Kur'an'da kaza namazı var mı?
Kur'an'da kaza namazının olmadığı, dolayısıyla kaza namazı diye bir namazın olmadığı söyleniyor, doğru mudur?
İslami hükümlerin tamamı sarih olarak Kur'an'da bulunamasa da Peygamberimiz'in (asm) uygulamaları bize kaza namazının olduğunu göstermektedir. Peygamberimiz (asm) de bizzat kendisi kaza namazı kılmıştır.
Hendek Savaşı'nda Rasûlüllah (asm)'i, müşrikler dört vakit namazdan alıkoymuşlar, hatta gecenin de bir bölümü geçmişti. Sonunda Allah elçisi, Bilâl-i Habeşi'ye ezan okumasını emir buyurdu. Bilâl ezan okudu, sonra kâmet getirdi ve öğleyi kıldılar. Sonra kâmet getirerek ikindiyi, sonra yine kâmet getirerek akşam namazını, sonra tekrar kâmet getirerek yatsıyı kıldılar. Ebû Saîd el-Hudrî (r.a) bu sırada şu âyetin indiğini nakleder:
"Allah kâfirleri öfkeleriyle geri çevirdi. Hiç bir şey elde edemediler. İman edenlere savaşta Allah'ın yardımı yetti. Allah mutlak kudret sahibidir her şeye galiptir." (Ahzab, 33/25).
Rasûlüllah (asm), namazın ancak iki durumda kazaya kalması halinde mü'minin özürlü sayılacağını ifade etmek üzere şöyle buyurmuştur:
"Kim uyur kalır veya unutarak namazı vaktinde kılmamış bulunursa, onu hatırlayınca kılsın." (Tirmizî, Salât, 16, Mevâkit, 53; İbn Mâce, Salât, 10).
İslâm fakihlerinin büyük çoğunluğuna göre zamanında kılınamayan farz namazların kazası da farzdır. Çünkü uyku veya unutma gibi bir özür hâlinde bile kaza gerekince, bir özrü olmaksızın namazını vaktinde kılmayanlara da kaza etmeleri öncelikle gerekir. Ayrıca, namazı geciktirmekten dolayı Allah'a tövbe ve istiğfar edilir. Namazı kaza etmeden yapılacak tövbe geçerli olmaz. (İbnü'l-Hümâm, Fethu'l-Kadîr, Mısır 1389/1970, I, 485 vd.; İbn Âbidin, Reddu'l-Muhtâr ale'd-Dürri'l-Muhtâr, İstanbul 1984, II, 62-67).
Ebû Bekir ibnü'l-Arabi'ye göre Rasûlüllah (asm) yolculuklarında, üç defa uyuyarak, sabah namazını ashab-ı kiramla kaza etmiştir. Bunlardan birisi Hayber Gazası dönüşüdür. Ebû Hüreyre'den nakledildiğine göre, Allah'ın Rasûlü (asm) konaklama yerinde, uyku basınca istirahate çekilmiş ve Bilâl (r.a)'e kendilerini sabah namaz için uyandırmasını bildirmiştir. Bilâl, nâfile namaz kılmış, sabah yaklaşınca da, hayvanına dayalı olarak uyuya kalmış. Güneş yüzlerine vuruncaya kadar aşırı yorgunluktan ne Rasûlüllah (asm) ve ne de sahabeden hiçbiri uyanmamışlardı. İlk uyanan Rasûlüllah (asm) olmuş ve Bilâl'ı uyarmıştır. Kafilenin ilerlemesinden bir müddet sonra Ashab'a abdest almaları emredilmiş, Hz. Peygamber (asm) iki rek'at namaz kılmış, sonra Bilâl kamet getirmiş ve sabah namazı cemaatle kaza edilmiştir. Sonra Allah elçisi şöyle buyurmuştur:
"Her kim namazını unutursa, onu hatırladığı zaman hemen kılsın. Çünkü Allah, 'Beni anman için namaz kıl.' (Tâhâ, 20/ 14) buyurdu." (Müslim, Mesâcid, 309; Ebu Dâvud, Salât, 11; Tirmizi, Tefsîru Sûre, 20; İbn Mâce, Salât, 10; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 47).
Ebu Katâde ve İmran b. Hüsayn'ın ayrı ayrı naklettiği başka bir yolculukta da uyku sebebiyle sabah namazı Rasûlüllah (asm) tarafından güneş doğup beyazlaştıktan sonra kaza olarak kılınmıştır. Burada, olayı rivâyet edenler hangi yolculuk olduğunu belirtmedikleri için, hadisçiler, bunun Hayber, Tebük, Hudeybiye veya Ceyşü'l-Umerâ gazâsına ait olabileceğini ifade etmişlerdir. (bk. Buhârî, Teyemmüm, 6; Menâkıb, 25; Müslim, Mesâcid, 311, 312; Sahîh-i Müslim Terceme ve Şerhi, IV, 1955-1963).
Kaza namazlarının kılınışıyla ilgili fıkhi hükümleri şöylece özetlemek mümkündür:
Vaktinde kılınmamış olan beş vakit farz namazların, kazası farz. Vitir namazı gibi vacip kazası da vaciptir. Namazların sünnetlerinin durumu ise şöyledir: Sabah namazının farzıyla birlikte sünneti vaktinde kılmamışsa, Güneş'in doğuşundan sonra istivâ (gündüzün ortası) vaktine kadar bu sünnet farzı ile birlikte kaza edilir. Güneş'in doğuşundan önce veya istivadan sonra kaza edilmez.
Öğle namazının ilk sünneti cemaatle farza yetişmek için terkedilirse, farzdan sonra ve son iki rekat sünnetten önce kaza edilir. Son iki rekattan sonra da kaza edilebilir. Burada sünnet için kaza teriminin kullanılması mecaz yoluyladır (bk. İbn Abidin, Reddu'l-Muhtâr ale'd-Dürri'l-Muhtâr, İstanbul 1984, II, 65). Terk edilen sünnetlerin kazası gerekmez. Ancak başlanıldıktan sonra herhangi bir sebeple terk edilen sünnet veya nafile namazın kazası vacip olur.
Kadınlar özel hâllerinde kılamadıkları farz namazlarını kaza etmezler. Fakat tutamadıkları oruçları kaza ederler.
Sorularla İslamiyet
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.