Kudüs'teki Osmanlı mirasında 470 yıldır çorba kaynıyor
Osmanlı, Kudüs’ü, hâkimiyeti altına aldığı 1516’dan itibaren sayısız mimari ve kültürel eserle donattı. Kanuni’nin 46 yıllık saltanatı ise kutsal şehrin altın yılları olarak kayıtlara geçti
Osmanlı İmparatorluğu, Kudüs’ü hâkimiyeti altına aldığı 1516’dan itibaren sayısız mimari ve kültürel eserle kutsal şehri donatmaya başlamıştı. Ayrıca kurulan vakıflar yoluyla Kudüs ve çevresindeki muhtaçlar gözetilmiş, yolcular ve hacılar için her türlü konfor sağlanmıştı. Aynı zamanda şehir surlarını da yaptırarak tarihe adını yazdıran Kanuni Sultan Süleyman’ın 46 yıllık uzun saltanatı ise, Kudüs’ün her açıdan altın yılları olarak kayıtlara geçti. Kanuni büyük bir imar ve restorasyon seferberliği başlatırken, eşi Hürrem Sultan da Kudüs’te kendi adıyla anılan ve bugün hâlâ yaşayan meşhur imareti tesis etti.
Kudüs halkının “Haseki Sultan Tekkesi” olarak bildiği kurum, 1552’den günümüze, tam 470 yıldır şehrin tarihinin ayrılmaz bir parçası olmaya devam ediyor. Mescid-i Aksa’ya birkaç dakika mesafede bulunan imaretin bulunduğu sokak “Tekke Yokuşu” adıyla anılıyor.
OSMANLI YILLARI
Haseki Hürrem Sultan, özel bir vakfiye düzenleterek kuruluşunu resmileştirdiği imareti için çok sayıda akar ve arazinin gelirini bağışlamıştı. Yapılan hizmetlerin kesintiye uğramamasını isteyen Haseki Sultan, Kudüs’te bir hamam yaptırarak, buradan elde edilecek bütün kazancın imarete aktarılmasını sağladı. Ayrıca Anadolu’daki bazı kasabaların vergileri de aynı şekilde doğrudan Haseki Hürrem İmareti’nin kasasına bağlandı. Böylece Osmanlı yüzyılları boyunca imaretin ayakta kalması sağlandı.
İŞGALDEN SONRA
İsrail’in 1967’de Kudüs’ü işgaliyle birlikte, Haseki Hürrem İmareti’nde kısa süreli hizmet kesintisi yaşandıysa da, yerel halkın gayretleriyle faaliyetler yeniden başlatıldı. Ürdün Krallığı’nın müdahalesi sonucu imaretin yönetimi resmî bir prosedüre tabi kılınırken, Kudüs eşrafı hizmetlere sahip çıkarak imaretin kapanmamasını sağladı. Günümüzde, yüzlerce Kudüslü aile imaretten günlük sıcak yemek temin etmektedir. İmarete gelir getirsin diye inşa edilen Haseki Hürrem Hamamı ise bugün Ermeni Katolik Patrikhanesi’nin yönetim ofislerine ev sahipliği yapmaktadır.
MEMLÜKLER’DEN KALMA BİR SARAYDI
Haseki Hürrem İmareti’nin hizmet verdiği tarihî binalar, Osmanlı fethinden önce Memlükler dönemi soylularından Tunşuk Hatun’un sarayıydı. 1380’lerde inşa edilen saray, etrafındaki diğer yerleşim birimleriyle birlikte geniş bir külliye oluşturuyordu. Kimliği hakkında net bilgiler bulunmayan Tunşuk Hatun’un, ibadet için Mısır’dan Kudüs’e gelip yerleştiği ve vefatına kadar da şehirden ayrılmadığı biliniyor. Haseki Hürrem Külliyesi’nin ana giriş kapısının karşısındaki binada Tunşuk Hatun’un türbesi yer alıyor.
Yeni Şafak
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.