Korona günlüğü -II

Dücane döndü. Kitabımızı almış ve okumuş. Şöyle yorumladı: “Kitabınızı aldım ve mütalaa ettim, iki sözcükten fazlasını haketmiyor: çok yazık!” Aslında şaşırmadım çünkü buna benzer şeyle söyleyeceğini tahmin ediyordum. Kitaptaki bazı eleştiriler bayağı kızdırmış olmalı. Ama kitap hedefine ulaştı. Muhatabı aldı, okudu, yorumladı ve döndü. Bakalım tarafsız okuyucular ne diyecek. Kibrin abidesi bir şahsiyet için serapa medhiyeler dizecek değildim. Elbette beni tebrik etmesini beklemiyordum ama birkaç kelam daha edebilirdi. Beni herhangi bir talebesi gibi zannetti. Kitabın övgülerden ibaret olduğunu sandı. Yanıldı ama. Eleştiren eleştirilmeyi de göze almalı buna olgunlukla tahmmül etmesini bilmeli.   

Tanrı mütemadiyen medhiye ister hakkıdır, çünkü her şeyden münezzeh olan tanrıdır. Peki kaba balçıktan yaratılmış aciz bir insan neden mütemadiyen tanrı gibi medhiye ister? Egoizma patlaması…Mustafa Öztürk’ü ondan çok daha ağır eleştirmeme rağmen böyle bir tepki vermemişti. Fıtratlar farklı belki de. Ama yine de tepkisi yaraladı Dücane’nin. Bu kadar olmamalıydı, en azından verdiğim emek için dil ucuyla, kerhen bile olsa teşekkür etmeliydi. Herkes ahlakını konuşturur, kendine yakışanı yapar. Arkadaşın biri çok sevinmelisin çünkü ülkenin tek filozofu tenezzül edip dönmüş sana, bu büyük bir nimet diyebiliyor. Neyse, gerçeklere dönelim.  

Korona devam ediyor. Vak’a sayısı her geçen gün artıyor. Bazı yerler karanti altına alındı. Şehr-i Urfa’da da birkaç yer karanti altında. Dünya alarmda. Süper güçler çaresiz. Hastaneler dolup taşıyor. Sağlık çalışanları çocuklarına sarılamıyor. Pandemi bütün dünyayı kasıp kavuyor. Kara korona kara vebaya dönüşmez inşaallah. Savaştan daha berbat bir hal. Cumalar, vakit namazları, her türlü toplantı askıda hala. Günlerdir yaşlı annemi ziyarete gidemiyorum. Ölen birine bir taziye dahi yapılamıyor çünkü bütün taziye evleri kapalı. Koronaya yakalanmış bir kadının son anlarını izledim, görüntüler yürek paralayıcıydı. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak diyor uzmanlar. Bu günler biterse bir milat olacak gibi. Koronadan önce, koronadan sonra.            
Belki koronanın kendisi değil ama yaşattığı psikoloji yetiyor her şeye. Her an ölümcül bir hastalığa yakalanma korkusu içinde yaşamak ne kötü! İnsanlar panik içinde değil, çünkü panik bir kibir belirtisidir. İnsanlar sadece şaşkın ve çaresiz. Böyle zamanlarda insanlar kaybeder ama en fazla kazanan edebiyat olur. Camus’un Veba’sı, Mârcuez’in Kolera Günlerinde Aşk’ı. Ama dünya aşka doymuş sanki. Şimdi bile dünya ölçeğinde korona kıyametini konu alan onlarca kitap piyasaya çıktı. Bunlar ne zaman yazıldı, nasıl yazıldı, kim yazdı bilen yok. Her şey bir sektör. Modern zamanlarda aşk bile rağbet görmüyor artık. Bilim kurgu, fantazya, gerilim en fazla revaçta olan şeyler. İnsan insanlıktan çıkıyor, tabii olanı tabii görmüyor. Edebiyatın kadim konuları ölmek üzere.

Bir zamanlar kara vebadan yaklaşık elli milyon insan can verdi. O dönemde dünya nüfusu yaklaşık iki yüz elli milyondu. Eğer tez zamanda bir çare bulunmazsa koronanın akıbeti Allah korusun veba gibi olabilir. O dönemin elli milyonu günümüzün iki milyarına tekabül ediyor. Bu bir felaket tellallığı gibi gelebilir ama durum çok ciddi ve maalesef böyle. Tarihte o kadar acı sahneler ve olaylar var ki on beş gün öncesinden hiç kimse onların olabileceğine ihtimal vermezdi. Her şeye rağmen, rezilce bile olsa yaşamak, yaşamda kalmak, yaşama tutunmak çok güzel ve özel bir duygu. 

İnsan çok trajik bir varlık. Öleceğinin farkında olan tek canlı. Bilincin belki de en sevimsiz tarafı bu. Farkındalık, fark etmek, farkında olmak. Elinde olmayarak geliyor bu dünyaya ve yine elinde olmayarak gidiyor bu dünyadan. Cebri bir yolculuk. Bu trajediyi yaşanabilir ve katlanabilir bir hale getirmek için bin yıllardır çare arıyor ama bulduğu çarelerin hemen hepsi teselli ve umut dışında bir işe yaramıyor. Hepimiz bir parça Kral Oidipus gibiyiz. Kaderin üstündeki kaderin mahkumu. Din ölüme ve sonrasına anlam verir. Verdiği anlamın gerçekliğini ölen kişiden başka hiç kimse gerçekten bilemez. Bilim ölmeyenleri kurtarır ya ölenleri? Onların din dışında hiçbir kurtarıcısı ve tesellicisi yok. Onun için dinden başka hayata sahici bir anlam verebilen hiçbir ideoloji yok.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum