşan İsen, Türkiye'de son yıllarda tarihe karşı olağanüstü ilgi gösterildiğini söyledi.
Tarih kitaplarının çok sattığını, tarihi dizi ve filmlerde artış gözlendiğini anlatan İsen, toplumun bulunduğu nokta itibarıyla tarihine, kültürüne yönelik bir beklentinin oluştuğunu kaydetti.
Türkiye'de insanların bir kutuplaşma ve güven bunalımı içerisinde bulunduğunu ifade eden İsen, insanların "Ne oluyor" gibi bir endişeye kapılmaması gerektiğini, tarihe yönelmenin toplumun sağlıklı bakış açısının yerli yerine oturması açısından önem taşıdığını dile getirdi.
İsen, Osmanlı Devleti'nin dünya medeniyetine ciddi katkılarda bulunduğunu vurgulayarak, bugünlerde "cadı kazanı" olarak tabir edilen coğrafyada Osmanlı'nın farklı toplumları 600 yıl bir arada tutmayı başardığını hatırlattı.
Osmanlı'nın farklı toplumların etnik kimliklerine, dillerine ve dinlerine müdahale etmediğine dikkati çeken İsen, şöyle konuştu:
"Osmanlı bu çeşitliliklerin üzerine temel prensipler koydu. Adalet gibi... Böyle bir yaklaşımla bölgelerin iktisadi kalkınmalarına imkan hazırlayacak bir çerçeve ortaya koydu. Osmanlı, Selçuklu Devleti'nden aldıklarını bir üst noktaya taşıdı. Cumhuriyet döneminde de Osmanlı'dan aldığımız birikimi bir üst noktaya taşıma, yaşadığımız çağın teknik imkanlarını toparlayarak bir üst akla doğru taşıma gibi sorumluluk içerisindeyiz. Taklit demiyorum. Dünyanın hiçbir yerinde taklitle yeni bir yapı kurulamaz. Bu, bize ayakbağı olmanın ötesinde başka bir fonksiyon yüklemez."
Osmanlıca'nın liselerde öğretilmesi kararı
İsen, Osmanlıca'nın Osmanlı Türkçesi denilen hadisenin kısaltılmış şekli olduğunun altını çizerek, şunları kaydetti:
"Osmanlıca, Türkçe'dir. Bugün Latin alfabesiyle yazdığımız yazı gibi Türkçe'nin Arap alfabesiyle ifade edilmesinden ibarettir. Büyük bir birikimin zapturapt altına alındığı bir alfabedir. Osmanlıca'yı Türkiye'de en iyi bilenlerden birisiyim. Kimsenin 'Osmanlıca'ya yeniden mi dönülüyor' şeklinde endişeye kapılmasının anlamı yok. Böyle bir şey yok. Sadece tarihimizde var olan bilgi birikimini bu yolla elde etmiş olursunuz. Bundan korkacak, endişe edilecek bir şey yok. Her insan için en kolay alfabe, öğrendiği ilk alfabedir."
Osmanlıca'yı iyi bilmesine rağmen kendisi için en kolay alfabenin Latin alfabesi olduğuna işaret eden İsen, "Toplumun başka bir düşünceye kapılmadan böyle bir yaklaşımı değerlendirmesi lazım. Toplumların kültür değişimi dönemlerinde yanlış sayılabilecek hususlar vardır. Dünyanın her yerindeki kültürel değişimlerde aydınlar bunu yumuşatır ve düzeltirler" dedi.
Türkiye'nin şanssızlıklarından birinin zamanın halkının yumuşattığı konuları bazı aydınların sivriltmeye devam etmesi olduğunu dile getiren İsen, bir dönem de tarihi eserlerin üzerindeki kitabelerin kaldırılması için mevzuat düzenlemesi yapıldığını ve uygulamaya girdiğini belirtti.
O dönemde bazı yazıların alçıyla kapatılarak muhafaza edildiğini anlatan İsen, "İstanbul Üniversitesinin giriş kapısındaki tuğra da bunlardan biridir. Üniversitenin rektörlüğü 6-7 ay önce bu alçıyı kaldırdı ve altından tuğra çıktı. Bir grup kanunlara aykırı olduğunu belirterek mahkemeye başvurdu. Bir tuğranın oradaki abideyi estetik bakımdan güzelleştirmenin ötesinde kime ne zararı var" diye konuştu.
aa
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.