Hüseyin EREN
Kırmızıdan yeşile okuma serüveni
Kastamonulu Mehmet Feyzi Efendi çay için “kalbin üzerindeki yağı eritir, hazmı kolaylaştırır, midede hazım biteceği zaman mide bir koku neşreder demli çay içildiği zaman o kokuyu giderir. Çayın zihni tembih edici özelliği vardır, zihne uyanıklık verir” der.
Kırmızı kitap okuyup kırmızı çay içenlerin tiryakilikleri belki bundan belki başka sebeplerden geliyor. "Kahve içip Risale okuyanlar" diye deyim çıkmadı henüz; demek böyle bir gelenek oluşmadı!
Çay tahtını koruyor Risale okuma aynı heyecan ve sürekliğini sürdürüyor mu tartışılır! Okumak, anlamlandırmak, hayata taşımak, çayı demlemek ve içmek, içirmek gibi! Çoğunlukla evet demek güç, azlar demli çay içip dem ve damarlara işlercesine okuyor.
Sohbet arası çay, tadı unutulur şeylerden değil, ne var ki salgınla ona da ara verdik. Sanal sohbet yoktan iyidir, lakin "yüz yüze-gönül gönüle"yi tutmuyor, sirayet ve inikâs gerçekleşmiyor. Çay yudumlar gibi feyiz yudumlanmıyor!
Epey yıl önce mahalli bir sohbette bir ağabey “bilseniz ki şekersiz çay ne tatlı” demesi ile şekeri bıraktım hakikaten çayın tadına vardım, fakat Risale okumanın tadına vardığımı aynı rahatlıkla söyleyemiyorum!
Bursa’nın ağabeyi Ali Çakmak ağabeyle beraber çay içtikten sonra, bardağın dibinde kalan az kısmı göstererek "niye içmiyorsun" dedi. Bitirme sünnetini hatırlattı, o günden beri bardağı mümkün olduğunca bitiririm.
Okumak, sünneti hayata taşımak, örneklikle göstermek, hatırlatmak, şimdilerde çok olan şeylerden değil. Çay içiyor, sohbet ediyoruz. Ne konuşuyor, çayı nasıl içiyoruz? Dış dünyayı rasat edeceğimize kendi röntgenimize baksak durumumuzu net göreceğiz.
Zihin karışık, kalp karışık, ne çayın tadını alıyor, ne sohbetin, ne de okumanın. Uyduruktan zevk ve ihtiyaçlar acil olmuş!
Barla’da katran ağacının üstünde okusa, çınar ağacında sabahlasa, mescitte mukim olunsa, üstüne üstlük üç öğün demli çay içse, zihni ve kalbi arınma yoksa zor! Böylesi okuma arınma vesilesi oluyorsa ne ala!
Mehmet Feyzi Efendi gözü kuvvetlendiren şeylerde bahsederken, “Kur’an’ı bakarak okumak, berrak suya bakmak, yeşile bakmak” diyor.
Zahir böyle batında öyle, Kur’an’ı berrak zihinle derinlemesine okumak, gerçek hayata, hayatın rengine yeşile ulaştırır, gönül gözü okuma kadrince açılır, cenneti gönlünde hisseder!
Kırmızdan yeşile, göz gönül meselesi…
Şekersiz şöyle demli bir çay, bardağın dibinde kalmamasına içmek…
Mehmet Feyzi Efendiye, Ali Çakmak ağabeye, bütün Risale-i Nur talebelerine, ümmet-i Muhammed’e rahmet olsun.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.